Beden Sağlığı Migren iş hayatını etkiliyor

Migren iş hayatını etkiliyor

Paylaş
Migren iş hayatını etkiliyor

Migren hastalarının yüzde 89'u, hastalığın hayatını etkilemesinden ve kısıtlamasından yakınıyor

Ulagay-Menarini Group’un desteği ile Türk Nöroloji Derneği Başağrısı Çalışma Grubu bünyesinde hayata geçirilen “Türkiye’de Başağrısı ve Migren Epidemiyoloji Çalışması”na göre; hastaların yüzde 89’u hayatının etkilendiğini ve kısıtlılık yaşadığını belirtti.

Hastalar özellikle iş yaşamında zorlu anlar yaşıyor. Dayanılmaz ataklar, hem iş konsantrasyonunu etkiliyor, hem de iş arkadaşlarının arasını bozuyor.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necdet Karlı, migrenin iş yaşamı üzerindeki etkisini şöyle anlattı: “Migren; çalışanlar, ev kadınları ve öğrenciler için önemli oranda ekonomik ve iş gücü kaybına yol açabilen bir hastalık. Yapılan çalışmalar, migrenli hastaların iş yaşamlarında benzer konumdaki meslektaşlarının hem kariyer olarak gerisinde kaldığını, hem de ekonomik kayba uğradığını gösteriyor.

Migren ağrıları hastaların işe gelmesine engel olarak, iş günü kaybına ya da işe gelebilse dahi verimlilik kaybına neden olabiliyor. Türkiye’de işyerlerinde yapılan bir çalışma, migren hastalarının son 3 ayda işgünü kaybının yaklaşık 9 gün olduğunu ortaya koyuyor. Ülkelerin yıllık kayıpları yüz milyonlarca dolara ulaşabiliyor.”

Hastalığın iş arkadaşlıklarını da etkilediğine işaret eden Dr. Karlı, “Migren atağı sırasında hastalar sinirli, saldırgan veya kırıcı olabilir. Bu nedenlere bağlı olarak arkadaşlık ilişkileri gerilebilir. İş arkadaşları hastanın verilen işleri yapmamak için bahaneler uydurduğunu düşünebilir. Bu durumda da migren hastasına bakış ve yaklaşımları empatiden uzak olup suçlama, kırma ve ilişkilerini sınırlamaya kadar gidebilirler” dedi.

İLAÇLARI İŞ YERİNDE DE OLMALI

Dr.Karlı, çalışan hastalara hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik şu tavsiyelerde bulundu: “Öncelikle migren ataklarını tetikleyen kişiye özel nedenler varsa bunlardan uzak durulmalı. İş yerinde çalışılan ortam buna uygun düzenlenmeli. Hasta mümkünse sessiz, parlak ışıktan uzak ortamlarda çalışmalı. Günümüzde her ne kadar mümkün olmasa da stresten uzak kalmak veya stresle başa çıkabilmek atakların sayısını azaltacaktır. Hasta ağrı sıklığına bağlı olarak koruyucu tedaviye alınabilir.

Atak tedavisinde ise, hasta ilacı migren atağının en erken döneminde alırsa ağrının tam ve en erken sürede geçmesi sağlanabilir. Böylece hasta normal fonksiyonlarına en kısa sürede dönebilir ve verimlilik kaybı en kısa sürede atlatılmış olur.

Bu hastalarda koruyucu tedavi ve akut atak tedavisinde amaç; başağrılarını en az sayıya indirmek, mümkünse tamamen ortadan kaldırmak ve ağrının en kısa sürede geçmesini ve hastanın fonksiyonlarını geri kazanmasını sağlamak olmalıdır. Tedavide hastada uyku veya uyku hali yapan ilaçlardan kaçınmak tedaviye olan uyumu arttırır.”

ÇAY - KAHVE BİLMECESİ

Çay-kahve tüketimi ile ataklar arasındaki ilişki tam olarak bilinmemekle birlikte Dr.Karlı, konu ile ilgili yorumunu şöyle özetledi: “Çay ve kahve için bilgiler biraz çelişkili Bazı hastalar çay ve kahvenin başağrılarına iyi geldiğini söylerken, bazıları da baş ağrılarını arttırdığından bahseder. Bazı hastalar çay ve kahve içmezlerse başağrılarının tetiklendiğinden bahsederler.

Bu görüşlerin tümünü destekleyen çalışmalar vardır. Bu nedenle migren hastası kendini dinlemeli ve çay ve kahve gibi içeceklerin başaşağrısını nasıl etkilediğini öğrenmeli ve buna göre hareket etmelidir.”

Dr.Karlı, beslenmeye ilişkin de şu uyarılarda bulundu: “Beslenmede en önemli nokta uzun süre aç kalmamak olmalıdır. Öğün atlamak çok önemlidir. Uzun süre açlık veya öğün atlamak başağrılarını tetikleyebilir. Ayrıca eğer hastaya özel, başağrısını tetikleyen bir besin varsa bu besin yemek programından çıkarılmalıdır. Örneğin; peynir ve türevleri, alkol gibi.”

"İŞ ORTAMINDA" ATAK GELDİĞİNDE NE YAPILMALI?

Doç. Dr. Necdet Karlı, çalışırken gelen migren atağına karşı yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

- Öncelikle yapılması gereken migrene özel ağrı kesiciler almak olmalı.

- Buradaki önemli nokta hastanın ilacı ağrı başladıktan sonraki en erken zamanda alması.

- Ayrıca bulantı kusması olan hastalar bunlara yönelik ilaçlarla daha rahat bir atak geçirebilir.

- Parlak ışık, gürültü, stres ve fizik aktivite gibi ağrıyı kötüleştirebilecek etkenlerden uzaklaşılmalı.

- Mümkünse bulundukları ortamdan bir süreliğine uzaklaşmalı, ağrının azaltılmasına sağlayacak sessiz ve karanlık bir ortamda dinlenilmeli.

- Ağrısı geçmeyen hastalar izin alarak dinlenmeli.

- Hastaların ağrıları ağızdan alınan ilaçla geçmiyorsa hastalar doktorlarından yardım istemeli.

4

Haberin Devamı