Güney Öztürk

13 Mayıs 2024, Pazartesi 07:00

Ukrayna'dan çıkan dersler

Ukrayna’daki savaştan çok şey öğreniyoruz. İlk derslerden biri, şüphesiz her ulusun, yanında müttefikleri olsun ya da olmasın uzun bir çatışmaya hazır olması gerektiği... Diğer dersler ise... 2 yıl önce Rusya, Ukrayna’yı işgale hazırlanırken, Rus generaller Putin’e hızlı ve kesin bir zafer sözü veriyorlardı. Ancak savaşın uzun ve kanlı bir mücadele olduğu ortaya çıktı. Bunun nedeni büyük ölçüde Rusya’nın üst düzey yöneticileri arasında uzun yıllardır süren yolsuzluk ve kayıtsızlıktı.

Sonuçta tüm ülkeleri hızla kendi askeri mekanizmalarındaki zayıf ve çürümüş noktaları tespit etmeye yöneltti. Mesela Çin’i ele alalım. Geçen eylülde yeni atanan Savunma Bakanı Li Shangfu, kendisini hedef alan ordu içindeki satın almalara yönelik yolsuzluk soruşturması nedeniyle ortadan kayboldu. Gerçekten buhar oldu, akıbeti bilinmiyor. Pekin’in askeri ve endüstriyel kompleksini genişletmesi, devasa bir mühimmat, füze ve insansız hava aracı stoğu yapması ve bunları uygun ölçekte üretme yeteneği gerektirecek uzun bir harekata hazırlanması da Ukrayna savaşından ders aldıklarını gösteriyor.

Drone’lar Ukrayna’daki savaş alanında devrim yarattı. Aslında dünya ilk kez hibrid bir savaşa şahit oldu. Konvansiyonel savaş ile siber savaşın karışımı gibi bir şey cereyan etmekte. Rusya ve Ukrayna, gerçek savaş koşullarında her gün binlerce gözetleme ve saldırı İHA’sının nasıl çalıştırılacağını öğrenen dünyadaki tek ordu konumuna geldi. Ama diğer ülkeler de bundan ders çıkardı. Mesela Türkiye, savaş sayesinde dünyanın en iyi İHA üretim üssüne dönüştü. Sadece Türkiye değil, İran da Rusya’ya sattığı kendi İHA’larını mükemmelleştirdi, hatta koordineli bir saldırıyla İsrail üzerinde test etti.

RUSYA 2 YIL DAHA DAYANIR

Batı dünyası, 2022 başlarında Kremlin’e yönelik geniş kapsamlı ekonomik yaptırımların Rus halkı ve seçkinleri arasında protestolara yol açmasını bekliyordu. Ancak Moskova’nın küresel enerji piyasaları üzerindeki nüfuzu, savaş öncesi Batı’dan sınırlı finansal ayrışması ve ithalatta alternatif yollar bulması, hepsi birleşince, Rusya’nın stres testini geçmesine yardımcı oldu. Ekonomi; askeri malzeme siparişleri, askerlere ve ailelerine yapılan cömert ödemelerle beslenerek büyüyor.

Putin’in kasası en az iki yıl daha savaşın masraflarını karşılayabilecek durumda. Çatışma, aynı zamanda jeopolitik çıkarların kesiştiği bölgelerdeki, enerji güvenliğine de dikkat çekti. Tek bir tedarikçiye ve transit güzergâhına bağımlılığı azaltmak ve böylece tüm taraflar için enerji güvenliğini arttırmak ulusların önceliği oldu. Birçok ülke, temiz enerjiye, alternatif kaynaklara ve altyapının kuvvetlenmesine yöneldi. Ukrayna’ya Batı desteğinin kırıldığı da açıkça görülüyor. Siyasi bölünmelerin ortasında ABD Kongresi’nin Ukrayna’ya yönelik en son askeri destek paketini onaylaması 6 ay sürdü ve geniş kapsamlı yaptırımların yeni turları üzerinde anlaşma olasılığı uzak. Aslında çatışma, NATO ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kurumların birlik, beraberlik, hızlı aksiyon alma ve insani yardım, göç gibi durumlarını da test etti. Ve bana göre uluslararası camia burada sınıfta kaldı.

06 Mayıs 2024, Pazartesi 07:00

3'üncü Dünya Savaşı çıkarsa

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, geçen hafta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’i kabul ederken sosyal medyaya yansıyan sözleri, hal ve tavırları hiç de iyiye işaret değil. Çin lideri, Blinken odaya girmeden hemen önce yardımcısına, “Ne zaman gidiyor bu?” diye soruyor. Yardımcısından “Bu gece” yanıtını alan Şi Cinping “İyi” diyor. ABD’li Dışişleri Bakanı’nı aşağılayan üslup yankı uyandırırken Blinken’i, Çin gezisine gelirken hiçbir üst düzey yetkilinin karşılamaması ve kırmızı halı serilmemesi de dikkat çekti. Çok tartışılan bir konu olduğu için üzerinde fikir jimnastiği yapmadan duramadım. Savaş bir ABD destroyeri ile küçük bir Çin donanma gemisinin çatışmasına bakar. Sonrasında...

* Çin önce Tayvan’a askeri harekata girişir. Doğrudan işgal etmeye çalışır. Dünya elektronik çip pazarının yüzde 64’ünü Tayvan üretiyor.

* Ardından ABD’den acil müdahale gelir. Tayvan’ın savunmasına yardım etme taahhütlerine bağlı olan ABD, deniz ve hava kuvvetleriyle müdahale eder.

* ABD, müttefiklerine çağrı yapar. Karşılıklı savunma taahhütlerine uygun olarak Amerika; Japonya, Avustralya ve muhtemelen NATO ülkelerinde seferberlik başlatır.

* Bölgedeki hâkimiyetini pekiştirmek için bunu fırsat gören Rusya, Çin’e askeri ve diplomatik destek sağlayarak gerilimi daha da tırmandırır.

* İlk çatışmalar Pasifik’te, Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı çevresinde hava ve deniz kuvvetlerini içerir.

* Çatışmanın ciddiyetine bağlı olarak NATO, Rusya veya Çin’in diğer müttefiklerinin gerilimi daha da tırmandırmasını engellemek için Avrupa’da bir doğu saldırısına girişebilir.

* Durum kötüleştikçe, Güney Çin Denizi bölgesinde, Çin’le toprak anlaşmazlıkları olan Japonya, Güney Kore, Vietnam ve Filipinler de artık güvende değildir. Savaş kapılarına dayanmıştır. ABD hepsine güvence vermektedir.

22 Nisan 2024, Pazartesi 07:00

Meta'nın yeni yapay zekası

Instagram, Facebook, WhatsApp ve Messenger kullanıcıları, artık bilgi edinmek için Meta’nın en son yapay zekâ asistanıyla desteklenen yeni teknolojisini (Llama 3) kullanabilecek. Geçen hafta itibarıyla Mark Zuckerberg’in sahibi olduğu yukarıda saydığım platformlara akıllı asistan yazılımlarını içeren yeni sürümler gelmeye başladı. İlk aşamada Avustralya, Kanada, Singapur ve ABD’nin de bulunduğu 13 ülkede kullanıma sunulacak. Avrupa Birliği ülkelerinde henüz yok.

Ne anlama geliyor derseniz, Meta’nın ChatGPT ile savaşı asıl şimdi başlıyor denebilir. Yakında arama çubuklarında veya arkadaşlarınızla yaptığınız sohbet çubuklarının yanında bir de akıllı asistan ikonu belirecek. Buraya tıklayıp ‘arkadaşınıza soru soruyormuşçasına yapay zekaya yazılı soru sorup, cevap alabileceksiniz. Mesela hafta sonu hangi konserlerin verileceğini ya da şehirdeki en yeni hamburgerciyi öğrenme konusunda, birini kapatıp başka bir pencere açmadan, Meta AI’den direkt yardım alınabilecek.

Geçen yıl Microsoft, OpenAI’in sahibi olduğu ChatGPT’yi satın alıp, kendi Bing arama motoruna dahil etti. Google ise kendi yapay zekasını Dokümanlar, Gmail ve Google Arama gibi ürünlere entegre etti. Zuckenberg de her ay 4 milyar kişinin kullandığı Meta ürünlerine yapay zekâ eklemekten geri kalmadı. Meta’nın sunduğu akıllı asistanın bir başka özelliği de açık kaynak oluşu. Bu da hemen herkesin altında yatan teknolojiyi açıp bakmasına, geliştirmesine ya da bedava ürün ve hizmet oluşturmasına olanak sağlıyor.

Meta AI (Meta Yapay Zekâ) artık web üzerinden meta.ai adresinden de satışa sunulacak. Meta, başlangıç için modelin iki versiyonunu yayınlıyor; bunlar arasında 8 milyar parametreli bir model ve 70 milyar parametreli daha üst bir model var. (Parametreler, bir yapay zekâ sistemindeki modelin boyutunu ve yeteneklerini ölçmek için kullanılıyor.) Meta, önümüzdeki aylarda çeşitli dillerde konuşma yeteneği de dahil olmak üzere ek yeteneklere sahip daha fazla yapay zekâ modelini piyasaya süreceğini açıkladı.

Şirket 400 milyar parametreden oluşan çok daha büyük bir model üzerinde çalışıyor. Rakibi OpenAI’in geliştirdiği yeni GPT-4’ün boyutu açıklanmadı ancak 1.5 trilyon parametre olduğu tahmin ediliyor. Meta, milyarlarca kullanıcısını yapay zekanın sunduğu tekliflere yönlendirebilirse, şirketin reklam gelirlerine yeni bir model eklenebilir ve potansiyel olarak diğer ücretli hizmetleri de satabilir. İster işletmelerle etkileşimde bulunun, ister bir şeyler yazın, ister bir gezi planlayın; Meta’nın yeni asistanının amacı hayatımızı kolaylaştırmaya yardımcı olmak. Bunu da başaracak gibi görünüyor.

15 Nisan 2024, Pazartesi 07:00

Şu an olan yetenek savaşı

Yapay zekâ konusunu uzun süredir yazıyorum. Ama gerçekten ‘idrak ediliyor mu’ bilemiyorum. Tüm ülkeleri bir telaş almış halde, ‘Yeni nesli bu etkili silahla nasıl donatabiliriz?’ diye... Ama çevremde öyle bir telaş görmüyorum doğrusu. Bu öyle bir yarış ki, uluslar açısından kölelikle, zenginlik arasındaki çizgiyi belirleyecek. Tesla’nın, SpaceX’in, eski adıyla Twitter’ın sahibi dünyanın en zengin adamı Elon Musk, “Tahminimce önümüzdeki yılın sonuna doğru, 2025’te, herhangi bir insandan daha akıllı bir yapay zekâya sahip olacağız” dedi. Musk, yapay zekânın şimdiye kadar gördüğü en hızlı gelişen teknoloji olduğunu ve 5 yıl içinde muhtemelen insanların kolektif zekâsını aşacağını öngörüyor. ABD’nin en büyük bankası JPMorgan Chase’in CEO’su Jamie Dimon ise geçen pazartesi hissedarlarına yazdığı yıllık mektubunda, yapay zekânın son birkaç yüz yıldaki bazı büyük teknolojik icatlar kadar dönüştürücü olabileceğini söyledi. 3.6 trilyon dolarlık varlığı kontrol eden bu ünlü bankacı “Matbaayı, buhar makinesini, elektriği, bilgisayarları, interneti düşünün” diye başladığı mektubunu, “Yapay zekâ, gelecek nesillerin haftada yalnızca 3.5 gün çalışmasına yol açacak” diye bitirdi. Bir sonraki büyük şeyi inşa etmek için yapılan yapay zekâ yarışı, Silikon Vadisi’nde bir yetenek savaşını ateşledi. Teknoloji şirketleri yapay zekâya baş döndürücü bir hızla para akıtıyor. Google İcra Kurulu Başkanı Sundar Pichai, yapay zekânın, ateşin veya elektriğin icadından daha derin olabileceğini söylüyor. Yapay zekânın 10 yıl içinde “Bugünkü mevcut işlerin %80’inin %80’ini” üstleneceğini öngörüyor. Özetle bu teknolojileri benimseyen ülkeler için toplumda çalışma ihtiyacı 25 yıl içinde ortadan kalkacak.

AB DE YARIŞA GİRDİ

Amerika’nın Microsoft, Google, Meta, Amazon, Apple, YouTube gibi devlerine; Çin zamanla Alibaba, Huawei, ByteDance (TikTok) gibi şirketlerle cevap verdi. Avrupa ise bu yarışta anlamlı bir dijital ekonomi üretemedi. Şimdi Fransa öncülüğünde Avrupa Birliği yapay zekâ devriminde yer edinmeye çabalarken, kurulan 15 kişilik komitenin başına da daha 18 ay önce Google’ın Paris’teki DeepMind laboratuvarında yapay zekâ mühendisi olarak çalışan 31 yaşındaki Arthur Mensch’i getirdiler. Fransız otomobil devi Renault ve BNP Paribas da dahil olmak üzere büyük Avrupalı firmalar, AB’nin geliştirdiği teknolojiyi kullanmaya başlıyor. Amerika, Fransa, İngiltere, Çin, Suudi Arabistan ve diğer birçok ülke, küresel tedarik zincirlerinin yanı sıra ticareti ve dış politikayı etkileyen teknolojik bir silahlanma yarışını başlatarak yerel yeteneklerini güçlendirmeye çalışıyor. Tabii tüm ülkelerin amacı, rakip ülkenin teknoloji devi şirketine milyonlarca kişinin yaşamını etkileyecek ‘kural koyucu’ bir alan bırakmamak. Yani kimse rakibinin pazarda kuralları belirleyecek şekilde hâkim konumda olmasını istemiyor. Yapay zekâ konusu ülkelerin stratejik bağımsızlığını etkileyeceğinden, gelişmiş ülkeler nezdinde çok ciddi ele alınıyor. Ancak yapay zekâ aynı zamanda insanlığın geleceğine dair endişelere de yol açıyor. Geçen haftanın başlarında, Japonya’nın en büyük telekomünikasyon şirketi ve ülkenin en büyük gazetesi, yapay zekâ kısıtlanmadığı sürece “en kötü senaryoda demokrasi ve sosyal düzen çökebilir ve savaşlarla sonuçlanabilir” uyarısında bulundu. ABD’li şirketlerin geliştirmekte olduğu yapay zekâ programlarıyla ilgili artan endişelere işaret ederek Japon milletvekillerini yapay zekâyı kısıtlayacak yasa çıkarmaya çağırdı. Yapay zekânın gelişmekte olan ülke ekonomilerini ve genel olarak toplumları nasıl etkileyeceği, bölgeden bölgeye değişkenlik gösterecek. Sonuçlarının olağanüstü olacağı kesin. Umarım Türkiye bu trene atlamakta gecikmez.

08 Nisan 2024, Pazartesi 07:00

Gençler Çin'e mi ABD'ye mi gidiyor?

Araştırmalar, ABD’den önemli sayıda yapay zekâ uzmanının Çin’in gelişen teknoloji ekosistemine çekildiğini ortaya koyuyor. Son 10 yılda binlerce ABD’li araştırmacı, kazançlı iş teklifleri, son teknolojiye erişim ve geniş finansman fırsatlarıyla Çin’e taşındı. Çin, dünyanın en iyi yapay zekâ uzmanlarının neredeyse yarısını yetiştirerek, ABD’yi gölgede bıraktı. ABD ise yapay zekâda gençlerin sadece yüzde 18’ini yetiştirerek iş gücüne katkı sağladı. Bulgular, çok değil 3 yıl önce dünyanın en iyi yeteneklerinin üçte birini yetiştiren Çin’in bu kısacık sürede tam bir sıçrama yaptığını gösteriyor. Amerika ise yerinde sayıyor.

2010’ların büyük bölümünde Amerika, Çin’in en iyi beyinlerinin büyük bir kısmının doktora yapmak için Amerikan üniversitelerine taşınmasından yararlandı. Çoğunluğu da Amerika’da kaldı. Ancak son dönemde, Çin’de kalan Çinli araştırmacıların sayısının artmasıyla bu eğilim de değişmeye başladı. Çin, yapay zekâ eğitimine büyük yatırım yaptığı için bu kadar çok yetenek üretiyor. Pekin, bunu ulusal bir eğitim seferberliğine dönüştürmüş durumda. 2018’den bu yana Çin, lise müfredatına 2 binden fazla, üniversitelerine ise 300’den fazla yapay zekâ programı ekledi.

ÇİN 3 YILDA FARK ATTI

Amerika son zamanlarda ChatGPT gibi sohbet robotlarının insan benzeri yeteneklerle donatılmış yapay zekâ hallerine öncülük ederken, bu programların önemli bir kısmı Çin’de eğitim görmüş gençler tarafından yazılıyor. Aslen Çin’den gelen araştırmacılar, şu anda Amerika’da çalışan en iyi yapay zekâ araştırmacılarının yüzde 38’ini; hasbehas Amerikalılar ise yüzde 37’sini oluşturuyor. 3 yıl önce, Çin›den gelenler, Amerika’da çalışan en iyi yeteneklerin yüzde 27’siydi. Doğma büyüme ABD’li yapay zekâ uzmanı gençler ise sektörün yüzde 31’ni oluşturuyordu. Geçmişte, ABD’li savunma yetkilileri Çin’den gelen yapay zekâ yetenekleri konusunda çok endişeli değillerdi. Çünkü yapay zekâ projelerinin çoğu gizli verilerle ilgili değildi, kısmen de en iyi beyinlere sahip olmanın daha iyi olduğunu düşünüyorlardı.

Ancak geçen ay, Google’da mühendis olan bir Çin vatandaşı, kritik bir mikroçip tasarımı da dahil yapay zekâ teknolojisini gizlice ödeme yapan Pekin’de bir şirkete aktarmaya çalıştı. Araştırmalar halen Amerika’da doktorasını tamamlayan Çinlilerin çoğunun ülkede kaldığını ve ABD’nin yapay zekâ dünyasının küresel merkezi haline gelmesine yardımcı olduğunu söylüyor. Ancak buna rağmen, üç yıl önce dünyanın en iyi yeteneklerinin yüzde 59’una ev sahipliği yapan Amerika’nın bu başarısı şu an yüzde 42’ye gerilemiş vaziyette. Bakalım Pasifik’in iki yakasındaki güç dengesi yapay zekâ ile birlikte nasıl şekillenecek.