Yazgülü Aldoğan ABD bu kez işi sıkı tutuyor!
HABERİ PAYLAŞ

ABD bu kez işi sıkı tutuyor!

Haberin Devamı

Suriye konusunda ABD ve Türkiye’nin aynı paralelde hareket etmesi, aynı tondan konuşması, hatta Türkiye’nin bir tür ABD taşeronu gibi davranması dikkati çekiyor. ABD’nin Irak Harekatı öncesi Türkiye’yle aynı eşgüdümü sürdüremediği ve askerlerini Kuzey Irak’a Türkiye üzerinden geçirmek istemesine TBMM’nin izin vermemiş olduğu hafızalarda kayıtlı.

Bunun Türkiye’ye askerlerin başına çuval geçirilmesiyle başlayıp çok daha farklı biçimlerde ödetildiği de... Suriye konusunda ABD işi sıkı tutuyor, ABD’li diplomatlar halka şirin gözükmek için Hacivat-Karagöz kılığına bile girerken Başbakan Erdoğan’la telefon konuşması fotoğrafını paylaşan Obama’nın elinde beyzbol sopası tuttuğu görülüyor. Silivri hapisanelerinin ABD karşıtı subaylarla dolu olduğu da düşünüldüğünde Türkiye’nin Suriye konusunda ABD’yle uyumlu davranmak dışında bir seçeneği gözükmüyor!

[[HAFTAYA]]

Sezaryen de içeren turlar

Bir turizm şirketi, ilgilenenler için adını yazayım, Baracuda, kürtaj da içeren turlar düzenlemeye başlamış. Şirket “ister yaptır, ister yaptırma, iki buçuk gün, gezi ve hastane masrafları içinde, şimdiye kadar gidenlerin hepsi bekar bayan” diyor. Daha yasa çıkmadı ama sonuçları bu. Günlerdir medyada yer alan “sezaryen yapmadılar, normal doğuma zorladılar, öldü” haberlerine bakılırsa yeni bir tur düzenlenmesi gerekiyor: “sezaryen doğum da içeren geziler!”

Zaten parası olan ABD’ye gidiyor, orada doğuruyor, üzerine bir de ABD vatandaşlığı çekiyor. Gerekli gereksiz, hele prim almak için yapılan sezaryen doğuma ben de karşıyım, ama kırk yaşındaki kadına, üstelik kiloluysa (o yaştaki annenin bebeği de kilolu olur), bağırta bağırta doğum yaptırmaya kalkarsan olacağı budur. Anne de ölür, çocuk da. Bu tür müdahaleler yanlıştır, ayıptır, günahtır. Kadınların vücuduyla, sağlığıyla, bedeniyle oynamayın. Saçını, başını, vücudunu bir rahat bırakın yahu!

Taliban’a az kaldı

Taliban okullarını kapatınca yüzlerce öğrenci Afganistan’da “ya bizi toplu olarak öldürün ya da okulumuzu açın” diye isyan etmiş. Taliban militanları bu kitlesel protesto eylemlerine karşı koyamayıp okulları açmış. Türkiye’de de okulları imam hatip okuluna çevrilen öğrenciler ve velileri isyan etti. Ama MEB “daha önce ilköğretim okulu olan ve yeni yasayla imam hatip okuluna dönüştürülen okulların öğrencilerinin aynı kurumda eğitim almaya devam edeceklerini” bildirdi.

Taliban kadar olamayan ve öğrencileri laik değil dini eğitim almak zorunda bırakan Milli Eğitim Bakanlığı açıklamasında bu okullarda 6, 7 ve 8. sınıfların programlarının değiştirilmeyeceği, 5. sınıfların imam hatip programı uygulayacağı belirtilmiş. Bu yıl için elbet. Okulları, laik ve dini okullar diye ikiye bölerseniz bu ülkenin insanlarını da ikiye bölmüş olursunuz. Şimdi herkes imam hatipli, herkes muhafazakâr, milliyetçi ve dindar olur. Çatışma çıkmaz. Demokrasi mi? O da nostalji!

Hakim var, hakim var!

Özel Yetkili ‘olmayan’ Mahkemeler’de vicdan sahibi hakimler var. Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada elektronik ve bilişim konusunda uzman bir binbaşının adı casusluk davasına karıştırılıyor. Binbaşının evinde yapılan aramada el konulan binlerce DVD arasında porno nitelikli olanlar da var. Onlarla ilgili ayrıca dava açılıyor.

Davanın sonunda hakimin kararı şu: “Sanığın kimliği, hal ve duruşu ve tüm dosya incelendiğinde o DVD’nin kötü niyetli kişiler tarafından konmuş olabileceği, sanığın bu suçu işlediğine ilişkin vicdani kanaat hasıl olmadığından ötürü beraatine...” Silivri ÖYM’lerin hakimlerine göre ise Genelkurmay Başkanlığı yapmış kişi aynı zamanda terör örgütü yönetmiş olabilir. Üniversite rektörü de, gazeteci de... Ve hatta bu kişilerin tümünün tahliye talepleri yeni yargı paketinden önce “katalog suçu” diye reddedilirken şimdi “adli tedbirler yeterli olmayacağından” tanımlamasıyla reddedilebilir. Yani öyle mahkemeler ki ne hukuku takar, ne meclisi...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder