Gazanfer Gür Şu Çılgın Türkler!
HABERİ PAYLAŞ

Şu Çılgın Türkler!

Turgut Özakman’ın Kurtuluş Savaşı’nı anlatan ‘Şu Çılgın Türkler’ romanından sonra çılgınlık ‘Kanal İstanbul Projesi’yle devam ediyor. Çılgın Türkler, Kurtuluş Savaşı sonrası bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdular. Kanal İstanbul Projesi’nden sonra İstanbul’un nüfusunun 25 milyonu bulacağı kesin de neredeyse tamamen boşalacak Anadolu’da ne kurulacağını kestirmek güç. Türkiye’nin en verimli topraklarını önce Çorlu, Çerkezköy sanayi bölgeleri ile yaşanmaz hale getirdikten sonra şimdi de kanal ve yeni kent projeleriyle bir beton yığınına çevirmeye çalışıyoruz. Kanal İstanbul Projesi ilk bakışta kulağa ve göze hoş gelse de, kağıt kalemi ele alınca gerçek rakamlarla karşı karşıya geliyoruz.

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Türkiye’nin en iyi baraj uzmanlarından bir dostumun yaptığı basit hesap, bu kanalın yapılmaması gerektiğine ikna olmama yeterli oldu. Kanal derinliği 25 metre ve su seviyesi üstü hafriyat ortalama 75 metreden hesaplanınca kesit ve şev eğimleriyle kazı alanı olarak 32.500 metrekare gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Kanal uzunluğu 50 km ile çarpılınca kabaca 1.6 milyar metreküp kazı ortaya çıkıyor.. Kazı maliyeti 10 euro/metreküpten 16 milyar euro. Bunun tahkimatı v.s. sırf hafriyat bütçesi 20 milyar euro. Ne kadar sürede kazılır? Sadece hafriyat 5 ayrı konsorsiyuma verilse ve finansman problemi yoksa, mevcut makine parkıyla her bir grup ayda 1 milyon metreküpten 330 ayda sadece hafriyatı bitirir! Hafriyatı daha hızlı yapmak için yeni kazı makinelerine, yeni hafriyat kamyonlarına ve yeni yollara gereksinim var.

Sonuç: 2013’te araştırmalar biter. 2015’te kesin projesi belli olur. 2016’da ihale edilir. Bir getirisi olmayacağı için bütçeden finanse edilir. İstimlak hiç bitmez. İstimlak bitse bile hukuki süreci ve davaları bitmez. Davalar Türkiye’de bitse bile Avrupa mahkemelerinde bitmez. 2030’da biter diye hayal edebiliriz en erken 2040’da biter. O zamana kadar da ya petrol biter veya alternatif enerji kaynaklarının devreye girmesiyle petrole ve tankerlere gerek kalmaz. Gelelim kanalın uluslararası hukuki durumuna: Kanal İstanbul Projesi’nin tepesinde Montrö’nün keskin kılıcı duruyor. 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde (Montreaux) imzalanan antlaşmayla yalnızca İstanbul Boğazı’ndan değil, Karadeniz’den Ege’ye çıkış sırasında İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi’nden geçiş düzenlendi.

Haberin Devamı

Buna göre, Boğazlardan ticari geçişler, Türkiye’nin belirleyeceği sağlık kuralları dışında denetimsiz ve ücretsiz olacaktı. Kanal İstanbul Projesi’nin finansmanının önündeki en önemli engel, alternatif güzergah İstanbul Boğazı’ndan geçişin ücretsiz olması. Böyle bir projeyi yap-işlet-devret modeliyle yapabilecek hesap-kitap bilmez bir şirket veya devlet bulmak zaten mümkün değil. Finansman hazineden karşılanacaksa, yazık bu milletin parasına. Çılgın Proje açıklanınca aklımıza 32 yıldır tamamlanmayı bekleyen ve kimilerine göre 1 milyar dolar, resmi verilere göre ise 628 milyon liralık yatırım yapılan Ankara-İstanbul Sürat Demiryolu ‘Ayaş Tüneli’ Projesi geldi. Bugüne kadar 21 hükümet eskiten Ayaş Tüneli kaderine terk edilmiş durumda. Bu projeye 10 yıldır yatırım yapılmamakta, bugüne kadar harcanan para ise tam bir milli servet kaybı. Umarız Kanal İstanbul’un sonu ‘Ayaş Tüneli’ne benzemez.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder