Bir yere gittiği yok!

Önceki gün kimi gazete ve internet sitelerinde Hülya Avşar’ın programının yayından kalkma ihtimali haber yapılmıştı...

Her program bir şekilde son bulur ama Avşar kızının programı için bu söylenti bana çok erken geldi. Çünkü kanalla en az 13 bölümlük net bir anlaşma yaptığını sağlam bir ağızdan duymuştum...

Hülya Avşar’ın son haftalarda aldığı konuk ve reytingler de hiç fena değil. Hâl böyle olunca yolunda giden tekerleğe kim çomak sokar ki? Bir Hülya Avşar Sohbeti isimli programın birkaç hafta daha ekranda olacağı garantidir. Gerisini ben bilmem onlar bilir!

Bu da ne şimdi?

Geçtiğimiz pazar akşamı Beyaz TV’de yayınlanan Beyaz Futbol isimli programın girişinde yorumcu Ahmet Çakar, Hollywood sinemasının efsane korku karakteri Çaki’yi (Chucky) izleyene oğlu olarak tanıştırdı. Ne yalan söyleyeyim ilk bakışta birbirlerini andırıyorlardı da...

Neyse, Beyaz Futbol bu türden şovların kaynağı haline geldi. Ahmet Çakar da epik tiyatronun ekrandaki temsilcilerinden biri gibi duruyor...

Ahmet Çakar ve gelecekte Galatasaray Spor Kulübü’nün başına geçmesi için telkinde bulunduğu oğlu Çaki’yi TV tarihinin en garip ikilisi olarak her türlü ödüle aday gösteriyorum! Hazır devreler bu kadar yanmışken rakip TV spor programlarına da önerim var. Spor Gecesi’nde (24) Gökhan Dinç ve Haluk Yürekli yanlarına Freddy Krueger’i alabilir...

Stadyum (TRT 1) masasına Frankenstein de yorumcu olarak oturabilir. Maraton’a da (Lig TV) bir Joker verirsek tadından yenmez; ne dersiniz?

HAZER'E NE YAPTINIZ?

Günü değişen Hayat Şarkısı (Kanal D) dizisinde alabildiğine takıntılı bir Hazer’i yaratmak şart mıydı, kestiremiyorum! Karakter hikayeye dahil olduğunda son derece aklı başında, çocuğuna ve insan ilişkilerine düşkün ve hatta bir hayli anlayışlı bir adamla tanışmıştık...

Şimdi bırakın başkalarını, kendi içindeki iyiyi bile dinlemeyen bir kör duvara dönüştü. Kendisinden bir önceki efsane kötü karakter Cem gibi doğuştan sapkın filan olsa bu dönüşümü anlayacağız...

Bütün bir ailenin takıntılı olduğunu bildiği kız kardeşinin ölümüyle karanlık tarafa geçen bu arkadaşın saplantılarıyla bana göre şarkının ritmi kaçtı. Ama sahi her diziye bir adet “katışıksız kötü” gerekiyordu, değil mi?

Kötü yeterince kötü değil miydi?

Kalbimdeki Deniz (FOX) dizisinde en iyi arkadaşı Deniz’e yaşadığı rahat hayatın bedelini çok ağır ödeten Hülya, bu kez de kafayı Mirat’a taktı...

Mirat’a ilgi duymaya başlayan Hülya, kocası Nejat’tan boşanır boşanmaz Mirat’la daha çok görüşeceklerini bizzat adamımızın yüzüne söyledi...

Dizideki en mantıklı kötü karakter olan Hülya’dan saplantılı bir aşık yaratma fikri de nereden çıktı şimdi? Dizinin fütursuz kötüsü Fikriye hafıza kaybından sonra efsane bir neşe abidesi olma yolunda ilerlerken, Hülya’nın da ince bir hafıza kaybı şoku yaşaması şart oldu...

Yoksa kötülük dediğin nereye kadar izlenir, yetmedi mi be sevgili okur?

Üç çocuk daha...

Kaybolan Çiçekler (FOX) geçtiğimiz hafta 3 kayıp çocuğu buldu. Hızına bakacak olursak, sanırım ekranda kayıp bulma konusunda en hızlı program olmaya aday gibi görünüyor...

Kaybetmek büyük acıdır. Bulmak ise ondan da büyük bir sevinçtir. İki büyük duyguyu bir bünyede toplayabilen birden çok programa ihtiyaç var. O yüzden mevcudu teşvik, yapanı tebrik etmek gerekir.

Bravo!

Komiser Mercan efsane olur!

Baksanıza okurumuz Cüneyt Tan ne yazmış? “Daha önce Televizyon Hastası köşenizde yerli dizilerdeki esas kızlarla aşk yaşayan komiser ya da dedektiflerin yıllar sonra nasıl anılacağına dair bir soru sorulmuştu...

İzlediğim kadarıyla ne yazık ki yerli erkek dedektiflerin akılda kalıcı özellikleri bulunmuyor. Ancak karşı cinsten bir istisna var. Kara Sevda (Star TV) dizisinde Ozan cinayetini çözmeye çalışan Komiser Mercan! Bel fıtığı olmasına rağmen giydiği pembe renkli stiletto ayakkabıları, rahat tavırları, hafif sokak ağzı konuşması ve ‘yakışıklı’ gibi farklı hitaplarıyla bir hayli dikkat çekiyor...

Hani dizi bitse de Komiser Mercan için, ‘Pembe Stilettolu Kadın’ olarak yerli dizi tarihinde yerini aldı denilebilir”...