Av. Hakan TOKBAŞ Tüketiciye karşı ilamsız icra takibi yapılamaz!
HABERİ PAYLAŞ

Tüketiciye karşı ilamsız icra takibi yapılamaz!

Haberin Devamı

Bu hafta, Nisan 2015 tarihinde Yargıtay’ın vermiş olduğu bir karar hakkındaki yine o tarihlerde yaptığım kamuoyu açıklamamı konu edinmeye karar verdim. Açıklamayı yaptığımda oldukça ses getirmiş ve yeni umutlara ışık olmuştu; fakat geldiğimiz noktada gördüm ki, karar unutulmuş veya unutulmuş yahut tüketicinin yeterince haberi olmamış. Zira tüketiciler hali hazırda çeşitli mağduriyetler yaşamaktadır.

Hatırlayacağınız gibi, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/10571 Esas Sayılı, 2015/8738 Karar Sayılı ve 18.03.2015 tarihli kararında, yepyeni bir içtihat getirmiş ve şirketler ile tüketiciler arasındaki fatura ve benzeri sebeplerden doğan alacaklar bakımından doğrudan icra takibi yoluna gitmeyi hukuken kabul edilemez bulmuştu.

Bu karar ile birlikte şirketler 3610 TL’nin (2017 yılı için Tüketici Mahkemeleri başvuru sınırı) altındaki fatura, kredi ve benzeri alacakları için öncelikle Tüketici Hakem Heyetlerine başvurarak alacakları hakkında karar verilmesini isteyecekler, ancak Tüketici Hakem Heyetinden çıkan kararı icra takibine konu edebilecekler. Neredeyse 1,5 senedir bu içtihat yürürlükte.

Bu kararın, tüketicilerden en çok alacaklı olan telekomünikasyon, enerji ve bankacılık sektörlerini doğrudan etkilemesi ve sistemlerinin değişmesini bekliyordum; fakat karar yeterince yayılamadığı için olsa gerek, alışılagelen düzenin sürdürüldüğünü üzülerek görüyorum.

Mesela, bir telekomünikasyon şirketi tüketicinin gecikmiş faturasını hemen icra takibine koyabiliyor ve alacağını bu yolla tahsil edebiliyordu. Şirketin hemen icra takibine geçmesi ise, tüketiciye ekstra vekâlet ücreti ve masraf getiriyordu.

Şimdi ise, şirket ödenmemiş faturadan doğan alacağını öncelikle Tüketici Hakem Heyetine müracaat ederek talep etmek zorunda kalmalıdır. Bu talep ise asgari 3 ile 6 ay arasında karara bağlanacak, bu süre zarfında da tüketici herhangi bir ekstra vekâlet ücreti ve masraf yükümlülüğü ile karşılaşmayacaktır. Eğer tüketici borcunu bu aşamada öderse ek masraf kalemlerinden kurtularak borçtan tamamen kurtulabilir. Yani bir şirkete 3610 TL’nin altında borçlu olan bir tüketicinin şirketle sulh yapması için ciddi bir vakti olacaktır. Eğer tüketici bu sürede de borcunu ödemezse elbette şirket, Tüketici Hakem Heyetinden aldığı kararı icra takibine koyarak masraf ve vekâlet ücreti isteme hakkına sahip olacaktır.

Bu içtihat doğrultusunda, bir şirketin ödenmemiş fatura alacağına veya bir bankanın ödenmemiş kredi alacağına kavuşması asgari 7 ay sürecektir. Ayrıca şirketlerin doğrudan icra takibi başlatamaması, hukuk ve alacak takibi sistemlerinin tamamen değişmesine de yol açacaktır. Büyük ihtimalle şirketler, alacakları doğrudan icra takibine vermek yerine gitmesi gereken Tüketici Hakem Heyeti yolunu seçmemek için, tüketicilerle anlaşma yapabileceği bir uzlaşma mekanizması kurmak zorunda olacaktır.

Elbette bu durum, sayısı milyonlarca olan icra takiplerinin sayısını azaltarak icra dairelerinin yükünü azaltacak fakat bu milyonlarca başvurunun bir kısmı Tüketici Hakem Heyetlerine gidecek ve heyetlerin yükleri artmış olacaktır. Bunu göz önüne alması gereken Bakanlığın acilen Tüketici Hakem Heyetlerinin sayısını 3 veya 4 katına çıkarması gerekmektedir.

Son olarak, bu karara rağmen şirket, ilamsız icra takibi başlattı diyelim. Tüketici ne yapmalı? Tüketici öncelikle ilamsız icra takibine, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz edebilir.

Ya itiraz süresini geçirmişse ne olacak? Bu durumda da, uygulamanın ne yönde olduğunu bilmemekle birlikte, tüketicinin süresiz şikâyet hakkının olduğunu düşünüyorum. Çünkü kararda, hukuki yararın yokluğundan bahsedilmiştir. Hukuki yararı İcra Müdürü kendiliğinden incelemeli ve icra takibini kabul etmemelidir. Eğer icra takibi başlatılmış ise, icra müdürünün işlemine karşı, kamu düzenine aykırılık sebebiyle süresiz şikâyet yoluna gidilebilir.

“Kamu düzenine aykırılığı nereden çıkardın?” diye serzenişte bulunacaklara belirtmeliyim ki; tüketici hakem heyetlerine başvurma zorunluluğunun olması ve başkaca alternatif uyuşmazlık mekanizmalarının tüketici hukukunda kabul edilemeyeceği, çünkü bu durumun kamu düzeni ile ilgili olduğu noktasında Yargıtay’ın onlarca kararı mevcuttur.

Umut ediyorum ki, Tüketici Mahkemesi ile İcra Hukuk Mahkemesi Hâkimleri ve hatta İcra Müdürleri kararı dikkate alsınlar ve tüketicinin bu yönde bilgisi ve beyanı olmasa dahi kamu düzeni ile ilgili bu içtihadı kendiliklerinden uygulasınlar.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder