Vınnnn....

Beşiktaş’ın özellikle ikinci yarıda maçı kazanma adına yaptığı hamleler, buna kenardan Tayfur Havutçu’nun da doğru değişiklikleri ve zamanlaması eklenince, aynı sezonda iki kez Siyah- Beyazlı takımın derbiyi kazanmasını sağladı.

[[HAFTAYA]]

Q7 çetesine Brezilyalı Bobo’nun da eklenmesi, İbrahim Toraman’ın olağanüstü denebilecek bir biçimde oynaması, Aurelio’nun enerjisi ile takımın bütünleşmesi Beşiktaş’ın maçı kazanmasındaki en büyük faktörlerdi. Ama Bobo’nun kaçırdığı 3 net fırsat var ki, eklerseniz bunları Beşiktaş 5 yapardı. Ama Galatasaray’ın da kaçırdığı değil, Rüştü’nün tıpkı Toraman gibi olağanüstü kurtarışları olmasaydı, o zaman da maç 5-3’e gelecekti. Aslında bir derbi görüntüsü vermeyen şekilde başlayan karşılaşma, Beşiktaş’ın klas golleriyle tempo kazanırken biraz olsun son 45’te adına yakışır bir görüntüyle bitti. Guti’nin kestiği tek top vardı, attığı 2-3 de pas. Bu İspanyol galiba gidiyor. Halinden pek fazla mutlu olmadığı belli. Ama Quaresma için denecek şudur ki, topa sahip olduğu zaman Sebastian Vettel oluyor. Adam Formula 1 pilotu gibi. Biraz argo olacak, ama Quaresma’ya binerseniz sevdiklerinize en hızlı biçimde kavuşturur. Bu otobüs reklamı değildir. Quaresma’nın ta kendisidir. Bu kadar yağ, baldan sonra Beşiktaş’ın haklı kazandığı bir maç olduğunu da ifade edelim. Altı kalın çizgilerle yazılacak bir adamın ismi de Yunus Yıldırımdır. Beşiktaş’ın düşündüğü bir final var, ama Galatasaray maçına ayrı bir paragraf açılması da Havutçu ve ekibinin takıma ezberlettiği güven duygusudur. Bir tebrik de onlara. Beşiktaş’ın kalan 3 sınavı formalite değildir, ama finaldeki İstanbul Belediye maçı kafasının içinden hiç çıkmamakta. Seyirci pozitif motivasyonuyla her zaman olduğu gibi hazır ve nazırdı. Muhteşem koroyu da tebrik edelim.