Sporda Avrupalı olmak!

Geçen hafta kardeş ülke Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de idim. 15 yıldır 2. Başkanı olduğum Avrupa Fair Play Birliği’nin (EFPM) 15. kongre-seminerini başarı ile yaptık. Azerbaycan bu başarıyı büyük bir kadirşinaslık göstererek (Daha önceki yıllarda Mehmet Atalay da yapmıştı) EFPM’yi 25 bin dolar destekle ödüllendirdi. Bu başarı ve sevinçlerin arasında sevgili ülkem Türkiye adına beni çok üzen adeta şoke eden bir olay oldu.

Kongrenin seminerine Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nden bir konuşmacı davet etmiştik; İsviçreli Stanislas Frossard. Bu genç yönetici Avrupa Konseyi’nin spora ve gençliğe daha iyi yaklaşması için EPAS’ı (Enlarged Partial Agreement on sport-Genişletilmiş kısmi Spor Sözleşmesi) kuranlardan ve yetkili sekreteri idi. Konuşmasını heyecanla dinlerken, sıra üyeler haritasına gelince donup kaldım. 32 Avrupa ülkesi EPAS’a üye idi. Kıbrıs, Ermenistan, Bosna Hersek, Makedonya vardı. Türkiye yoktu. 2007’den bu yana Türkiye böyle bir organizasyonuna üye olmamıştı.

Frossard’ı kürsüden iner inmez yakaladım. “Haritada Türkiye yok. Yanlış mı gördüm yoksa?” dedim. Frossard “Hayır doğru gördünüz, Türkiye prosedürü tamamlayamadığı için üye olamadı” dedi. Haydi gelin başımızı hangi taşa vuralım? Biz Türkiye olarak Avrupa Konseyi’ne üyeyiz. Peki temsilcilerimiz, GSGM, Gençlik ve Spor Bakanlığı ne yapıyor? Adında olimpiyat olan kuruluşların başındakilerin bundan haberleri var mı? Bu ülkenin spor yöneticileri, hep atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra mı uyanacak?

Ekim 2010’da EPAS, Azerbaycan’da Avrupa Gençlik ve Spor Bakanları toplantısını yapacak. Biz oraya hangi yüzle gideceğiz? Dünyanın neresine gitsem ülkemin sporu hakkında soru sormaya korkar oldum. Bilmeyenler öğrensin diye yazıyorum. İnternetteki Avrupa Konseyi’nin sayfasında EPAS’ı tuşlayın, ne olduğunu öğrenin. Bizi sollayan 32 devleti ve onları izleyecekleri görün. Hakkımız olan yere giremiyorsak, sporda nasıl Avrupalı olacağız diye sormakta sanırım hakkımız var