Giriş
Fatih Terim’e mahçubum.
Böyle bir not çıktı çekmecemden... Neden mahçubum? Ne zaman mahçubum? Onu hatırlayamadım. Eğer hatırlarsam yazacağım.
Şimdilik onu Milli Takım’dan teşekkürlerle yolcu ediyorum.
Futbolda kazanmayı gayet rutin ve doğal birşey gibi görmeye o alıştırdı bizi... Bu yüzden de zaten kaybedilen hiçbir maçı artık hazmedemiyoruz. Yaptığını beğendin mi hoca?
***
Öbür notları da biraz karıştırdım...
Ben bunları ne zaman yazıp da çekmeceme atmışım.
Mesela Hagi.
Hagi’yle ilgili bir not.
Demişim ki:
- Hagi iyi hoca olamaz. Çünkü sevgiden yoksun. Sadece hırslı bir adam... Yetmez.
Bir not daha...
Hangi maçtaysa...
Demişim ki:
- Tribünlerde 30 bin kişi var. 20 bini çekirdek yiyor ve kabuklarını yere atıyor. Matrak bir manzara. Maçtan sonra bu stad elbet temizlenecek ama küçük çocuklar kabukları yere atmayı normal birşey zannedecek. Belki de sımsıkı bir gelenek.
Her maçta bu böyle.
***
Yeni yazıldığı anlaşılan notlardan biri de şöyle.
Herhalde seyirciye (taraftara) yazılmış:
- Yönetimi bu kadar rencide ederseniz, yarın hiçbir kongrede hiçbir yönetici bulamazsınız. Kimse aday olmaz.
Futbolda protesto kolay.
Futbolda bu işler böyle.
Ama siyasette böyle değil. Parti Başkanı’nın karşısında sigara bile içemezsiniz. “Yönetim istifa” diye bağırmak kimin haddine? Hemen ihraç.
Bakar mısınız?
İki maç kaybetseniz, yönetim olarak küfür yiyorsunuz ama 20 seçim kaybeden siyasi kadrolara kimse dokunamıyor.
***
Bir de taptaze bir not çıktı çekmecemden.
Siyasi...
Açılımla ilgili.
Dağdan inen PKK’lılar için demişim ki:
- Bu bir provadır. Elbise oturursa, öbür siparişler de gelsin. Ama oturmazsa hepsi iptal.
Huduttan girişlerini bu duygular içinde izliyorum. Bir hır çıkmaz inşallah.
