Galatasaray yönetimi bu sezon Türk Telekom Arena’da yapılan iç saha maçlarında “Galatasaray efsanelerini anıyor” adıyla mükemmel bir organizasyon yapıyor. En son Fener maçında Hakan Şükür’dü, dün ise sarı-kırmızılı ekibin yakın tarihine adını yazdıran Cevad Prekazi. Maç öncesi Prekazi, ödülünü aldıktan sonra alkış yağmuru altında tribünleri gezerken aklıma attığı nefis frikik golleri geldi.
[[HAFTAYA]]
Frikik ustası Prekazi ve Hagi’den sonra böyle goller izlemeye hasret kalmıştık. Bu hasreti hem de maç berabere giderken, takım kötü görüntü verirken Trabzonspor’dan alınan Selçuk İnan dindirdi. Kaleye 25 metreden topa öyle bir vurdu ki tribündeki frikik ustası Prekazi bile ayağa kalkıp alkışladı. Selçuk İnan henüz Galatasaray’a tam uyum asğlamış değil.
Buna rağmen attığı bütün gollerde, verdiği paslarda, ustalık, beceri var. Trabzon maçında da dün gece attığı gole benzer bir şekilde topu filelere asmıştı. Selçuk’un önü açık. Yeter ki İstanbul’un hızlı yaşantısına kendini kaptırmasın. Teknik direktör Fatih Terim ile baba-oğul ilişkisi olduğunu biliyorum. Kötü de oynasa iyi de oynasa hocası 90 dakika formayı ona veriyor.
Geçtiğimiz sezon saha içinde Fenerbahçe ile Trabzonspor nefes kesen bir şampiyonluk yarışı yapmıştı. Sonunda averajla da olsa Fener şampiyonluğu kucaklamıştı. Ancak ardından Türk futbol tarihinin en büyük soruşturması devreye girdi. Şike, teşvik iddiaları bütün futbolseverlerin tadını kaçırdı. Öyle ki ligin yayıncı kuruluşu Digitürk geçtiğimiz gün zararının 100 milyon dolar olduğunu açıkladı. Kimse dekoder almıyor.
Bu nedenle Digitürk zararı tek başına üstlenmeyeceğini, yayın ihalesinin revize edilmesi gerektiğini, edilmezse mahkemeye başvuracağını açıkladı. Bunun anlamı en başta Anadolu kulüplerinin bitme noktasına gelmesidir. Peki, ne yapmalı? Bırakalım yargı ve Futbol Federasyonu üzerine düşeni yapsın ve sonucunu görelim.
[[HAFTAYA]]
Biz de ne zamandır hasret kaldığımız Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş rekabetinin tadını çıkartalım. Geçen sezon düşme hattının biraz üzerinde ligi bitiren, deyim yerindeyse dişleri sökülmüş Aslan durumundaki Galatasaray bu sezon “İmparator” Fatih Terim ile yeniden doğdu. En güçlü rakiplerini eze eze yeniyor. Yıllardır süren “Fener kabusu”nu da bitirdi Galatasaray.
Dün gece hava zehir gibi soğuk olmasına rağmen Türk Telekom Arena’ya 25 bin taraftar gelmişti. Takımlarını büyük bir coşkuyla desteklediler. Bu insanların beklentileri, sadece takımlarının galip gelmesi değil, futbol olarak da güzel bir şeyler seyretmek. Bilhassa Galatasaraylılar 7 Aralık’ta oynanacak Fenerbahçe derbisi için takımlarını morallendirmek istedi. Tabii bu istekleri kursaklarında kaldı.
[[HAFTAYA]]
Maçın her türlü kahramanı Engin Baytar. Bir gol kaydetti, penaltı öncesinde Baros’a pas verdi, daha sonra gitti kaleciye bir kafa attı, kendini oyundan attırdı. Fenerbahçe derbisinde oynayamayacak. Gelelim Elmander’e; pozisyon kırmızı kart. Art niyetle rakibin tendonuna basmadı, ama dikkatli olmalıydı.
O da direkt kırmızı kart gördüğü için derbide yok. Bu şartlar altında Sivasspor galibiyeti hiç kimseyi memnun etmedi. Futbol olarak Galatasaray zaten istenileni veremiyor. Düşünün kendi sahasında ilk kornerini 60. dakika kazandı. Var mı böyle bir şey? Fatih Terim inandığım devrimci bir hocadır. Peki böyle bir hocanın Kazım ve Riera’ya nasıl tahammül ettiğini aklım almıyor.
Bu iki futbolcunun da inanın Galatasaray’a en ufak bir katkısı yok. Selçuk tekniği iyi bir futbolcu. Hücumculara gol pası vereceğine rakip atakları karşılamak için kendini öldürüp bitiriyor. Onun da takıma katkısı bu şartlarda olmuyor. Sivasspor’a gelince; Rıza Çalımbay’ın elinde kaliteli bir takım yok. Buna rağmen neredeyse Galatasaray’la başa baş futbol oynadılar. Arena’dan beraberlikle de ayrılabilirlerdi.
Güzel bir derbi seyredeceğimizi düşündüm dün gece. Milli takımımızın çöküşünü Galatasaray ile Beşiktaş’ın ortaya koyacağı futbol bize unutturur diye tahmin ediyordum. Yanılmışım... Milli heyecanımız bitti, futbolumuz bitti, şiddet yasası delindi. Hele dün gece tribünlerden sahaya atılan yabancı maddeleri gördükten sonra yazıklar olsun böyle futbola dedim.
[[HAFTAYA]]
Beşiktaşta Quaresma, Simao, Almeida... Galatasaray’da Riera, Elmander, Melo, Eboue... Bu futbolculara çuvallar dolusu euro ödenmiştir. Oynanan futbolun kalitesine bakıyorum başta Orduspor olmak üzere Anadolu takımları da 4 büyüklerden kötü oynamıyor. Galatasaray büyük ümitlerle lige başladı. Belki Beşiktaş ile deplasmanda berabere kalmak başarı olarak görünse de bu, insanları tatmin etmiyor.
Eboue, Semih, Ujfalusi biraz da Selçuk’u bir kenara koyalım, oynanan futbol Fatih Terim’in talebelerine yakışmıyor. Hele 20 ile 45. dakika arası Beşiktaş’ın bir baskısı vardı ki yakalanan pozisyonların bir tanesi gol olsa Galatasaray için çok kötü bir gece olacaktı. Kaleci Muslera ilk deafa nasıl bir kaleci, reflekslerinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Maçın yıldızıydı.
İstanbul’da 3 farkla yenildiğimiz Hırvatistan’la dün gece yenişemedik. A Milli Takımımız; Volkan, Gökhan Gönül, Arda, Emre, Hakan, Sabri ve Burak oynamamasına rağmen ilk maça nazaran daha istekli, rakibe direnen bir ekip görüntüsündeydi. Sakın bu görüntü hiç kimseyi kandırmasın. Biz futbol olarak Avrupa’nın her geçen gün daha çok gerisinde kalıyoruz.
[[HAFTAYA]]
Yeni hoca gelse de bu uzun süre değişmeyecek. En azından yeni hoca eminim Hiddink-Oğuz Çetin ikilisinden daha adaletli olacak. Dün gece bakıyorum Selçuk Şahin, Selçuk İnan orta sahada. Bu iki futbolcudan daha iyi olan Mehmet Topuz nerede? İstanbul’da. En azından milli takım forması için rekabet olacak. Kaleci Sinan aslan gibi bir çocuk.
Adam sakin, refleksleri güçlü. Volkan’ın morali bozuk, sorun yaşıyor. Oynat Sinan’ı. Sinan’ı oynatmıyorsan al Tolga’yı. İstanbul’daki maçta Sinan kalede olsaydı inanın yediğimiz 2. ve 3. golü kurtarırdı. Böyle güçsüz bir milli takımla rezil olmaktansa, en azından bir 4 sene yeniden yapılanacağız. Kabuğumuza çekilelim. 75 milyon Türk insanına anlatalım; “4 sene milli takımdan bir şey beklemeyin” diyelim. Yaralarımızı ancak sarabiliriz. Hırvatistan’a gol lazım olsaydı, inanın atardı. Bunun için kendimizi kandırmayalım. Hırvatlar maç sonrası öyle bir kutlama yaptı ki inanın kıskandım. Şimdi Hırvat futbolcular kendi memleketlerinde kahraman oldu. Bizim futbolcular ise “Neden eleştiriliyoruz?” diyorlar
Milli duygu apayrı bir şeydir, bunu hissetmek lazım. Hissedemezsen rezil olursun! 75 milyonluk Türkiye’yi de bütün Avrupa’ya güldürürsün. Birinci hatamız, milli takımın başında yabancı hocanın işi ne? İkinci hatamız Hiddink’in alt kadrosu bu Hollandalı’yı uyarmıyorsa onlar daha çok suçlu. Fenerbahçeli Mehmet Topuz, Caner; Gaziantepli Olcan, Beşiktaşlı İsmail Köybaşı, Necip; Valencia’dan Mehmet Topal, bu çocuklar Türk.
[[HAFTAYA]]
Neden milli takım forması giyemiyorlar? Formsuz da olsa milli takım forması neden bazı futbolculara ipotekli? Bunun izahı yok! Sadece hayal kurdurdular. Kazakistan’ı son saniye golü ile yenen, Avusturya ile berabere kalan bu takım Azerbaycan kıyak yapmasa onları da yenemezdi. Bu şartlarda biz Hırvatistan’ı nasıl eleyip Avrupa Şampiyonası’na katılırdık?
Diğer bir konu Mersin maçında Sabri Sarıoğlu döküldü, Sivas maçında Gökhan Gönül takımın en kötüsüydü, kaleci Volkan moralsizdi. Kadroda ne işleri var? Trabzon’un kalecisi Tolga Zengin hem moralli hem de harikalar yaratıyor. Ama dedim ya milli takım forması ipotekli. Cesur değişiklikler yapacak yiğit bir teknik direktörü yok. 3-0 yenik duruma düştükten sonra Mehmet Topal’ı oyuna alan zihniyetten ne beklersin?
AMilli Takımımız döndü dolaştı sonunda play-off oynama hakkını elde etti. Rakip Hırvatistan. “Ölümüne oynayın. 50 bin taraftarla Hırvatistan’ı boğarız” desek de bunların hepsi sözde kalıyor. Önce biz iyi bir takım olsaydık, ‘en iyi ikinci’ kontenjanından 2012 Avrupa Şampiyonası’na giderdik. Bu maç öyle bir zamana geldi ki futbol gönüllüleri bile artık heyecan duymuyor. Hırvatistan’a Allah muhafaza elenirsek uzun seneler insanların futbola olan heyecanı geri gelmeyecek.
[[HAFTAYA]]
Belki de yayıncı kuruluş “Bu lig 400 milyon dolar etmez” deyip yan çizecek. Futbolcular şu an aldıkları transfer parasının belki de yarısını bile alamayacak. Her şeyden önemlisi futbolcular, teknik direktörler, basın herkes itibar kaybedecek. Fenerbahçe’nin Sivasspor’a yenilmesi, Beşiktaş’ın 2-0 galibiyetten Gençlerbirliği’ne 4-2 mağlup olması, iyi transferler yapan, Fatih Terim’i takımın başına getiren Galatasaray’ın Mersin İdmanyurdu ile berabere kalışı, üç büyük kulübün çılgın taraftarlarını bile futboldan soğuttu.
Hırvatistan maçı bir şans. Bu şansı hep beraber el ele vererek iyi kullanmamız lazım. Her şey futbolcularda bitiyor. Hepsi dikkatli olmalı. Sinirlerine hakim olamayıp kendini attıran futbolcu hem takımını yakacak hem de çok büyük damga yiyecek. Üstüne basa basa söylüyorum, tarihimizin en önemli 2 karşılaşmasına çıkacağız. 75 milyon Türk, A Milli Takımımız’ın arkasında olacak. Şimdiden biletler tükendi. Bizden bu kadar. Gerisini cuma akşamı saat 21.05’te futbolcular söyleyecek.
Türk Telekom Arena’da dün gece Galatasaray-Mersin İdmanyurdu arasındaki maç, İngiltere Premier Ligi karşılaşmaları kadar zevk verdi. İki takımı da kutlamak lazım. Önce Mersin İdmanyurdu’ndan başlayayım. Teknik direktör Nurullah Sağlam’ı tebrik ederim. Kesinlikle Galatasaray’dan korkmadı, oyunu çirkinleştirmedi, 90 dakika galibiyeti düşündü.
[[HAFTAYA]]
Bu fırsatı da yakaladılar. Ne olursa olsun maçın en önemli anı, Moritz’in kaçırdığı, Muslera’nın kurtardığı penaltıydı. Bunun dışında N’Duka ile de çok net ikinci gol pozisyonunu harcadılar. Galatasaray’a gelince; ilk 45 dakikayı oynanmamış düşünüyorum. Sağ çizgide Sabri, sol çizgide Riera, arkalarında Hakan Balta. Bir futbolcu bu kadar kötü mü oynar?