RÖPORTAJ: OYA ÇINAR


■ Artık kendi animasyon filmlerimizi izleyebiliyoruz. Nasıl hissediyorsunuz?

Çok mutlu ve heyecanlıyız tabii. 7’den 77’ye herkesin çok keyifle izleyeceği bir film yaptık.

■ ‘Türkiye’nin büyüklere yönelik ilk uzun metrajlı animasyon filmi’ diyebilir miyiz ‘Fırıldak Ailesi’ için?

Aslında ilk demek yanlış olur, ‘Kötü Kedi Şerafettin’ de var biliyorsunuz. Ama ilklerden biri diyebiliriz. Dizimiz öyleydi tabii. Büyüklere yönelik ilk animasyon Türk dizisi olarak çıktık.

■ İnternetten yayınlanan bir animasyon diziyle geniş kitlelere ulaşmak, sonra da filmini yapmak biraz uçuk geliyor...

Ben uçmayı severim, (gülüyor). Hep hayalimdi! ‘Grafi2000 Prodüksiyon’ olarak hedefimiz hep şuydu: Biz iyi içerik üretelim, hedef kitlesine mutlaka ulaşacak! Çöp Adam’la bile animasyon yapılabilir. Yeter ki doğru bir anlatımla izleyiciye aktarılsın.

■ Peki ‘Fırıldak Ailesi’ nasıl doğdu?

Önce televizyonda yayınlandı 13 bölüm olarak. Sonra biz internette devam kararı aldık. Böyle yapmasaydık belki de bu film bugün çekilmeyecekti. Bırakın diziyi, içindeki karakterlerin bile her birinin ayrı ayrı fanları oluştu. Bu kadar ilgi artınca BKM’ye gittik, “Biz Fırıldak Ailesi’ni sinemaya taşımak istiyoruz” diye. Onlar da bize inandı ve bir yola çıktık.

■ Animasyon sektörü çok pahalı. BKM’yi ikna etmeniz zor olmadı mı?

Hali hazırda bu kadar ilgiyle izlenen bir proje olmasa zor olabilirdi. Evet çok pahalı bir sektör animasyon ve bu anlamda BKM’nin bize inanmış olması çok önemli! Özellikle yurtdışında bir animasyon filminin ortaya çıkması milyon dolarların üzerinde bir bütçe gerektiriyor. Bunun oluşması için önce seyirciyi alıştırmamız, o karakterleri sevdirmemiz gerekiyor.

■ Filmde Türkler Orta Dünya’ya çıkarma yapıyor. Sonra hikaye nasıl gelişiyor?

Orta Doğu’da yaşayan ırklardan Balroglar, çok kötü yaratıklar. Balrogların kadınları azalıyor, kız çocuğu doğmuyor. Dolayısıyla soyları tükenmek üzere. Bunlar da gidip diğer kabilelerin kadınlarını kaçırıyorlar. İnsanlar da kadınları kurtarmak için bir yolculuğa çıkıyor ve sonra büyücüler ve diğer ırklar devreye giriyor. Gerisini siz düşünün artık!

■ Fragman da inanılmaz komik...

O daha hiçbir şey değil! Zaten izleyicisinin çok iyi bildiği üzere dizimiz de çok hızlı akar bizim. Filmi de aynı şekilde çektik. Sıkıcı hiçbir şey yok. En ketum insanı bile güldürecek bir macera hikayesi bu!

“HER ZAMAN YAPILMAYANIN PEŞİNDEN GİTTİM”

■ ‘Koca Kafalar’ gibi, televizyona yaptığınız işler hep farklıydı. Şimdi beyazperdede yine çok yapılmayan bir şeyi yaptınız. Korkmadınız mı?

Robert Redford’un bir sözü vardır, “İki yol çıktı karşıma, benim gittiğim yoldan az gidilmişti, ama ben o yolu tercih ettim” diye. Benim durumum da biraz öyle. Bu endişeyi hiç yaşamadık. Hem ekip olarak hem de ben kişisel olarak bir şey yapıyorsam mutlaka yeni bir şey yaratmalıyım.

■ Fırıldak Ailesi’nin her zaman çok ciddi bir medya eleştirisi oldu. Filmde nerelere dokunuyorsunuz?

Film tüm o maceranın içinde kadın ve erkek ilişkileri üzerine de yoğunlaşıyor. Ataerkil düzeni eleştiriyoruz. Kadınlara olan genel yaklaşımın sorgulamaları var daha çok.

■ Murat Boz, Mahmut Tuncer, Bülent Kayabaş, Tayfın Talipoğlu... Her telden her dilden gibi. Bu isimleri nasıl bir araya getirdiniz?

Hiçbiri tesadüf değil. Murat Boz filmin akışı içinde kadınların susturulması gereken bir sahnede devreye giriyor. Bunu ondan iyi kim yapabilirdi düşünsenize! Bülent Kayabaş zaten bizim kurtarıcımız oldu. Açıkçası ben Bülent Kayabaş’ın bu kadar iyi bir seslendirme sanatçısı olduğunu bilmiyordum. Meğerse Walt Disney de Winnie-the-Pooh karakteri için yıllarca seslendirme sanatçı aramış, bulamamışlar. Sonra Türkiye’de Bülent Kayabaş’ı bulmuşlar. Mahmut Tuncer zaten harikalar yarattı!