Hakan Çelik

09 Mayıs 2024, Perşembe 07:00

AB bu eleştirilere kulak vermeli

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte düzenledikleri Avrupa Günü Resepsiyonu’na davetliydim. İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen geceye çeşitli ülkelerden diplomatların yanı sıra medya, sanat ve iş dünyasından isimler katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ile sohbet etme imkânı buldum. Bu resepsiyonun bir özelliği de Alman diplomat Meyer-Landrut’un Türkiye’de resmi göreviyle katıldığı son etkinlik olmasıydı. Nitekim açılış konuşmalarının hemen ardından, AB Delegasyonu Basın Müşaviri Miray Akdağ ve ekibi tarafından hazırlatılan Büyükelçi ile ilgili duygusal bir veda filmi gösterildi. Atina Belediye Başkanı Haris Doukas, Saraybosna Belediye Başkanı Benjamina Karic ve B40 Balkan Şehirler Ağı Dönem Başkanı Tiran’ın Belediye Başkan Yardımcısı Anuela Ristani de gecede bulunan misafirler arasındaydı. Delegasyon Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut Türkiye’de bulunduğu süre içinde AB ile Türkiye arasında ilişkilerin canlı tutulabilmesi için çaba gösterdi. Bu süreçte AB’nin çeşitli fonlarından Türkiye’deki altyapı ve sivil topluma dönük projelere destekler sağlandı.

Ekrem İmamoğlu - Nikolaus Meyer-Landrut - Miray Akdağ

Bununla birlikte AB ile siyasi bütünleşme ve üst düzey yakınlaşma alanında arzu edilen seviyeye ulaşılamadı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu, konuşmasında Avrupa ülkelerine İsrail konusundaki tutumları nedeniyle eleştiri getirdi. Mevcut politika ve yaklaşımlarının Batı’nın demokrasi ve insan hakları değerleriyle taban tabana çeliştiğini ifade etti. İmamoğlu “İsrail’in, ateşkes teklifini reddederek, 1.5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah kentine askeri harekât başlatmasını yine izlemekle mi yetineceğiz? Gazze’de olanlar, insanlık tarihinde kara leke haline gelmiştir. Buna daha fazla izin verilmemelidir” dedi.

GÖÇÜN YÜKÜ TÜRKİYE’DE

Avrupa ülkelerinin göç politikalarını da eleştiren İmamoğlu sözlerini “Kendisini demokratik ideallerin muhafızı olarak konumlandıran Avrupa, bu değerleri tutarlı biçimde savunduğunu samimiyetle söyleyebilir mi? Konu, mültecilerin Avrupa ülkelerinde barınmasına izin verilip verilmemesi değil, onların Türkiye gibi, Avrupa sınırı dışındaki ülkelerde tutulmasının politika haline getirilmesidir. Bu durum, mülteci meselesinin popülist ve yabancı düşmanı siyasi söylemlerde kullanılmasına zemin hazırlıyor ve sağ otoriterlik Avrupa’da güçleniyor. Oysa, Türkiye ve İstanbul, dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke ve şehirlerin başında geliyor” dedi. “Birleşik ve demokratik bir Avrupa, Türkiye’nin katılımı olmadan gerçekleştirilemez” diyerek sözlerini sürdürdü. “AB’nin genişleme politikaları tartışılırken, Türkiye’nin adının geçmemesi, 60 yıldır süregelen ortaklık ilişkisinin ve 20 yılı aşkındır devam eden üyelik sürecinin yok sayılması kabul edilemez” ifadesini kullandı. 1985 yılında, “Avrupa Tek Senedi”nin temellerinin atıldığı “Milano Zirvesi” kapsamında alınan kararla birlikte; 9 Mayıs “Avrupa Günü” olarak ilan edilmişti. 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’ye aday ülke statüsünün verilmesiyle birlikte 2000 yılından bu yana, Ankara ve İstanbul merkezli olarak Türkiye’de de kutlanıyor. Alman besteci Ludwig van Beethoven’ın “Ode to Joy” isimli eseri de Avrupa Marşı olarak seslendiriliyor.

07 Mayıs 2024, Salı 07:00

Türkiye Avrupa'nın vazgeçilmez ortağı

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Fransa hükümetinin davetiyle Strasbourg ve Paris’te çok önemli görüşmelerde bulundum. Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Fransa Dışişleri Bakanlığı, MEDEF (Fransa’nın TÜSİAD’ı) gibi Türkiye açısından son derece kritik kurumların temsilcileriyle bir araya geldim. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’ndan Miray Akdağ’ın koordinasyonunda gerçekleşen seyahatte Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Yunus Demirer ve Strasbourg Başkonsolosu Bekir Sarp Erzi’yi de ziyaret etme imkânı buldum.

Birçok kurumu kapsayan ve hayli zengin içerikli program süresince Avrupa ülkeleri ve kamuoylarından Türkiye’ye dönük büyük bir ilgi ve merak olduğunu gördüm. Ancak çok sayıda faktörden etkilenen AB-Türkiye ilişkilerinde olumlu ve olumsuz gelişmeler doğal olarak bir arada yaşanıyor. Bununla birlikte özellikle Strasbourg’daki Avrupa Konseyi’nde katıldığım brifingde Türkiye’nin kesinlikle Avrupa’nın vazgeçilmez bir parçası olarak değerlendirildiğini ve kesinlikle dışlanmak istenmediğine tanık oldum.

Avrupa Birliği Türkiye Raportörü İspanyol siyasetçi Nacho Amor ile bir araya geldik. Amor, Türkiye’yi çok önemli bir ülke olarak gördüklerini ve Avrupa ile entegrasyona büyük değer verdiklerini söyledi. Ancak Ankara’nın özellikle demokrasi ve insan hakları konusundaki tutumuna sert eleştiriler getirdi. Yargılamalar konusundaki toptancı tutumunu kabul edilemez bulduklarını ifade etti. Türkiye’nin Avrupa Birliği önündeki engelin demokrasi eksikliği olduğunu söyledi. Tek başına jeopolitik avantajların üyeliğe yeterli olmadığını vurguladı.

ELEŞTİRİ VE UYARILAR

Temaslarımızın önemli noktalarından biri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ydi. 2019 yılında tutuklanan iş insanı Osman Kavala ve daha başka onlarca dava Türkiye ile AİHM arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor. AİHM kararlarının uygulanması konusunda bir tür izleme mekanizması olan Avrupa Konseyi de ‘Kavala’nın serbest bırakılmaması halinde Türkiye’ye yaptırımlar uygulanabileceğinin’ sinyallerini vermişti. Mali yaptırımlardan, Türkiye’nin üyeliğinin askıya alınmasına kadar geniş bir çerçevede yaptırımların gündeme gelebileceği tartışılmıştı. Fakat Avrupa Konseyi İletişim Sorumlusu Daniel Höltgen ile yaptığımız görüşmede ben bir yaptırım işareti almadım. Bununla birlikte AİHM çevrelerinde Türkiye’nin altına imza attığı sözleşmelere istisna getirmeden uyması bekleniyor.

Heyetteki gazetecilerle katıldığımız Paris programında görüşmelerimizi Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nden Julien Cecillon organize etti. Fransa Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, 2024 Olimpiyat Organizasyonu yetkilileriyle çok verimli toplantılar yaptık. Fransızlar, olimpiyat oyunlarının unutulmaz geçmesi için hummalı bir çalışma içinde. Altyapı ile ilgili son kontroller yapılıyor. Olağanüstü güvenlik önlemleri alınıyor. Fransa Spor Büyükelçisi Samuel Ducroquet, 26 Temmuz-11 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek oyunlarda 35 bin polis, 12 bin asker ve ilave olarak 24 bin emniyet mensubunun hazır olacağını anlattı. 120 devlet ve hükümet başkanını ağırlayacak olan Paris’e olimpiyat oyunları için 16 milyon ziyaretçi gelmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı henüz kesin değil. Rusya ise savaştan ötürü boykot edildiği için Paris’te olmayacak.

02 Mayıs 2024, Perşembe 07:00

THY takım ruhuyla küresel ligde yükseliyor

Türk Hava Yolları benim değerlendirmeme göre Türkiye’nin dünyadaki en güçlü markası ve Türkiye’nin en etkili yumuşak gücüdür. İstanbul Havalimanı’nın getirdiği ilave kapasiteyle rakipleri kıskandıracak bir performansla büyüyor şirket. Hizmet ihracatının bir numaralı oyuncusu kimliğiyle Türkiye ekonomisine her yıl milyarlarca dolar net katkı sağlıyor.

“Dünyanın en çok noktasına uçan havayolu” olmak kâğıt üzerinde kolay ifade edilen bir şey gibi görünebilir. Ancak ikram, bagaj, yer hizmetleri, teknik destek, lojistik, uçucu personelin planlaması gibi parametreler düşünülünce gerçekten olağanüstü iyi planlama ve hazırlık gerektiriyor. Hele bu uçuşların bir kısmının Ortadoğu ve Afrika gibi dünyanın en öngörülemez yerlerine yapıldığı düşünülecek olursa.

THY son yıllarda kabin hizmetleri, ikram ve diğer alanlarda üst üste ödüller alan ve havacılığın zirvesinde yer alan bir kuruluş. Turkish Do&Co gibi itibarlı iştirak şirketlerinin THY algısının güçlenmesinde önemli rolü var. Dünyanın herhangi bir yerinde kırmızı kuyruklu THY uçağını görmek içimizi ısıtıyor, bize huzur ve güven veriyor. Uçağa adım attığımız andan itibaren kendimizi evimizde hissediyoruz.

Havacılık sektörü büyük bir orkestranın uyumuna benzer. Belki keman, çello, piyano gibi temel enstrümanlar başrolde görülebilir ama arka sıralarda yer alan bir çalgının bile icranın bütününe katkısı çok kritiktir. Zincirin halkalarından birinin veya birkaçının zayıf olması bütün faaliyetleri olumsuz etkiler.

 

Avrupalı havayollarının tel tel döküldüğü, rekabette öne geçemediği, Amerikalıların da iç pazarları dışında pek varlık gösteremediği bir ortamda THY küresel taşıyıcı kimliğiyle zirveye yürüyor. Üstelik bunu Amerika pazarında güçlenerek, Asya’da da iddiasını artırarak yapıyor. Avrupa ise bugün THY’nin iç pazarı haline gelmiş durumda. Birçok orta ve küçük ölçekli dünya şehrinin turizm ekonomisi THY’nin sefer sayılarına çok bağlı.

MİLYAR DOLARLIK KATKI

Benim izleyebildiğim kadarıyla THY’nin kadroları da önceki dönemlere göre çok daha iyi motive olmuş ve dayanışma içinde görev yapıyor. Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat bütün ekipleri çok iyi koordine ediyor. Genel Müdür Bilal Ekşi’nin de bu yapıda önemli rolü var. Titiz, güler yüzlü ve insani dokunuşları ihmal etmeyen bir yönetici.

30 Nisan 2024, Salı 07:00

Olimpiyatlarda ateşkes çağrısı

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Fransa hükümetinin davetiyle Strasbourg ve Paris’te çok önemli görüşmelerde bulundum. Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Fransa Dışişleri Bakanlığı, MEDEF (Fransa’nın TÜSİAD’ı) gibi Türkiye açısından son derece kritik kurumların temsilcileriyle bir araya geldim. Fransa’ya ilişkin notlarımı ve izlenimlerimi bu hafta gazetemizde paylaşacağım. Aynı tarihlerde Fransa’nın çok önemli bir konuğu vardı. Ortodoks dünyasının dini lideri Ekümenik Patrik Bartholomeos Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un onur konuğu olarak üst düzey temaslarda bulundu. Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferiyle Paris’ten İstanbul’a dönen Patrik Bartholomeos ile uçakta ziyaretinin detayları hakkında konuşma fırsatı buldum.

Özellikle içinden geçtiğimiz süreçte küresel düzeyde iyi tanınan ve saygı gören Patrik Bartholomeos’un tutumu, yaptığı çağrılar ve özellikle sağduyulu yaklaşımı son derece dikkat çekici. İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, tarihi süreçte Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da ciddi bir etkinlik ve güce sahip. Patrik’in tansiyonun yüksek olduğu bu bölgelere ilişkin barışa dönük temasları yakından izleniyor. Patrik Bartholomeos bu yönüyle barış çabalarına Katoliklerin lideri Papa Francis’e göre daha somut katkı verme arayışında bulunuyor. Ancak bu kadar karmaşık ve zorlu problemlerin ortasında dini önderlerin tek başlarına mucize çözümler yaratmasını beklemek haksızlık olur.

Zira devlet adamları, siyasetçiler ve askerler mevcut krizleri daha da derinleştirmek için her şeyi yapıyor. Nitekim Patrik, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesinde bu yaz Paris’te yapılacak Olimpiyat Oyunları vesilesiyle dünyada halen çatışmaların devam ettiği yerlerde ateşkes ilan edilmesinin ve silahların susmasının önemine işaret etti. Antik çağdan bu yana Olimpiyat Oyunları sırasında dünya çapındaki çatışmaların durması gibi bir gelenek söz konusu. Halen Ukrayna’da ve Ortadoğu’da devam eden savaşlarda masum sivillerin yanı sıra hastaneler ve ibadethaneler de maalesef zarar gördü. Gazze’deki son olaylarda bazı camilerin yanı sıra tarihi nitelikteki bir Ortodoks Kilisesi de harap olmuştu.

MACRON İLE GÖRÜŞTÜ

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Patrik Bartholomeos 22 Nisan günü Elysee (Elize) Sarayı’nda görüştü. Macron, savaşları kınamış olması nedeniyle Patrik’e teşekkür etti ve barış çağrılarını takdir ettiğini ifade etti. Patrik ile görüşmeye Emmanuel Macron’un Uluslararası İlişkiler Danışmanı Anastasia Colosimo, Avrupa İlişkileri Danışmanı Bertrand Buchwalter, Güvenlik Danışmanı Violaine Demaret ve Din İşleri Başkanı Büyükelçi Jean-Christophe Peaucelle katıldı. Patrikhane tarafından ise Kadıköy Metropoliti Emanuil, Fransa Metropoliti Dimitrios, Kırklareli (Saranta Ecclesia) Metropoliti Andreas ve Özel Kalem Müdürü Aetios katıldı. Patrik Bartholomeos, Fransa Başbakanı Gabriel Attal ile de görüştü ve Fransa Senatosu’nda bir etkinliğe katıldı. Patrik Fransa Roman Katolik Asamblesi’nde Başpiskopos Eric de Moulin-Beaufort ile bir araya geldi. Patrik bu görüşmede, Ortodokslar ve Katolikler arasındaki Birinci İznik Konsili’nin 1700. yılının 2025 yılında kutlanacak olmasının önemine işaret etti.

27 Nisan 2024, Cumartesi 07:00

Teknoloji girişimleri Londra üzerinden dünyaya açılıyor

Dünyanın büyük ekonomileri arasında parlak fikirleri, teknoloji girişimlerini çekmek için ciddi bir yarış var. Küresel düzeyde Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti bu alandaki gelişmelerin lokomotifi durumunda. Avrupa’da ise Birleşik Krallık açık ara önde. Bu ülkenin teknoloji yatırımı ve start-up girişimi tutarı Fransa ve Almanya toplamından daha fazla. Türkiye ile Birleşik Krallık arasında ekonominin her alanında olduğu gibi bilim ve teknoloji başlıklarında da mükemmel ilerleyen projeler söz konusu. Yeni bir adım da Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından atıldı.

Üniversite bünyesindeki Yıldız Teknopark Londra ofisi faaliyetlerine başladı. Bu önemli girişimin duyurulduğu Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğu’ndaki lansman toplantısına ben de davetliydim. Türkiye’nin teknoloji ihracatıyla ilgili bilgilerin paylaşıldığı etkinliğe, Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu Kenan Poleo, YTÜ Yıldız Teknopark Genel Müdürü Orhan Tanışman, iş insanları ve çok sayıda davetli katıldı. Türkiye’nin teknoloji ve girişimcilik alanındaki potansiyelini uluslararası alana taşımak amacıyla Ticaret Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin desteği ile YTÜ Yıldız Teknopark’ın global markası YTU Startup House tarafından faaliyete geçirilen Londra ofisi ile Türk teknoloji şirketlerinin uluslararası alanda rekabet gücünü ve Türkiye’nin ihracat hacmini arttırmak hedefleniyor. YTÜ Yıldız Teknopark’ın Londra ofisi prestijli ve ikonik Battersea Power Station’da yer alıyor. Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu Kenan Poleo, “Yıldız Teknik Üniversitesi ile İstanbul’daki ve Londra’daki ekiplerimiz birlikte çalıştı. YTÜ Startup House gibi markalar, tarihi Battersea Power Station’da ülkelerimiz arasındaki daha güçlü ticari bağların arkasındaki itici güç olacak. Hepimiz, küresel olarak işlerini genişletmeye hazır yenilikçi Türk işletmeleri için Birleşik Krallık’ın mükemmel büyüme fırsatları sunduğunun farkındayız. Teknoloji ekosistemimiz dünya lideri ve hızla büyümekte; 1 trilyon doların üzerinde bir değere sahip. 85 binden fazla başlangıç ve büyüme aşamasındaki şirkete ve 170 unicorn’a ev sahipliği yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

ÖNEMLİ BİR ADIM

YTÜ Yıldız Teknopark Genel Müdürü Orhan Tanışman ise Londra’nın finans merkezi olduğunu belirterek “Konu sadece orada bir ofis açmak değil. Burada teknoloji geliştiren startuplarla ilgilenen yapıları buluyoruz. Ondan sonra o ülkenin vergileri, teşvikleri gibi mevzuatlara uyum sağlamalarına yardımcı oluyoruz. Şu anda İngiltere yapay zekâ konusunda ciddi girişimler arıyor. Avrupa’da da artık teknoloji girişimcileri daha ön planda. Dünya şu anda dijital yeteneklerin peşinde. Londra bize buradan oraya gitme fırsatı verdiği kadar buradan oraya gitmiş anlamlı bir beyin gücümüz var. Buralarda kurulan Türk şirketi sayısı oldukça fazla. Dolayısıyla bu şirketlere birinin çatı olması ve uluslararası ölçekte daha güçlü hale getirmesi gerekiyor. Biz aslında Londra ile Türkiye bağlantısını sağlıyoruz” diye konuştu. Londra ofisinde 28 tane şirket için yer ayarladıklarını belirten Tanışman, “Yıldız Teknopark olarak ihracat noktasında 2 milyar doların üzerine çıkmış durumdayız. Bu seneki ihracatımız 500 milyon dolar civarındaydı. Şu anda San Francisco’da, Taşkent’te, Dubai’de, Londra’da varız. Bundan sonra Amsterdam için çalışmalarımız sürüyor. Berlin, Chicago, Detroit, Houston ve sonrasında da teknoloji ihtiyacı olan diğer ülkelere de yöneleceğiz” ifadelerini kulandı.

25 Nisan 2024, Perşembe 07:00

Tavsiye ekonomisini büyütecek girişim

Türkiye e-ticaret sektörünün dünyada en hızlı büyüdüğü ülkelerden. Ticaret Bakanlığı verilerine göre geçen yıl e-ticaret hacmi 1.7 trilyon lirayı aştı.

Türkiye’nin birçok ülkeye göre daha hızlı büyüme göstermesinin bence başlıca şu nedenleri var:

* İnsanların yeniliklere ve teknolojik gelişmelere açık olması.
* Tüketim ekonomisinde hâlâ Batılı ülkelere göre pazarın doyuma ulaşmamış olması.
* Online ortamlarda sanal mağaza deneyimi ve kullanıcı yorumlarını birlikte okuyarak karar verme kolaylığı.
* Zaman kazanma ve görece olarak daha uygun fiyata ürün ve hizmetlere ulaşma imkânı.
* Geri alım garantisinin iyi çalışması, ödemelerin hızlı, kolay ve güvenli olması.

Evlerimizden çıkamadığımız pandemi sürecinde ihtiyaç duyduğumuz bütün ürünlere bu yolla erişebildik. E-ticaret şirketleri dağıtım konusunu da kendi lojistik ağları içinde çözmeye başladı. Bizim gazetemiz öteden beri perakende sektörünün önemli bir oyuncusu oldu. Şirketler, satış ve pazarlama aşamalarında geleneksel mecraların yanında tanınmış kişilerle de yoğun işbirliği yapıyor. Son dönemde sosyal medyanın etkisinin artmasıyla burada çok takipçisi bulunan ve İngilizce karşılığı “Influencer” olan bir grup insan öne çıktı. Ancak bazı influencerların birden çok marka ve ürün grubuyla aynı anda yoğun şekilde çalışması yüzlerin eskimesine ve tüketicilerde kafa karışıklığına yol açtı. Ayrıca öyle bazı isimler var ki, influencer unvanını nasıl aldıklarını anlayabilmiş değilim.

23 Nisan 2024, Salı 07:00

Enerjinin dünya devi eğitim için seferber oldu

Küresel meselelerde gıda ve enerji günümüzün en kritik başlıkları olarak öne çıkıyor. Türkiye son dönemde gerek kamu gerekse özel kuruluşlar seviyesinde attığı adımlarla uluslararası tedarik ve lojistik zincirinde çok önemli bir ülke haline geldi. Yenilenebilir enerji kaynaklarının oranının artması ve yeni teknolojilerin devreye girmesi paradigmayı değiştiriyor.

Karadeniz Holding bu alanlarda sadece Türkiye’nin değil dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri olarak dikkat çekiyor. 76 yıldır başta enerji sektörü olmak üzere finans, gayrimenkul, gemi inşa sektörlerinde faaliyet gösteren Karadeniz Holding, Güney Amerika’dan Afrika ve Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada yüzer enerji santralleri ile elektrik üretiyor. Dünyanın tek ve en büyük Powership filosuna sahip olan Grup, enerji sektöründe dünyanın liderlerinden.

14 ülkede faaliyet gösteren ve 6.000 MW kurulu güce sahip 36 Powership’ten oluşan filosuyla hizmet veren Karadeniz Holding, dünya genelinde 10 bini aşkın kişiye istihdam sağlıyor. Powership filosunu, uluslararası markası Karpowership altında yöneten Karadeniz Holding, 4 kıtada 12 ülkede ürettiği enerji ile Brezilya, Yeni Kaledonya, Fildişi Sahili, Gana, Mozambik, Gambiya, Sierra Leone, Guinea Bissau, Senegal gibi birçok ülkenin yüzde 10 ila yüzde 100 oranındaki elektrik ihtiyacını karşılıyor. Halen bu faaliyetlere ilave olarak Türkiye’de jeotermal ve güneş santralleri yatırımlarına devam ediyor.

İstikrarsızlığın kol gezdiği en sıkıntılı coğrafyalarda bu işleri başarmak büyük olay. Geçen hafta Karadeniz Holding Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Harezi Yılmaz ile bir yemekte bir araya geldik. Kendisi şantiyelerde, gemilerde ve enerji santrallerinin her kademesinde çalışmış ve büyük bir tecrübe edinmiş. Zeynep Harezi Yılmaz çok kısa süre önce kurulma kararı verilen Tek Dünya Karadeniz Vakfı’nın çalışmalarını da anlattı. Eğitim, ekonomik kalkınma ve insani yardım konularını üç ana başlık olarak belirlemişler. Vakfın çatısı altında 55 bin öğrencinin tüm okul hayatları boyunca her türlü eğitim masrafını üstlenen Grup, öncelikli olarak eğitim alanında kız çocukları ve kadınlara yönelik çeşitli projeleriyle öne çıkıyor.

Karadeniz Holding “Lifeship” adı verilen donanımlı ve çok amaçlı yüzer platformları Hatay ve Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarının sarılması için de seferber etmişti. Maksimum 2 bin 500 kişi kapasiteli ‘İnsani acil müdahale aracı’ olarak tanımlanan Lifeshipler ile dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşebilecek doğal afetlerin sonrasında afetzedelerin kalıcı hayatlarına geçiş süreçlerinde kullanılacak. 6 Şubat depreminin ardından Hatay İskenderun’a gönderilen Lifeship Süheyla Sultan’da, bugüne kadar 12 binden fazla depremzede misafir edildi. İkinci Lifeship olan Rauf Bey ise lise ve üniversite sınavlarına hazırlanan depremzede öğrenciler için yatılı okul olarak başladığı görevini bugün Hatay’da yatakhanesi ve okul binası zarar gören Osman Ötken Anadolu Lisesi olarak sürdürüyor.

Karadeniz Holding son depremle birlikte yüzer yaşam kentlerdeki öğrencilerin tümünü burs programına dahil etti. Böylelikle Türkiye’deki bursiyer sayısı 2 bin 700’e çıktı. Bu faaliyetlerde ailesiyle birlikte büyük rolü bulunan Zeynep Harezi Yılmaz’ın vizyonundan çok etkilendim. Yakında ismini daha çok duyacağımızdan eminim. Türkiye’den bir genç iş kadınının uluslararası ölçekte, oldukça zor sahalarda engelleri birer birer aşıp dünya devlerinin önüne geçmesi gerçekten takdire şayan.