2 Ekim 2007 tarihinde bu köşeden size ilk kez ‘merhaba’ dediğimde bu buluşmanın böyle uzun bir maratona dönüşeceğini tahmin etmemiştim. Yaklaşık 8 yıldır, hiç ara vermeden her hafta ‘Eğitimcinin Sayfası’ndan sektörün sorunlarını, eğitimcilerin görüşlerini, isteklerini, öğrencilerin taleplerini, önerilerini, başarılarını, kurumların projelerini paylaşıp size ulaşmasına aracılık ettim.
Eğitim her insan için beşikten mezara kadar devam eden bir süreç. Bu süreçte hepimize düşen görevler var. Ben de kendi üzerime düşen görevlere bir yenisini daha ekleyip sekiz yıl önce elimi taşın altına koydum.
[[HAFTAYA]]
Milli Eğitim Bakanlığı, gelecek yılın ders kitabı ve öğretim materyalleri hazırlıklarını yapmak için öğrencilerden seçmeli ders tercihlerini şimdiden yapmalarını istedi. Biliyorsunuz ilkokul 4’üncü sınıf ile ortaokul 5, 6 ve 7’nci sınıflarda okuyan öğrenciler, ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda seçmeli ders tercihi yapıyor.
Gelecek yıl ortaokul 5, 6, 7 ve 8’inci sınıflarda okuyacak öğrenciler gelecek öğretim yılında haftada toplam 6 saat, imam hatip ortaokullarının 5, 6 ve 7’nci sınıflarında okuyacak olan öğrenciler haftada toplam 2 saat, imam hatip ortaokullarının 8’inci sınıflarında okuyacak olan öğrenciler ise haftada toplam 1 saat seçmeli ders seçebilecek.
[[HAFTAYA]]
10 öğrencinin aynı dersi seçmesi durumunda ilgili seçmeli ders okutulabilecek ve ilgili seçmeli ders için sınıf açılabilecek. Bunun için son tarih 20 Şubat Cuma günü. Öğrencilerimizin gelecek yıl girmek istedikleri seçmeli dersle ilgili dilekçelerini bu tarihe kadar okul müdürlüklerine teslim etmeleri gerekiyor. Seçmeli ders tercihleri aynı tarihe kadar e-okul sistemine işlenecek.
Geçtiğimiz yıl TEOG yerleştirmeleriyle ilgili sıkıntılar yaşandı. Yaşanan aksaklıkların tekrarlanmaması için Millî Eğitim Bakanlığı bu yıl erken harekete geçti. Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik, TEOG uygulaması üzerine çalıştay düzenlediklerini, öğrenci ve öğretmen sınav memnuniyetini anketler yoluyla ölçtüklerini belirterek, bunların sonucunda sınav memnuniyetinin yüzde 90’ın üzerine çıktığını söylüyor.
Bakanlık TEOG yerleştirmeleriyle ilgili bir e-kılavuz hazırları ve kamuoyuna sundu. Hedef; yerleştirme işleminde hiçbir öğrenciyi mağdur etmeden ve yerleştirme puan üstünlüğüne göre gerçekleşmesini sağlamak. 15 gün süresince tüm paydaşlara açılan e-kılavuz ile ilgili gelecek tüm görüş ve öneriler, e-yerleştirme çalışma grubu tarafından dikkatle değerlendirilip son şekli verilerek uygulamaya konulacak.
[[HAFTAYA]]
Böylece öğrenci, veli ve toplumun katılımı sağlanmış ve en etkili verimli ve yerindelik ilkesine uygun olarak öğrenciler tercihlerine, ortaöğretime yerleştirme puan üstünlüğüne göre okullarıyla buluşturulup eğitim öğretimi aksatmadan devamı sağlanmış olacak. Salih Çelik, bu yıl öğrenci mağduriyetini ortadan kaldıran bir uygulamayı hayata geçireceklerini açıkladı.
Geçen yıl ÖSYM’ye başvuran 2 milyon 86 bin 115 adaydan yaklaşık 440 bini daha önceki yıllarda bir programa yerleşmiş adaylardan oluşuyor. Peki, bu ne anlama geliyor? 440 bin öğrenci okuduğu bölüm ve programdan memnun olmadığı için yeniden sınava girmiş. Her yıl aynı hata yapılıyor. Paniğe kapılan öğrenci “bir yere yerleşeyim de neresi olursa olsun” diyor, okula başladıktan sonra da gerçekle yüz yüze gelip pişmanlık duyuyor.
Bir yıl önce girmek için çırpındığı okuldan bu kez kurtulmanın yollarını arıyor. İyi rehberlik hizmeti alan bir genç kişilik özellikleri, ilgi, yetenek ve mesleki değerleri doğrultusunda kendisi için en doğru mesleği seçer. Bu konuda yanlış karar verdiğini düşünenler tekrar sınava hazırlanarak yeniden seçim yapıyor. YÖK neredeyse sınava girenlerin dörtte birinin oluşturduğu bu yığılmayı önlemek adına hem de şu anda kayıtlı olan ve okuduğu bölüm/programdan memnun olmayan öğrencilerin yolunu açmak adına yatay geçişlerle ilgili kapsamlı yeni bir düzenlemeye gitti.
[[HAFTAYA]]
Yatay geçişler herkes için önemli bir şans ve bu şansı bireysel olarak iyi bir fırsata dönüştürerek en uygun olan mesleği seçmek mümkün. Eğer hala kafanız bu konuda karışıksa yaptıracağınız meslek seçimi testleri karar verme aşamasında kendinizi tanımak için güzel bir yol olabilir. Özellikle vakıf üniversiteleri tercih dönemlerinde olduğu gibi yarıyıl döneminde de tanıtım faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Sömestr tatilinden sonra yıl göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçiyor. İkinci dönem daha çok sınavların ön planda olacağı bir süreç olacak. Öğrencilerin bu tatili en verimli şekilde değerlendireceğini umuyorum. Ayrıca internette geçirecekleri zamanı iyi planlayacaklarını ve uzun saatler bilgisayar başında olmayacaklarını da umuyorum.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nin çıkardığı Yeşilay Dergisi elime geçti. İlginç bir konuyu gündeme getirmişler. Yazının başlığı ilgimi çekti. ‘Hepimiz FOMO olabiliriz!” Son zamanlarda adını sıkça duymaya başladığımız bir çeşit kaygı bozukluğu ve “gelişmeleri kaçırma korkusuyla gereksiz yere pişmanlık duyma” davranışı olarak tanımlan FOMO yani, “Fear of Missing Out”, Türkçesi “Gelişmeleri Kaçırma Korkusu” hastalığını ele almışlar.
[[HAFTAYA]]
Dergide, sosyal medya bağımlılığının artmasıyla birlikte yaygınlaşan FOMO’nun tehlikelerine dikkat çekilerek, yeni bir durum olarak ortaya çıkan bu hastalığın en önemli özelliğinin ise sürekli olarak diğer insanların neler yaptığıyla ilgilenme arzusu doğurduğu ifade ediliyor. Hastalık hakkında görüşlerine yer verilen Depresyon ve Anksiyete Uzmanı Psikolog Zeynep Selvili ise bağımlı olup olmama kavramına şöyle yaklaşıyor:
Eğitimde yeni yıla hızlı bir başlangıç yapıldı. Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Cuma günü İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla Kampüsü’nde İstanbul Teknik Üniversitesi Bilim Okulu Açılış Töreni’nin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlarken kamuoyunun merak ettiği konulara da açıklık getirdi. Biliyorsunuz bir süredir sendikalar tarafından FATİH Projesi ile ilgili açıklamalar yapılıyor.
Bakan Avcı, FATİH Projesi’ni sadece çocuklara tablet bilgisayar dağıtılan bir proje olarak görmediklerini belirterek şunları söyledi: “FATİH Projesi’ni aynı zamanda Türkiye’de gerek donanım gerek yazılım bakımından bilgisayar teknolojisinin, bilişim teknolojisinin ve sektörlerinin gelişmesine öncülük edecek bir büyük proje olarak görüyoruz. O yüzden başlattığımız ihale süreci de 10 milyon 600 bin tablet bilgisayar alımına ilişkin bir süreçtir.
[[HAFTAYA]]
İhale sürecinin en önemli bileşenlerinden birisi yerlilik oranıdır. Yani bu ihaleye giren firmalara hangi aşamada yüzde kaç yerlilik oranı garantisi verecek olmalarıyla başlayan bir süreçten söz ediyoruz. Dolayısıyla firmalardan bazı çekilmeler oldu. Komisyon toplanmasında gecikmeler oldu. Ama projeyle ilgili herhangi bir aksaklık yok, hele hele vazgeçmek gibi bir şey söz konusu değil.” Bu projede önemli olan içerik üretmektir.
Yılın ilk günlerinde Ipsos KMG Araştırma Şirketinin iki yılda bir yaptığı ‘Türkiye’yi Anlama Kılavuzu’ araştırmasının alt yazısını iyi okumak gerekir. Çünkü katılımın yüksek olduğu (Türkiye’nin yedi bölgesinden 14 yaş üstü kadın ve erkek oranının eşit olduğu 15 bin 953 kişi) bir araştırma. Yapılan çalışmadan çıkan ve ‘İşte Türkiye, işte Türk insanının profili’ diye genelleştirebileceğimiz sonuçların düşündürücü olduğuna inanıyorum.
Bir yandan da çıkan sonuçların aslında hepimizin genel kanısıyla örtüştüğünü söyleyebilirim. Mesela “En sevdiğim şey televizyon izlemek” diyenlerin oranı yüzde 84 iken, ‘en çok haber programları izlerim’ diyenlerin oranı yüzde 65. Kadınların yüzde 77’si televizyonda en çok yerli dizi izlediğini belirtirken katılımcıların yüzde 40’ı da televizyonda karşısına ne çıkarsa onu izlediğini söylüyor.
[[HAFTAYA]]
Umutlarla girdiğimiz 2015’te eğitim sektörü olarak beklentilerimizi dile getirmenin gerekli olduğuna inanıyorum. Gelişen teknolojiye bağlı olarak başta merkezi sınavlar olmak üzere tüm sınavların e-sınav yöntemiyle yapılması projesinin uygulanmaya konulması ayrıca “Fatih Projesinin” yurt genelinde uygulanması planlamasının sonuçlandırılmasını umut ediyoruz.
[[HAFTAYA]]
Her öğrencinin akademik başarısını destekleyici kurs programları açılması, her öğrenciye en az bir sanat veya spor dalında performans yapabilme becerisi kazandırılması, ortaöğretim öğrencilerinin en az bir yabancı dili iyi derecede öğrenmesi çalışmalarının sonuçlandırılması hepimizin ortak isteği. İllerdeki her eğitim bölgesinde ‘bölge okullarının’ ortak kullanımına elverişli en az birer adet spor salonu, yüzme havuzu, tiyatro, gösteri ve etkinlik salonu inşa edilmesi çalışmaları ile bazı illerde uygulamasına başlanılan; derslik ihtiyacının kısa vadede giderilebilmesi ve fiziki eğitim şartlarının iyileştirilmesi için “eğitim kampüsü” projeleri hayata geçirilebilir.
Mülkiyeti gerçek veya özel hukuk tüzel kişiliklerine ait imar planında okul alanı olarak ayrılmış arsalar kamulaştırılıp, eğitim kurumlarının tür ve kademeleri arasında yatay-dikey geçişlerde esnek ve geçirgen bir yapı oluşturulabilir. Şura kararlarına da yansıyan ve geçen eğitim-öğretim yılında bazı derslerde başlatılan; ilkokullarda ve ortaokullarda ders saatleri azaltılarak bu okullarda tekli eğitime geçiş yapılabilir.