Tuhaf şeyler

Karşılıklı nasihat...
Döndük dolaştık, Mısır olaylarını da kıssadan hisseye çevirdik.
“Bizimkiler” diyor ki:
- Gördünüz mü bak, protestocu kalabalıklara müdahale etmek ne kadar kötü bir şey.
“Ötekiler” de diyor ki:
- Gördünüz mü bak, darbecilik ne kadar kötü bir şey...
Katliam var.
Gerçi iki taraf da demokrat bir üslup sergiliyor ama “kendine demokrat”.
Yani, pala’dan kurtulsak bile nalıncı keseri’nden kurtulamıyoruz.
Bu bir.

*[[HAFTAYA]]

İkincisi...
Dönelim içeriye.
Sınırımızdaki kaçakçılara.
Onların sahiden kaçakçı olduğunu bana kimse inandıramaz.
- 3 bin yaya. - 350 atlı.
Kaçakçı dediğin sürü halinde gezmez, armut gibi hedef tahtası olmaz, bilakis, gizli kapaklı ve sessizce gelip süzülür, elindeki malı adrese teslim etmeye çalışır...
Ekmek parası. Fakat hayır.
Bunlar çatışmaya geliyor.
Nesi kaçakçı bunların?
500 bidon mazot, kaç para ki?
Ve bunu kaç kişi paylaşacak?
Masalı bırakın.


*

Bu pazar, bir not da Hacı Bektaş-ı Veli etkinliklerinden...
Bekir Bozdağ’ın yediği yumruk mühim değil de, Hacı Bektaş-ı Veli’nin ruhu incinmiştir.
Saldırıyı kınamak kınamamaktan öte, orada bir gurubun Bekir Bozdağ’ı yuhalaması, eğer yeni bir vandallığın işaret fişeği ise bundan bütün ülke zarar görür..
Ben beklerdim ki Kemal Kılıçdaroğlu ayağa fırlasın ve yuh çekenlere dönüp “yapmayın” diye ricada bulunsun.
Eminim ki susarlardı. Ve Kılıçdaroğlu da iyi puan alırdı.
Pardon...
Mesele puan değil.
Hacı Bektaş-ı Veli’ye saygı.