Şirin Sever Söylesenize, niye bu kadar düşmansınız ağaca?
HABERİ PAYLAŞ

Söylesenize, niye bu kadar düşmansınız ağaca?

Haberin Devamı

Günlerdir sosyal medyanın en önemli konusu oldu İstiklal Caddesi ve geldiği son hal. Malum önce ağaçları söktüler, sonra beton mudur granit midir artık, en sevimsiz malzemeyle döşediler…

Derken tarihi tramvayı da kaldırdılar. “Yeniden koyacağız yerine” dediler ama ‘Acaba mı?’ dedi durdu herkes. Sonunda İBB, İstiklal Caddesi’nin yeni haline dair çizimleri paylaştı.

Galiba tramvayı görünce herkes rahatlar diye düşündüler ama öyle olmadı.

Söylesenize, niye bu kadar düşmansınız ağaca

Zira herkes gördü ki, İstanbul’un en ünlü ve tarihi caddesi İstiklal, ucube bir hal alıyor. Ağaç yok, ruh yok, renk yok. Beton yığını.

Tıpkı saksılarda ağaç konulmuş, betonlaşmış ucube Taksim Meydanı gibi. Dünyanın en sevimsiz caddesi olacak belli ki! Sonra İstiklal Caddesi’nin eski fotoğrafları düşmeye başladı sosyal medyaya. Cıvıl cıvıl, insan dolu, yeşil, yaşayan bir cadde. İki hali karşılaştırınca infial iyice arttı, imza kampanyaları başlatıldı.

NÖBETLEŞE Mİ GEÇSEK!

İnsanların ağaç için imza kampanyası yapması yeterince ironik tabii de...

Sorulması gereken soruları kimse duymasa da bir kez daha sormak lazım. Bu caddenin planlamasını yapan mühendislere, mimarlara, belediyeye sormak istiyorum: Caddeye yol boyunca ağaç dizseniz, ne olacak?

Neden sevmiyorsunuz şu yeşili ve ağaçları?

Bu beton aşkınız neden?

Dünya güzelleşecek belki de…

Sosyal medyanın en önemli diğer gündemi de açlık grevindeki iki öğretmen. Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça mesleklerinden ihraç edildikleri için 64 gündür açlık grevinde.

Söylesenize, niye bu kadar düşmansınız ağaca


Yürüyüş yapmak yasak, direnmek yasak, itiraz etmek yasak, adalet aramak desen bu topraklarda uzun zamandır yok! Onlara da yapacak tek bir şey kaldı; açlık grevi.

64 gün oldu, belki sakat kalacaklar, belki de ölecekler Ama hükümetin umurunda bile değil. ‘Ne istiyorsunuz?’ diye kimse sormuyor, kimse oralı olmuyor.

İnsan hayatının hiç mi önemi yok? Kol kanat germek diye bir şey kitabınızda mı yazmıyor?

Halbuki onlara el uzatsanız, dertleriyle ilgilenseniz dünya biraz olsun güzelleşecek, herkesin içi ısınacak, herkes alkışlayacak, buzlar eriyecek farkında değil misiniz?

BU FESTİVAL İZLEYİCİ İÇİN!

Türkiye’de o kadar çok şeyin festivali yapılıyor ki, takip etmek bile imkansız: Çikolata festivali, kahve festivali, çay festivali, ot festivali, enginar festivali, hatta ‘hiçbir şey yapmama’ festivali! Ama bu kadar çok televizyon izleyen, bu kadar çok dizi üreten ve dünyaya satan bu ülkede bir televizyon festivali yok! Yani şimdiye kadar yoktu... Geç de olsa birileri bunu akıl etti.

Söylesenize, niye bu kadar düşmansınız ağaca

İZLEYİCİNİN ARADIĞI HER ŞEY VAR

Bu festival, 28 Eylül-1 Ekim tarihlerinde Lütfi Kırdar’da ilk kez yapılacak, dünyada da bir ilk olacak. Adı da, TVCON. Üstelik bu, sektör temsilcilerinin kendi aralarında alışveriş yapmasını sağlayan klasik festivallerden değil. Burada amaç, izleyiciyi ekrandaki her şeyle buluşturmak. Festivale üç isim imza atıyor. Selim Sefada, Serkan Altıner ve çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul’un yaratıcılarından Rabia Bakıcı Güreli. Onlarla buluşup, ayrıntıları dinledim...

TVCON’da neler olacak?

■ Festivalde ilk kez kanallar, dijital platformlar, oyuncular, senaristler, yönetmenler, dizilerin stilistleri ve makyajcıları izleyici ile buluşacak.

■ Her TV kanalının paneli olacak. İzleyici istediği dizi kadrosuyla buluşup, soru sorabilecek.

■ Oyunculuk ajansları da katılacak. İsteyen kayıt olup, oyuncu olma fırsatı yakalayacak.

■ İsteyen, sevdiği yıldızla greenbox’ta karşılıklı oynayabilecek, çekim CD’sini anı olarak alacak.

■ En önemlisi bu fuarda bir format yarışması düzenlenecek. Amaç, yurt dışından format satın almak yerine, ilginç fikirleri dinlemek. Seçilen en iyi 10 proje TV yöneticilerine tanıtılacak.

■ Öğrenciler 20, yetişkinler 40 lira ödeyerek bu festivale katılabilecek.

■ Festivalden elde edilecek gelirin bir bölümü de oyuncular sendikasıyla işbirliği yapılarak, sosyal sorumluluk projesi olarak ayrılacak.

‘Friends’ dizisi şimdi olmaz!

Bir grup arkadaşın daha çok bir kafede geçen komik diyaloglarından oluşan, bir dönemin ünlü dizilerinden ‘Friends’in ünlü oyuncularından Jennifer Aniston demiş ki… “Friends şimdi çekilse, ekibin her zaman gittiği kafede kimse birbiriyle konuşmaz, akıllı telefonlarına bakıp duran bir sürü insan olurdu!”

Söylesenize, niye bu kadar düşmansınız ağaca

Süper tespit değil mi? Arkadaşlar artık bir kafeye oturdu mu, başını telefondan kaldırıp birbirinin suratına bile bakmıyor. O yüzden bazı diziler zamanında güzel…

Büyüksün Faruk Salman

Deniz Seki yakında tahliye oluyor. En çok sevinen, onu en çok bekleyen de nişanlısı Faruk Salman. Ona sık sıkı sarılmayı en çok hak eden. Ne şahane bir adam…

Kimsenin kimseye üç ay bile tahammül edemediği şu dünyada, tam 126 haftadır sevdiği kadını aralıksız ziyaret eden, her birinde ihtiyaçları kadar moral de götüren, aslanlar gibi bekleyen, ona ‘yalnız değilsin’ diyen, bunu hissettiren bir adam.

Söylesenize, niye bu kadar düşmansınız ağaca

Yaklaşık 3 yıldır sevdiği kadını bekliyor. Sevmek işte bu. Aşk denilen şey bu. Boşuna demiyorum, gecelik her ilişkiye aşk demeyin diye.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder