Hakan Çelik Lüks tüketimin ekonomiye etkisi
HABERİ PAYLAŞ

Lüks tüketimin ekonomiye etkisi

Haberin Devamı

Türkiye’de temel göstergelere dikkat etmez ve gelişmeleri yanlış yorumlarsak kendimizi ciddi bir ekonomik krizin içinde bulabiliriz. Ürettiğimizden çok tüketiyor, kazandığımızdan çok harcıyoruz.

Dövize bağımlıyız ve tasarruflarımız kıt. Buna ilave olarak son 10 yıldır ortalarda dolaşan bol paranın iyice kısılacağını biliyoruz. Oysa ki dış finansman, kalkınma ve büyümenin sürdürülmesi için hayati önemde. Verimlilik-ihtiyaç arasında bağ kurulmadığı sürece aşırı ve gereksiz tüketen ülke olmaktan kurtulamayız. Daha iyi anlaşılması için otomobil ve cep telefonu pazarına dair iki örnek vereyim:

[[HAFTAYA]]

Türkiye en büyük cep telefonu pazarlarından biri. Yılda 16 milyon cep telefonu ithal ediyor, ABD, Güney Kore gibi büyük üreticilere milyarlarca dolar ödüyoruz. Cihazların bir bölümü kayıt dışı yollarla yurda giriyor. Kaybımız, yaklaşık 5 milyar dolar. Nüfusumuz genç, büyük kitlelerin teknolojiyle ilgili olması hoş ama dünyada olmadığı kadar son model tutkumuz ve savurgan bir yapımız var.

“Şusu da olsun busu da olsun” diye 40 programlı çamaşır makinesi alıp tek yıkama programını kullanan kadınlar da aynı durumda. Otomobil pazarı da böyle. Kendi markası olmayan Türkiye, her yıl milyarlarca dolarını havaya saçıyor. İthal otomobile kesinlikle karşı değilim fakat ortada tuhaf bir görüntü var: Türkiye’de otomobil ihtiyaçtan öte statü göstergesi olmaya devam ettiği için tüketiciler devasa ve lüks modellerin peşinde koşuyor. İstanbul ölçeğindeki birçok dünya metropolünde artık böyle modelleri kullananlara biraz garip gözle bakılıyor.

Türkiye’den 10 kat daha zengin İsveç’te bakanlar işe bisikletle gidip geliyor. Sosyo-kültürel olarak Türkiye’ye benzeyen İtalya’da, daracık sokaklarda ideal ulaşım aracı motosiklet. Ekonomik kaynakları çok sınırlı olan Türkiye’de ise konu-komşuya gösteriş için otomobil tercihi yapılmakta. Benzinin litresi 5 TL’yi geçmiş ama her yer emisyon canavarı arazi araçlarıyla dolu.

Çevre ve doğayla dost, ekonomik, tasarruflu modellere olan ilgi çok düşük seviyede. Oysa örneğin Renault, Volvo, Toyota ve Volkswagen gibi markaların bu ihtiyaca yanıt verebilecek çok uygun ürünleri var. Hatta Renault’nun elektrik motorlu Fluence ZE modeli Türkiye’de üretiliyor. Dünyanın sayılı zenginlerinin yaşadığı California’nın en çok satan otomobillerinden biri, hibrid Toyota Prius.

Elektriklilere de büyük talep var. Bu konulara en çok kafa yoran işadamlarından olan Osman F. Boyner, spor otomobillerle çevreci algıyı birleştiren Karma Fisker’i Türkiye’ye getirmişti. Ancak bizim gösteriş meraklıları, verimliliği yüzde 30’u geçmeyen içten yanmalı motorlu otomobillere fazladan yüzbinlerce euro ödemeyi tercih etti. Diyeceğim o ki, tüketim eğilimlerinde rasyonel olmayınca ekonominin dengesi kolay bozuluyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder