Siyaset 'Öldüremediler davaya dahil ettiler'
Paylaş
'Öldüremediler davaya dahil ettiler'

İkinci Ergenekon davasında savunma yapan gazeteci Tuncay Özkan, kendisini öldüremeyince Ergenekon'a dahil edildiğini söyledi

İkinci Ergenekon davasının 26. duruşmasında tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan savunma yaptı.

Yanında getirdiği 11 klasör ve hazırladığı 3 dosyayı savunma kürsüsüne koyan Özkan, bunların Ergenekon iddianamelerinde adının geçtiği sayfalar olduğunu söyledi. Özkan, “Bunlar benim Ergenekon çeyizim. Bunların hepsi dehşet. Bu klasörler 5 bin sayfa. Karımla, anamla, erkek kardeşimle, avukatım Ahmet Çörtoğlu ile Şahin Mengü ile konuşmalarım var. 1870 tane telefon görüşme dökümleri olur mu? Avukatlarım bunların ‘her satırına yanıt ver’ diyor. Altı ay boyunca bunlara yanıt verebilirim ama bu, yargılama olarak kalır mı? Bu durumda, benim yaptığıma savunma denir mi? Böyle bir iddianame, böyle bir savunma olamazö diye konuştu. “Vicdanınızdaki soru işaretlerini, gerçeği ararken kaldırmaya çalışacağım. Bu 5 bin sayfayı buradan kaldırıyorum. Bunlar gerçek değil halüsinasyon. Gerçeğin peşinde koşan insanlarla bir ilgisi yok" diyen Özkan, daha sonra 11 klasörü, mübaşir yardımıyla kürsüden kaldırdı.

7 yıldır yazdığı 5 bin adet makaleyi de 2 klasör halinde kürsüye getiren Özkan, yazılarının hiçbirinden mahkum olmadığını, ancak bu davada ‘terörist’ suçlamasıyla yargılandığını söyledi.

"İDDİANAME TÜRK HUKUKUNUN KERBELA'SIDIR"

Savunmasını yapması için sanık kürsüsüne alınan Özkan, iddianamenin sakat ve ölü doğmuş bir metin olduğunu ifade etti. Sık sık savcıları ve hazırladıkları iddianameyi eleştiren Özkan," İddianame Türk hukukunun ‘Kerbela’sıdır ve zulmü ile anılacaktır. Bu savunmam da benim, Tuncay Özkan olarak aynı zamanda, manifestom olacaktır" dedi.

KONUŞARAK HALLEDEBİLİRDİK, İDDİANAMEYE GEREK YOKTU

Tuncay Özkan, bir önceki duruşmaya gözlemci olarak katılan CHP milletvekilleri hakkında, vekilliklerinin düşürülmesi için işlem yapılmasını isteyen savcı Mehmet Ali Pekgüzel’i de eleştirdi.

Özkan ,savcıları eleştirirken şu ifadelere de yer verdi: "Sorunlarımızı konuşarak halledebilirdik. İddianameler hazırlamaya, buralara kadar gelmeye gerek yoktu."

"ÖLDÜRÜLMEM İÇİN MUŞLU AİLE İLE ANLAŞILDI"

Kendisini öldüremedikleri için Ergenekon davasına dahil ettiklerini ileri süren Özkan şöyle devam etti: "Bir program yapıyorduk. Bu programın yayından kaldırılması için çok uğraştılar. Büyük paralar teklif ettiler.

Olmayınca Diyarbakır Milletvekili İdris Arslan, öldürülmem için Muş’lu bir aileyle anlaşmıştır. Aynı çete Kapalıçarşı’da bir kuyumcuyu kaçırmak için de görüşmeler yapmış. Bunlar ‘Matkap’ dosyasındaki telefon görüşmelerinde yer alıyor.

Lütfen ‘matkap’ dosyasını getirin. Dosyadaki telefon görüşmelerini okuyun. O mafya liderini de getirin, anlatsın"

"SAKAL TRAŞI OLAMAZ MIYDIM?"

Savunmasında şiirlerden ve fıkralardan alıntı yapan İkinci Ergenekon Davası'nın tutuklu sanığı gazeteci, Yeni Parti Genel Başkanı Tuncay Özkan mahkeme heyetine de sık sık, "Benim suçum ne?" sorusunu yöneltti. Tutuklandıktan sonra bazı gazetelerde ’5 günde ne hale geldi?’ diye haberler çıktığını hatırlatan Tuncay Özkan, gözaltına alındığında emniyet ve savcılıkta 50 saat ifade verdiğini, savcı izin vermediği için sakal tıraşı olamadığını ve kıyafetlerini değiştiremediğini söyledi.

"Sakal traşı olamaz mıydım sayın başkanım?" diye soran Tuncay Özkan, bazı sanıkların nezarethanede bile tutulmadığını öne sürdü.

Devamı 2. sayfada...

"VAZGEÇTİM BU DÜNYADAN TEK ÖLÜM PAKLAR BENİ"

Savunması esnasında kendi isminin geçtiği bölümlerin bulunduğu delil klasörünü sanık kürsüsüne koyan Tuncay Özkan, "5 bin sayfayı nasıl açıklayacağım?" diye sordu. Şair Can Yücel’in çevirisi olan William Shakespeare’in "Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni" dizeleriyle başlayan 66’ıncı sonesini okuyan Tuncay Özkan, bu dünyada, her şeyden vazgeçilebileceğini ama çocukların geleceğinden ve insan onurundan vazgeçilemeyeceğini söyledi. Tuncay Özkan şöyle devam etti:

"Vicdanınızdaki soru işaretlerini, gerçeği ararken kaldırmaya çalışacağım. Bunlar gerçek değil. Halisünasyon. Gerçeğin peşinde koşan insanlarla bir ilgisi yok. Herşeye yanıt vereceğim, ama aynı zamanda gerçeği ben öğreteceğim size. (Klasörleri kast ederek) Bunlar yüktür, bir anlamı yok. Gönlünüzden ve aklınızdan kaldırmak için bunları buradan kaldırıyorum. Cebimdeki not defterinde 128 Türkiye projesi vardı. Bunlar bu davanın soruşturması nedeniyle emniyetin eline geçti. Bu dava bugünün davası değildir. Bu dava dünün hesaplaşması, geleceğin davasıdır. İddianame, sadece bir siyasi partinin iktidarda kalmasına çalışıyor."

"YAZILARIMDAN DOLAYI MAHKUM OLMADIM"

7 yıldır yazdığı 5 bin makaleyi 2 klasör halinde sanık kürsüsüne getiren Tuncay Özkan, yazılarından dolayı mahkum olmadığını söyledi. İddianamede kendisinin bölücü terör örgütü PKK ile ilişkilendirdiğini anlatan Tuncay Özkan, iddianamede Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız’a suikast iddialarının da bulunduğunu ifade etti. Tuncay Özkan, "Ben de bu davada sanık olarak yer alıyorum" dedi.
Yazdığı kitapları da mahkeme heyetine gösteren Tuncay Özkan, "Değersiz, önemsiz, sıradan bir adam olsaydım beni buraya getirirler miydi? Bu düşünülerek yapılmış bir plandır. Bu plana karşı hep beraber göğüs gereceğiz. Bu ülkenin dünyanın en aydın 5 ülkesinden biri olmasını istiyorum. Çözün benim ayağımdaki prangaları. İnsanlarla sevgiyle, aşkla Türkiye’yi konuşmak istiyorum. Bu güne kadar hep bunu yapmadım mı?" dedi.

Aziz Nesin’in Sivas Acısı şiirini okuyan Tuncay Özkan, "Cezaevinde Aziz Bey’in ’Sivas Acısı’ şiirİni okuyarak kendimi avutacağım ama ben Sivas katliamından şahsi sorumlusu olmasam bile sorumlu tutulacağım. Ben ’Oy Madımak Madımak’ diye bağıracağım, ’Oy Başbağlar Başbağlar’ diye bağıracağım, adım terörist olacak. Bütün bunların sorumluluğunu üstüme alacağım. Niye? Beyefendi öyle istiyor. Ölürüm de bu yaftanın sorumluluğunu üstüme almam. Hayatımı terörle mücadeleye verdim" dedi.

"TUTUKSUZ OLARAK YARGILANSAYDIM NE DEĞİŞİRDİ?"

Ülkenin kurumlarının birbirine düştüğünü ifade eden Tuncay Özkan, "Durun, diyorlar. Peki hep beraber duralım. Bu dava Türkiye’ye ne katacak. Hep beraber sustuk. Siz sustunuz, ben sustum, hep beraber sustuk. Ne olacak. Telefon ile konuşmanın suç olduğu bir ülke olabilir mi? Benimle ilgili yargıyı oluştururken suçlu olduğuma sizi ne inandırdı? Beni beğenmiyor olabilirsiniz ama benim böyle bir kafesin içinde tutulmam gerektiğine sizi kim inandırdı? Tutuksuz olarak yargılasaydınız, buraya çağırsaydınız, sorularınıza yanıt verseydim ne değişirdi?" dedi.

Devamı 3.sayfada...

"ÜNİVERSİTEDE KÜFÜR DERLEMESİ YAPTIM"

Küfürlü telefon görüşmelerinin de iddianameye konulduğunu ifade eden Tuncay Özkan üniversiteye giderken ’Halk Bilimi’ ödevi olarak küfür derlemesi yaptığını söyledi. Halkın ürettiğini, dilin yaşadığını savunan Tuncay Özkan, şunları söyledi:
"Telefonda ağız dolusu küfür etmekte mi yasak? Ne yapmaşım ben? Bu iddianame teşhirci. Savcılardan bu görüşmeleri iddianameye koymamalarını rica ettim. ’Bunların bir alakası yok’ dedim. ’Tamam’ dediler ama yine koydular. Bu yolculuğumuzun devamında bu insanlar nasıl yüz yüze geleceğiz? Politik olarak ilk günde beri AKP iktidarının karşısındayım. İdeolojik olarak karşıyım. Onların dünya görüşlerini benimsemiyorum. Başka bir dünya görüşündeyim. Teröristim. Bu Anayasayı değiştirip yerine başka bir Anayasa koyacağım. Peki yerine ne koyacağım? Bana birisi söyler mi lütfen? Tuncay Güney’in Ergenekon belgesini mi yoksa Lobi belgesini mi koyacağım? Anayasanın yerine ne koyacağım? İddianamede böyle bir şey gördünüz mü? Meclis'in bahçesindeki elma ağacının dalı ile yaptığım sapanla taşı attım Meclis'i ortadan kaldırdım. Peki yerine ne koyacağım? Yerine ne koncak belli değil. Böyle şey olur mu? Bu akıl tutulması, bu çılgınlık.”

"BİZ KAÇ KİŞİYİZ"

Biz Kaç Kişiyiz platformunun isminin nereden geldiğini de açıklayan Tuncay Özkan, "’Biz, o da suç unsuru ya... İki Mustafa Kemal var. Biri ben, et ve kemik... Geçici Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal... O memleketin her köşesinde aydınlık için, büyük bir ülkü için uğraşan Mustafa Kemal. Onu ben diye ifade edemem o ’biz’dir. ’Biz’ oradan aldım. Seçimlerden sonra 'Siz kaç kişisiniz?’ dediler. Ben de oradan aldım 'Biz Kaç Kişiyiz' dedim. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan da ’biz’ kelimesini kullanıyor.

"HRATN DİNK KORKUYORDU"

Gazetesi Hrant Dink’le dost olduğunu anlatan Özkan, şöyle konuştu: “Ararat filmini Kanaltürk’te yayınladık. Hrant, bana gelecekti. Aradı, ‘Gelemiyorum. Evin etrafı polislerce sarılmış. Demek ki önemli bir şey var. Korkuyorum, gelemiyorum’ dedi. Kanaltürk’te Ararat filmini, Muharrem sohbetlerini yayınladık ne oldu? Kazanan biz olduk. Ama Hrant Dink’e suikast şemalarında benim adıma da yer verdiler. Burada olmasam Hrant Dink’in katilinin peşinde olurdum… Papa’ya kurşun sıkanlar, Abdi İpekçi’yi öldürenler bizden çıkmaz. Sivas’ı, Maraş’ı kimin yaptığını biliyorum. Susurluk’un devamı Ergenekon’muş. Ne Ergenekon’u ya! Abdi İpekçi’yi öldürenle, Papa’ya kurşun sıkanla aynı kaptayım öyle mi?"

"BAHÇELİ HOCAMDI, DESTEKLEDİM"

İddianamede CHP ve MHP’yi ele geçirmeye çalışmakla suçlandığını belirten Özkan, “Devlet Bahçeli’yi destekledim. Çünkü benim üniversiteden hocam. Hem de açık açık destekledim. Benim CHP kurultayına paralı delege getirdiğimi söylüyorlar. CHP’den seçim öncesi reklam nedeniyle para aldım. Bana ‘neden reklam parası aldın’ diyorlar ama yandaş medya da seçim öncesi para aldı" diye konuştu. Tuncay Özkan Ergenekon davasının bugünün davası değil, dünün hesaplaşması, olduğunu ileri sürdü.

"YEŞİL, OSMAN GÜRBÜZ"

Duruşma salonunda tutuklu sanıklardan Osman Gürbüz’ü parmağıyla işaret eden Özkan, "Bir adam var. Şurada oturuyor… Osman Gürbüz. Bu adamı ısrarla ‘Yeşil’ (JİTEM’ci Yeşil) diye takdim ettiler. Eski Bakan Eyüp Aşık söyledi. ‘Yeşil, Osman Gürbüz’ dedi. Ben de ‘değil’ dedim. Adam hakkında bir efsane yaratmışlar, bu efsane üzerinde herkes tüttürüyor" dedi.

"GÜLDAL ABLAYA NASIL ANLATIRIZ"

Özkan, “Mustafa’yla (Balbay), ben Uğur Mumcu’nun katili olacağız, Sivas’ın katili olacağız. Bu mümkün mü? Bunu Güldal ablaya (Uğur Mumcu’nun eşi) nasıl anlatırız? Her akşam yatarken ‘Allah’ım aklımı koru’ diyorum" şeklinde konuştu.

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Özkan'ın savunmasına kaldığı yerden devam edeceğini belirterek duruşmayı Perşembe saat 09.30'a erteledi.


DHA

3

Haberin Devamı