Cumartesi Postası “Salı Pazarı'nda köfte ekmek sattım”

“Salı Pazarı'nda köfte ekmek sattım”

Paylaş
“Salı Pazarı'nda köfte ekmek sattım”

Bir Demet Tiyatro'da Saldıray Abi olarak ünlenen Settar Tanrıöğen, Aktüel Dergisi'nin son sayısına konuştu

Bir Demet Tiyatro’da Saldıray Abi olarak ünlenen, ‘Vavien’, ‘Gölgeler ve Suretler’ gibi filmlerde rol alan, ‘Çoğunluk’un nefret edilesi Kemal Tunalı’sı Settar Tanrıöğen, bir süredir Kocaeli’nde köy evinde yaşıyor.

“Hep hayalimdi” dediği evde misafirlerine yemek pişiriyor. “Para” deyince tüyleri diken diken olan Settar Tanrıöğen, Aktüel Dergisi’nin son sayısına konuştu.

Rol aldığınız tüm filmlerin çok sözü edildi. Sanki bu, sizin yılınız.

Öyle oldu. İki senedir televizyona iş yapmıyorum. Filmleri yaptık, arzuladığım işlerdi. Diğer taraftan hayat da bizden para istiyor. Dengede tutmaya çalışıyorum.

Yeni projeniz var mı?

Adını koyduğumuz bir sinema projesi yok. Biraz televizyona çalışalım. Para kazanmak gerek. Çünkü bir oyuncu, sadece sinemada oynayarak hayatını devam ettiremiyor. Gişe rakamları meydanda.

Para kazanamayacağınızı bildiğiniz halde neden sinemada ısrar ediyorsunuz?

İnsan, varoluşunun gereği olarak geride bir şeyler bırakmak istiyor. Kimisi para, kimisi ev-bark. Ben çocuklarımıza davranış bırakacağımızı düşünüyorum. Hayatta nasıl davranılır? Bunu bırakabilirsek iyi. Bunu da işimizle gösterebiliriz. İşimi en iyi şekilde gösterebileceğim alan olduğu için bu filmlerde çalışıyorum ben. İlerde kızım “Baba, sen ne yaptın hayatta?” dese, ne cevap vereceğim? “Para kazandım kızım” mı diyeceğim?

Para kıymetli bir şey hayatta.

Hiç kıymeti yok paranın. Para sanal bir şey. Eskiden bir kağıdın üzerinde ‘şu para’ diye yazıyordu, şimdi o da yok. Hangimizin cebinde para var şimdi? Kart var. O sanal parayı bile göremiyoruz artık.

Pişmanlık duyduğunuz bir iş var mı?

Yok. Hiç ‘keşke’m yok. Hep ‘iyi ki’ var. Beğenmediğim bir şey yaptığımda da “İyi ki yapmışım” diyorum. “Bir daha asla şunu yapmam” saçma bir cümledir. İnsanın ne zaman, ne yapacağı belli olmaz.

“Yaptığım işlerin çoğu tutmuyor”

Tekliflerin iş yapacağını nasıl anlıyorsunuz?

Hiç kafa yormadığım bir konu. Onu yapımcılar anlıyor. Yaptığım işlerin çoğu tutmuyor. Bir diziye başlıyorsun, beş bölümde patlıyor.

Bir dönem köftecilik yapmıştınız?

Evet. O dönem bunalmıştım, gönlüme göre işler gelmiyordu. Çok da aranan, insanların “Falan yerdeki oyuncu” dediği bir oyuncu değildim. Öyle bir şey yapmam gerekiyordu yaşamak için. Salı Pazarı’nda köfte sattım.

Nasıl bir süreçti?

Dört sene sürdü. 1.5 sene minibüste köfte sattım. Sonra, bir çekçek vardı, onun üzerinde esnafa sandviç sattım.

Ne zaman oldu bunlar?

1993-1997 arası. 1996’da ‘Eşkıya’da oynadım. “Bir dakika, bu da kim?” oldular. Sonra ‘Bir Demet Tiyatro’da yer alınca yol açıldı. Sonrasında yaptığım işlerle de “Yahu bu Saldıray değilmiş, oyuncuymuş” oldu insanlar.

Sürekli başka biri olmak nasıl bir şey?

Karakterle haşır neşir oldukça onu durumların içinde görürsünüz. Bütün buralarda o insanın nasıl davrandığını ve neden öyle davrandığını gördükçe anlarsınız ki, sizde de o davranışlara neden olacak o duygular, düşünceler var.

Aslında her karakterle oyuncu, kendisiyle yüzleşmiş oluyor yani...

Aynen öyle. Dolayısıyla oyunculuk, adamı adam ediyor. Yani insan tanımaktan, insanı deşifre etmekten geçiyor bu iş. Bir insanı deşifre ederken kendini de etmiş oluyorsun.

Çok mütevazı görünüyorsunuz.

Hiç değilim. Bakın bir saattir kendimi, arkadaşlarımı, yaptığım filmi övüyorum.

Boş zamanlarınız nasıl geçer?

Bağlarama çalarım, türkü söylerim.

“Biz oyuncular içe kapanığız”

İçinde bulunduğunuz camiadan dostluk yaptığınız birileri var mı?

Var, var. Ben çok şanslı sayıyorum kendimi.

Sizin sektörde arkadaşlık olmadığını söylerler ya...

Bir oyuncuyu, başka bir oyuncu anlamayacaksa kim anlayacak? Arkadaşlarımın çoğu oyuncu. Duyguların benzeşiyor.

Sanki oyuncular hayatı başka türlü yaşıyor...

Hepimiz hayata karşı çok önlemli ve tedbirliyiz. Ne geldiyse başımıza! İçe kapanığız. Ortak bir özelliğimiz daha var: Hiç birimiz kalabalıktan haz etmiyoruz ama hep de kalabalığın içindeyiz.

(23.04.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

2

Haberin Devamı