Giriş
Bir yanımızda El Kaide ve El Nusra, diğer yanımızda IŞİD, biraz ötede Taliban, El Şebbab ve Boko Haram... İslam dinini siyasal çıkarlarına alet eden Ortaçağ kafalı ilkel toplulukların kurduğu örgütler bunlar. Bazıları, karışık ortamdan istifade edip nüfuz elde etmeye çalışıyor, bazıları ise kendilerini çıkar karşılığı maşa olarak kullandırıyor.
[[HAFTAYA]]
Irak’tan Afganistan’a tüm Ortadoğu’yu saran bu barbarları görünce Atatürk’ü bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum. Etnik kavgalar ve mezhep savaşlarından Türkiye’yi korumak için var gücüyle mücadele etti, kurduğu modern cumhuriyeti de hukuk devleti ilkeleri üzerine inşa etti. Aksi halde Türkiye bugün bir Irak, Suriye, Lübnan olabilirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin Musul Konsolosluğu dün Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) mensup silahlı kişilerce basıldı. Ankara’ya tehditler savuran yüzleri maskeli ilkel haydutlar diplomatlarımızı rehin aldı. Peki, Türkiye neden hedef oldu? Bunun pek çok sebebi var: Ortadoğu’daki halkların ve örgütlerin çoğunda Osmanlı-Türk kompleksi, aşağılık duygusu vardır. Özellikle, kaybedecek bir şeyi olmayanlar tarih boyunca Türkiye’ye saldırmıştır. Diğer sebep, Ankara’nın izlediği siyasi tercihlerle ilgili. Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi ülkelerin temel amacı Suriye lideri Beşar Esad’ın devrilmesiydi. Ankara’nın çizgisi de “Her ne pahasına olursa olsun Esad gitmeli” şeklindeydi. Suriyeli muhaliflere yardım için kapılar sonuna kadar açılırken “hangi yardım kime gidiyor” diye bakılmadı. Esad’ın orada kalacağının ortaya çıkması ve radikal dincilerin otonom hareket etme kabiliyetinin fark edilmesi, Ankara’nın da stratejisini değiştirmesine neden oldu. Ama geç kalındı. Türkiye, İslam coğrafyasında saygın ve önemli bir ülke olsa da son dönemde açıkça Sünni blok içinde değerlendiriliyor. İran, Irak ve Suriye’deki Şiilerin büyük bölümü eskiden Türkiye’ye sadece rakip olarak bakardı. Şimdi husumet boyutundalar. İşin daha da ilginci; Türkiye, bölgedeki Sünnilerin hamisi kabul edilirken Sünni terör örgütlerinin de hedefi oldu. Geçtiğimiz günlerde Somali’de Türk Hava Yolları ekibine saldırı oldu, güvenlik sorumlusu Sadettin Doğan öldürüldü. Daha önce de Türk büyükelçiliğinin önündeki intihar saldırısında güvenlik müdürü Sinan Yılmaz şehit olmuştu. Bu saldırıyı da El Kaide bağlantılı El Şebab üstlenmişti. Olayların bir ucunda petrol savaşı, diğer ucunda etnik ve mezhepsel kavgalar var. Maalesef Türkiye, olayların tam göbeğine çekilmiştir. Türk vatandaşları, temsilcilikleri ve şirketleri artık açık hedeftir. TBMM’de, parti farkı olmaksızın bu mesele milli bir konu olarak ele alınmalı ve tam bir dayanışma gösterilmelidir. Türk Hava Yolları, büyük fedakârlıkla Bağdat, Kabil, Mogadişu gibi oldukça kritik şehirlere sefer yapıyor. Türkiye’ye yönelik tehdit algısının güçlendiği bu dönemde, söz konusu uçuşların da gözden geçirilmesinden yanayım.
