Polisler varken yargı gereksiz!!!

İstanbul Fatih’te 7 polis sokak ortasında gece yarısı bir genci feci şekilde dövdü. Et kokarsa tuzlarsın, tuz kokarsa ne yaparsın? Çaresizlik ve utanç içinde acı acı ülkenin haline bakarsın… Polis, infaz makamı olarak çalışacaksa o zaman ne gerek mahkemeye?! Polisin kendini mahkeme yerine koymak gibi bir arzusu zaten öteden beri var.

İşte size benim başımdan geçen çok yeni bir örnek: Benim de yargılandığım ‘Odatv Davası’na bakan İstanbul 16. Ağır Ceza, 25 Ocak’ta Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bir yazı yazıyor. Mahkeme, polisten ‘Ergenekon’ ile ilgili olarak elinde bulunan bilgi ve belgeleri kendisine göndermesini talep ediyor. Dikkatinizi çekerim; yalnızca bilgi ve belge isteniyor.

[[HAFTAYA]]

Emniyet Genel Müdürlüğü 6 gün sonra mahkemeye 9 sayfalık bir yazı yolluyor. Ama içinde ne bilgi var ne de belge! 9 sayfalık yazıda Emniyet yaptığı Ergenekon operasyonlarını anlatıyor. “Netice ve Kanaat” bölümünde de şunlar yazıyor: “Konu kovuşturmayı yürüten bağımsız mahkemelerin yetkileri kapsamında olmakla birlikte bahsi geçen hususlar çerçevesinde ‘Ergenekon’ isimli yapılanmanın 3713 sayılı “Terörle Mücadele Kanunu kapsamında bir ‘TERÖR ÖRGÜTÜ’ olduğu değerlendirilmektedir.” Mahkeme, bilgi ve belge istedi, polis kendini savcı yerine koyup görüş bildirdi. Fatih’teki olayın bir benzeri değil de ne bu? Kendin pişir kendin ye…

Polis hem savcı, hem hakim, hem de mahkeme. İstanbul 13. Ağır Ceza bile “İddia olunan Ergenekon terör örgütü” ifadesini kullanılırken, polis çoktan kararını verip, kalemini kırmış bile!!! Türkiye’de, Türk milleti adına, yargıyla ilgili kararları ve de gerekiyorsa cezaları bağımsız mahkemeler verir. Polis, savcının emrinde çalışır. Suçluyu yakalar, mahkemeye çıkarır. Ne sokak ortasında Teksas gibi ‘infaz’ yapar ne de mahkemenin işine karışır. Ama polis devleti olduksa, tabii o başka…