Nedim Şener Üsteğmen Zahit Başsavcı Mustafa
HABERİ PAYLAŞ

Üsteğmen Zahit Başsavcı Mustafa

Haberin Devamı

İki isimden söz edeceğim; biri Üsteğmen Zahit, 100 yıl önce (8 Ocak 1916) Çanakkale’de şehit oldu. Diğeri önceki gün kazada kaybettiğimiz Denizli Başsavcısı Mustafa Alper.

Yüz yıl sonra ikisinin birbirine bağlayan ortak özellik çıkarsız vatan sevgisiyle bezenmiş yüksek ruh.

8 Ocak 1916'da, Kerevizdere Mevkii'ndeki yaşanan kanlı muharebelerde patlayan bir mayınla şehit olan Zahit üsteğmen, Pınarbaşı (Aziziye) İlçesi Kılıç Mahmutbey Köyü’nden Ahmet Efendi kızı olan eşi Hanife Hanım’a son mektubunda şöyle seslenmişti;

“Hem kendim hem mesleğim itibariyle tam bir asker, hem de şerefli bir askerim. Asker olmam nedeniyle, gidip gelmemek, gelip bıraktıklarımı bulmamak olabilir… İlahi mukadderat; ben seni, sen beni tanımadığımız halde uzak memleketlerden bizi birbirimize nasip etti… Yaşadığımız sürece geçimimizi sağlamaya çalıştım. Şayet vatanım uğruna şehit olursam, Yüce Allah elbet ruhlarımızı birleştirir. Böyle bir hal olduğunda mevcut eşyam ve taşınabilir mallarımdan mihri müeccelinizi (payınıza düşen tazminatı) almanız için sizi vekil tayin ediyorum. Eğer yetmezse hakkınızı helal edeceğinize ve beni borçlu yatırmayacağınıza eminim. Birbirimize verdiğimiz sözlerden dönmemenizi ister ve umarım. Ruhuma bir mevlid okutmak vicdanınıza kalmıştır. Kendim için başka bir şey istemiyorum. Şehitlik bana yeter. Bu vasiyetnamemi aldıktan sonra, yüksek sesle ağlamamanızı dilerim. Allaha emanet olun. (Mustafa oğlu Zahit (4.Tabur- 62. Alay- 4. Bölük. Komutanı Kerevizdere)"

Asıl mirası şerefli bir isim

Şimdi de Denizli Başsavcısı Mustafa Alper’in FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine karşı direnmek için evden çıkarken çocuklarına vasiyetini okuyalım;

“Ben bugüne kadar hep helal lokma yedim ve size de helal lokma yedirdim. Devletin okullarında okudum. Ülkeme karşı sevgi ve saygımı hiç kaybetmedim. Şimdi ben gideceğim, geri dönmeyebilirim. Geri dönmediğim zaman anneniz size sahip çıkar. Annenize bir şey olursa anneannenize ya da babaannenize gidin. Bankamatik kartımı bıraktım, içinde maaşımdan arta kalan miktar olduğunu söyledim. 15 bin lira kadar para olan banka hesap cüzdanını da verip bununla da hayatınızı devam ettirirsiniz. Anneanneniz ve babaanneniz size sahip çıkacaktır. Bunlar gelir geçer. 10 yıl, 20 yıl, belki 30 yıl sonra babanızın cenazesini alıp Demokrasi Şehitliği’ne defnederler. Korkmayın, babanızdan asla utanmayın."

Biri şehit olmaya giderken eşine satması için şahsi eşyalarını, diğeri çocuklarına içinde maaşından arta kalan bir miktar para bulunan bankamatik kartını bırakıyor. Onlar ölüme giderken ailelerine para, servet değil şerefli isim bırakan kahramanlarımızdır. Çünkü vatan sevgisinin fiyatı olmaz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder