Pazar Postası Yılmaz Morgül: Ebru Gündeş ve Bülent Ersoy beni ateşli kuyulara atmak istedi
Paylaş
Yılmaz Morgül: Ebru Gündeş ve Bülent Ersoy beni ateşli kuyulara atmak istedi

Yılmaz Morgül, müzik kariyerinde 22 yılı geride bıraktı. Şimdi televizyoncu olma yolunda ilerliyor. Her çarşamba Yılmaz Morgül Show’da ünlü isimleri ağırlıyor

Oya Çınar
oya.cinar@posta.com.tr

■ Yeni programınız Yılmaz Morgül Show TV8,5’da başladı. Nasıl gidiyor?


Çarşamba akşamları Türkiye’nin en büyük starlarını ağırlıyorum. Türkiye’nin böyle kaliteli, sadece müziğin konuşulduğu bir programa ihtiyacı vardı. O açığı doldurmuş oldum.

■ Bir dünya starını ağırlasanız, kim olmasını istersiniz?

Taylor Swift, Justin Bieber. Sinemada ve sahnede Selena Gomez. Ayrıca Trump’ı da ağırlamak isterim.

■ Trump mı? O da nereden çıktı?

Zengin ama o da sürünerek o zenginliğe ulaşmış. Hayatını okudum, çok ilginç geldi bana. Derin bir sohbet gerçekleştirebilirim onunla. Bir yanda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diğer yanda Trump, öte yanda Putin olsa ne harika olurdu. Aralarında da ben! Düşünsene, dahiler zirvesi adeta. Hahaha!

■ Sabah programından sonra bu format sizin için daha doğru oldu sanki...

Benim sabah programım da harikaydı hanımefendi. Ama şimdi müzik ağırlıklı olduğu için kendimi daha iyi yansıttığım doğru. Saygıdeğer Acun Ilıcalı Beyefendi’nin fikriydi zaten. “Senden Yılmaz Morgül Show istiyorum” dedi. Ben de büyük bir zevkle başladım.


ACUN'A DALAĞIMI VERİRİM


■ Acun Ilıcalı’nın sizi böyle sürekli kollayıp gözetmesi...

Ben kendimi ona teslim ettim. O benim mahşer kardeşim. Onun için canımı veririm. Böyle söyleyince insanlar lafın gelişi zannediyor. Hayır efendim. Gerekirse böbreğimi de, dalağımı da, iliğimi de veririm. Çünkü o Allah’ın çok özel bir kulu.

Paranın hiç etkisi yok mu hissettiklerinizde?

Ne münasebet! Asla para konuşmadık bugüne kadar hiçbir işimizde. Acun Bey bana dese ki, “Gel burada sigortalı, maaşlı, halkla ilişkiler müdürü olarak çalış” onu da yaparım, hiç yüksünmem. Bizim dostluğumuz bunlardan bağımsız.

■ Peki kazandığınız parayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hiçbir zaman önem vermedim paraya. Yüzlerce sağlık kurumuna, derneğe, vakfa yardım ediyorum. 20 yıldır böyle.

■ Kendi hayatınızı garantiye almışınızdır ama...

Hayır, garantiye falan almadım. Evim kira. Dünya parasıyla işim yok. Zaten ailemle yaşıyorum. Geçimlerinden ben sorumluyum. Evin reisi benim. Herhangi bir yatırımım yok. Günlük, hatta saniyelik yaşıyorum. Ruhen de bedenen de 21'im.

■ Yaşlanınca ne yapacaksınız?

Yaşlanmayı düşünmüyorum ki...

■ Bir ara yaşınız da çok tartışıldı...

21 yaşındayım hayatım. Ruhen de bedenen de 21’im. Hiçbir zaman 22 olmayacağım.

■ ‘Elveda İstanbul’ şarkısıyla çıkışınızın üzerinden 22 yıl geçmiş. Hak ettiğiniz yerde misiniz?

Değilim. Kendimde var olan potansiyelin yüzde 20’sini kullanabildim henüz. Daha büyük işler yapacağım.

■ Şöhretinizi, paranızı kaybetseniz, yine Yılmaz Morgül olabilir misiniz?

Limon satarım gerekirse. Hiçbir şekilde koymaz bana. Zaten şöhret olmadan önce de şöhrettim hanımefendi! 11 yaşımdan beri sahne alıyorum. Buralara özümseyerek geldim. O yüzden bunun kaybı beni hiç etkilemez.


AİLEMDE HERKES ÜSTÜN ZEKALI


■ Zekanızın Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar ile aynı olduğunu söylemiştiniz...

Bana ailem zeka testini 15 yaşında yaptırmış. Ailemde de herkes üstün zekalı. Aziz Bey kimya alanında kullanmış zekasını, ben müziğe akıtmayı tercih ettim. Benim bir sürü ‘En İyi Türk Sanat Müziği Yorumcusu’ ödüllerim var.

■ Aktif siyasete girecek misiniz peki?

Tabii ki! Almanya ve Hollanda’daki partilerden de teklif aldım. Ama onlara yakın hissetmiyorum. Bağımsız aday olacağım. Başkan olduğumdaki ilk icraatımı da hemen anlatayım: Milletvekillerinin seçildikleri şehrin ücra köşesinde bir yıl boyunca asgari ücretle, ev kirası ödeyerek yaşamalarını sağlayacağım. Böylece gerçek halkla bütünleşecek, yaşadıkları zorlukları görecekler.

HİÇBİR ZAMAN EVLENMEYECEĞİM


■ Özel hayatınız nasıl gidiyor?

Evlenmeyi hiç düşünmüyorum. Geçen seneye kadar evlenmeyi, baba olmayı, hatta ikiz çocuklarım olmasını çok istiyordum. Artık bu dünyaya bir çocuk daha getirmenin büyük rizikolar taşıdığını düşünüyorum. Zaten yıllardır lösemili, otizmli çocuklarla bir aradayım. Onlar benim çocuğum.

■ Aşk şu an hayatınızın neresinde?

Aşk her an, her yerde. Benim için aşk, yaşadığım sürece bir kişiyi sevmek, bir kişiye ait olmak ve topraklar üstümü örtene kadar da onunla yaşamak anlamına geliyor.

■ Böyle biri var mı hayatınızda?

Belki de vardır, kim bilir? Özel hayatımı konuşmayı sevmiyorum.


ÖNÜMÜ KESENLERİ ASLA AFFETMEYECEĞİM


■ En iyi Türk Sanat Müziği yorumcusu kim?

Erkek solistler içinde benim. Benden iyisi varsa, buyurun siz söyleyin. Benim önümü kesen, beni ateşli kuyulara atmak isteyenlerin kötü hırsını hiç örnek almadım.

■ Kimler onlar?

Rahmetli televizyon programlarına katılıp da, “Yılmaz Morgül’de ses mi var!” diye bağırmıştı.

■ Adnan Şenses’ten mi bahsediyorsunuz?

E yani, Allah rahmet eylesin. Yolumu kesenlerden biri de Ahmet Özhan. Allah’ın selamını bile bana vermeyen Ahmet Özhan. Bir diğeri Bülent Ersoy. O da kendi itiraf etti. “Sana göstermem gereken sevgi ve saygıyı gösteremedim” diyen bir Bülent Ersoy var.

■ Şimdi ilişkiniz nasıl Bülent Ersoy ile?

Hahaha! Sadece gülüyorum...

■ Kötü o zaman...

Onun için hiçbir şeyin değeri olduğunu zannetmiyorum. Kendini her şeyden ve herkesten üstün gören biri.

■ Başka kim var?

Ebru Gündeş. Onu ömrümün sonuna kadar affetmeyeceğim. Çok kötülüğü dokundu bana. 1998’de o, ben ve İbrahim Tatlıses aynı gazinoda dönüşümlü olarak sahne alıyorduk. İlerleyen haftalarda, “Artık hep Yılmaz Morgül solist olarak çıkacak” denince olanlar oldu. Benim assolistliğim ona ağır geldi. “Sen insan değilsin” dedi. Size dense bunu unutur musunuz? Ben de unutmadım işte. Yolda görsem kafamı çeviririm.


POZ VEREREK İBADET EDENLERİ SAMİMİ BULMUYORUM


■ Çocukluğunuzdan beri çalışıyormuşsunuz...

Simit de sattım, çocuk yaşta sahneye de çıktım. Ailem Emniyet Müdürlüğü’nden izin alıyordu. Okul tatillerinde çalışıyordum. Beş yıl Ataköy Marina’da çalıştım. Yedi gün izdiham oluyordu. Bırak izlemeye gelenleri, oradan geçen arabalar park ediyor, insanlar arabaların üstüne çıkıp beni dinliyordu. Sahneye kasa kasa şampanyalar geliyordu. Yetiştiremiyorlardı. O zaman Ataköy Marina’da Yıldız Tilbe’ler, Kenan Doğulu’lar sahne alıyordu. Artık küçük şeyler beni mutlu ediyor.

■ İnançlı bir insan mısınız?

“İbadet de, kabahat de gizlidir” derler. Hacca gidip, havaalanına gazetecileri çağırıp poz vererek ibadet yapmayı samimi bulmuyorum. İbadetimi şov unsuru olarak sunmam.

■ Dudaklar gittikçe büyüyor sanki... Bu kadar dolgu, botoks sağlıklı mı?

Ne dolgusu, ne botoksu hanımefendi! O zaman rahmetli babamın dudakları da gittikçe büyüyor demek ki. Hahaha! Rahmetli babamın da, Kanada’da yaşayan kuzenimin dudakları da etlidir. Maşallah, etli dudaklı bir ailenin mensubuyum. Çok yakışıklıyım, seksiyim. Annem 80 yaşında, hiç selüliti yoktur mesela. Gen yapımız güzel bizim.

Haberin Devamı