Rükzan Sağır Kozmetikte yeni dalga: Duygusal cilt bakımı
HABERİ PAYLAŞ

Kozmetikte yeni dalga: Duygusal cilt bakımı

Artık bir cilt ürünü alırken müşterilerin dikkat ettiği kriterlere yenisi eklendi: Ruh haline de iyi gelmesi! Bu yeni akıma, ‘nörokozmetik’ deniyor. Anlatıyorum... Kadınların ruh haline iyi gelen eşyalarından biri de makyaj ve bakım çantası, malum.

Kozmetikte yeni dalga: Duygusal cilt bakımı

Cilde ışıltı katan bir krem, kapatıcılığı yerinde bir fondöten, pigmenti yoğun bir ruj, ruh halinde anında bir yükselme sağlar. Ama ürünlerin, yüzümüzün güzel olması, daha güzel kokmak gibi rolleri olması artık yetmiyor. Ürünlerin bizzat kendisinin ruh haline iyi gelmesi bekleniyor. Bu yüzden duygusal kozmetik pazarı her geçen gün büyüyor. Bu ürünlere, ‘nörokozmetik’ denme nedeni, zihinde, yani beyindeki kimyasalları tetiklemeyi vadetmelerinden kaynaklanıyor. Nörokozmetikler, duyuları olumlu yönde uyarıyor, daha iyi görünmeyi, dolayısıyla daha iyi hissetmeyi sağlayan bileşenler, kokular ve aromalar içeriyorlar. Trend tahmin otoritesi WGSN, ‘duygusal güzellik çağı’nda olduğumuzu söylüyor.

Haberin Devamı

Kozmetikte yeni dalga: Duygusal cilt bakımı

NÖROKOZMETİK PAZARI

Güzellik markaları, nörobilim araştırmalarına ciddi yatırımlar yapıyor. Duygusal durumumuzun nasıl göründüğümüz üzerindeki etkisini anlamaya çalışıyorlar. Stres ve endişenin cilt bariyerini olumsuz etkilediği, bu nedenle kızarıklık ve tahrişin arttığı, hücre döngüsünün azaldığı, bunun da cildi donuk ve cansız gösterdiği, işte bu araştırmalarla keşfedildi. Örneğin Sisley, nörobilimi kullanarak yeni bir marka yarattı. Bu markanın ürün yelpazesi, özel olarak tasarlanmış nöro-aktifler, nöro-kokular ve nöro-dokular ile daha mutlu bir zihin ve daha iyi işleyen bir alt deri yaratmayı amaçlıyor. Koku dünyasında ise Charlotte Tilbury, nörobilim uzmanları ve yapay zeka teknolojisine başvurarak, yeni pazarda yerini alanlardan. Beyindeki koku reseptörlerini tetiklemek ve ‘olumlu duyguların kilidini açmak’ için tasarlanmış ‘duygu artırıcı moleküllerle’ dolu koku serisi oluşturdu. İnsanın şifreleri çözüldükçe daha iyi versiyonumuza doğru yolculuğumuz güçleniyor ve dopamin kaynaklarımız zenginleşiyor. Teşekkürler pozitif bilimler…

Kozmetikte yeni dalga: Duygusal cilt bakımı

ETKİLEŞİM SALGININDA BAMBAŞKA BİR BOYUT

Haberin Devamı

LinkedIn, yani profesyonel sosyalleşme platformu her geçen gün daha enteresan bir yere dönüşüyor. Geçen haftalarda ülkemizde de bir çikolata üreticisinin bu platformda müşteriye verdiği yanıt sonrası başı yanmıştı, hatırlarsınız. ‘Profesyonellik ne değildir?’ sorusu için platformdaki paylaşımlara göz atmak yardımcı oluyor. Bir yıl önce Brian Hicks diye bir adam, “Toplu katliamdan kurtulup hayatta kalmak, satış yapma şeklimi nasıl değiştirdi?” diye bir paylaşım yapmıştı. Ölümden dönmüş sonuçta, deyip ciddiye almamakta özgürdük. Bu kez Bryan Shankman diye bir adamın evlilik teklifi paylaşımı, etkileşim salgınında yeni bir boyut oldu. Adam, teklif fotoğrafının altına, “Bu deneyim B2B (işletmeden işletmeye) satışları hakkında öğretici oldu” yazmış! Sonra madde madde, evlilik teklifini kurumsal bir dille yapılmış bir anlaşma gibi anlatmış. Nişanlısını potansiyel bir müşteriye benzeterek... Nişanlısı adına üzüldüm... İnsanların hayatlarındaki evlilik, doğum, hastalık, sevdiğini kaybetme (!) gibi dönüm noktalarını iş ve reklam fırsatlarına dönüştürmeyi normalleştirmesi, hastalıklı bir durum bence. Etkileşim bağımlılığı, kendi reklamını yapma salgını başlattı!

Haberin Devamı

Kozmetikte yeni dalga: Duygusal cilt bakımı

EV HANIMLIĞI AKIMI KÖTÜ BİR ŞEY Mİ?

Trad wife. Traditional wife’ın kısaltması. Geleneksel ev hanımlığı anlamında. Evet, ev hanımlığı da tüketilebilir bir içerik malzemesi oldu. Cinsiyet rollerini destekleyen bir akım. “Kadının yeri evidir” ana temalı. ‘Stepford Kadınları’ filmi gibi. İyi bir eş olmak, mutlu etmek ve mutlu olmak amacı taşıyan kadınları kapsıyor. Evinde sofralar kuran, mutfağında yemek yapan, evi temizleyen, yeni vazolarına çiçek yerleştiren, dolapları düzenleyen kadınların paylaşımları bu nedenle artışta. Mümkünse en lüks ev ürünleriyle, tabii. Kadınların geleneksel yaşam tarzına uyduğu, erkeklerle yarışmadıkları, feminen enerjilerinde oldukları, kocalarını şımarttıkları bir düzenin uzantısı. Kadınları erkeklere gebe bıraktığı, ekonomik özgürlükten uzaklaştırdığı için eleştiriliyor. Tartışılır. Ev hanımlığı da isteyen her kadının hakkı çünkü. Hayatın doğasına da uygun. Çünkü tüm bu paylaşımların alt metninde, “Benim kocamın bana sunduğu imkanlar bunlar, en cezbedici kadın benim” gösterişi var. Ama bu türden bir ev hanımlığı, sadece yüksek eğitim ve gelir grubunda, kocanın karısının ayaklarının altına dünyayı sermeye hevesli olduğu ilişkilerde manalı. Eğitim seviyesi düştükçe, kadınlar evin sultanı olmaktan çok kölesi oluyor çünkü.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder