Hakan Çelik Krizde değiliz ama girebiliriz
HABERİ PAYLAŞ

Krizde değiliz ama girebiliriz

Haberin Devamı

Son haftalarda hepimizin gözü döviz kurlarında. 2 TL sınırını zorlayan Amerikan doları, Merkez Bankası’nın üst üste müdahalelerine rağmen yükselme eğilimine devam ediyor. Ekonominin ısınmasına neden olan bu durum, şu an için kriz boyutuna dönüşmüş değil. Ancak Türkiye’nin temel göstergelerinin bu durumdan etkileneceği kesin.

Hepimiz bir miktar daha yoksullaşacağız, gelir kaybına uğrayacağız, satın aldığımız mal ve hizmetlerin fiyatı yükselecek. Bir özet yapalım: Türkiye’nin kaynakları kıt. Yurt içindeki tasarruflarımız yetersiz. Kazandığımızdan çok harcıyoruz, başka bir ifadeyle sürekli borçlanıyoruz. Türkiye, büyümesini ve içerdeki finansal dengelerini belli oranda sıcak para ile sağlıyor.

[[HAFTAYA]]

Devasa projeler, uluslararası arenada bulunan finansman desteğiyle yürüyor. Türkiye eşzamanlı olarak 2-3 nükleer santral yapımına soyunan, dünyanın en büyük havaalanını projelendiren, hızlı demiryolları ve karayolları yapan bir ülke. Dolarda küçük gibi görünen artışlar bu projelerin toplam maliyetine daha şimdiden 5-6 milyar dolarlık yük getirdi.

Kredi muslukları kısılırsa projelerde ciddi gecikmeler olabilecek. Yerli firmalar yükü karşılamakta zorlanacak. Amerikan Merkez Bankası FED’in kararları nedeniyle belki hemen bir para çıkışı olmayacak ama gelme ihtimali olan kaynak da yön değiştirecek. FED’in açıklamaları Türkiye, Endonezya, Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeleri doğrudan etkiliyor.

Özellikle de Türkiye’yi. Risk primimiz yükseliyor, kırılganlıklarımız artıyor. Son 4-5 yıl içinde likidite, yani mali kaynaklar boldu. Para o kadar çoktu ki gidecek yer arıyordu. Türkiye, bölgesinde istikrarlı bir ülke olması ve iştah kabartan projeleri nedeniyle çok kaynak çekti. Yüksek büyüme oranlarımızı da biraz bu desteklerle finanse ettik.

İşte, bu durumu şimdi kökünden değiştirecek bir rüzgâr var. Amerikan ekonomisinin toparlanma sinyallerinin güçlenmesi, kaynakların ABD dışına gitmesini önleyecek bir gelişme. Türkiye’nin sorunları bunlarla sınırlı değil, yakın komşulardaki istikrarsızlık 30 milyar dolara yakın ticaret hacmini tehdit ediyor. Dünyada hiçbir ülkeye satamadığımız bazı malları Ortadoğu’ya ihraç ediyoruz, ayrıca ticaretimiz fazla veriyor.

Bu avantajlı durumu kaybetmemiz halinde reel sektör ağır zarar görebilir. Küresel ekonomideki çalkantıları tek başımıza savuşturamayız. Ancak yapabileceklerimiz var. Neler mi?

Tasarrufu artırmak, üretimde artış ve verimliliği sağlamak, mesleki eğitim ve üniversitelerin kalitesini yükseltmek, AR-GE’ye daha çok kaynak ayırmak, yeni ihracat pazarlarına yönelmek, cari açıkla daha etkin mücadele etmek, süratle vergi adaletini sağlamak, kayıp ve kaçakları önlemek... Vakit kaybetmeden hemen şimdi!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder