Cumartesi Postası Mehmet Özer: Tülin kontrol bağımlısıydı

Mehmet Özer: Tülin kontrol bağımlısıydı

Paylaş
Mehmet Özer: Tülin kontrol bağımlısıydı

Şef aşçı Memet Özer 2005’te evlendiği model Tülin Şahin ile geçtiğimiz ay boşandı. 12 yıllık evliliklerini anlaşmalı olarak bitiren Özer, bekar hayatına alışmaya çalışıyor. Ünlü şef boşanmalarıyla ilgili sadece POSTA’ya konuştu

RÖPORTAJ: CANAN DANYILDIZ

FOTOĞRAF: ERAY AKIN


■ Tülin Şahin ile boşandınız... Yeni hayatınızı merak ediyoruz.

16 yıl birliktelik yaşadık. 12 yılı evlilikle geçti. Böyle gerekiyormuş demek.

■ Çok şey yazıldı, sizin alkol sorununuz, Tülin Hanım’ın yoğunluğu.. İşin doğrusu nedir?

Ne alkol sorunu ne ihanet ne de çocuk yapma problemi... Gerçi son yıllarda Tülin de çocuk istiyordu ama olmadı. Bunların hiçbiri doğru değil. Metal yorgunluğu yaşıyorduk. Son zamanlarda anlaşamıyorduk. Bu yüzden ayrıldık.

■ Bunca yıl devam eden bir şey neden biter?

Zaman içinde anlaşamadığımız konular arttı, zaten çok farklı iki insanız. Asıl sebep bu.

■ Siz çok uyumlu, anlayışlı, bir çok konuda eşinizi destekleyen bir erkektiniz ama?

Doğru, her zaman destek oldum. Tülin kendi mesleğinde çok başarılı bir kadın. İşini çok ciddiye alan biri. Geldiği noktaya kendisi geldi, aksini söylemek haddim değil.

■ İlk yıllar çok mu iyi gidiyordu?

Tabii, ilk yıllarda daha iyiydik. Yine çok farklıydık ama aramızdaki aşk, yaşlarımız gereği birbirimizi hoşgörebilmemiz devam etmemizi sağlıyordu. Ama zamanla hayata çok başka baktığımızı gördük. İsteklerimizdeki farklılıklar sorun çıkarıyordu.



■ Sonra ne oldu?

Sorunları erteledikçe, öteledikçe daha da büyüdüler. Kimsenin henüz konuyu bilmediği, duymadığı zamanlarda sorunlarımızı çözmek için çaba sarf ettik. Ama sonunda bu çabanın her iki taraf için de manasız olduğunu gördük. Olmayacak bir şeyi olacakmış gibi üstelemek çok doğru değildi.


TÜLİN’İ ASLA ELEŞTİRMİYORUM


■ Ve boşanma kararı aldınız...

Evet, böylesi ikimiz için de daha iyi olacaktı. Çünkü huzura, kendimize dönmeye ihtiyacımız vardı. Öteki türlü iyi şeyler de yıpranacak, dedikodular büyüyecekti, yıpranacaktık.

■ Manalı!

Bunca yıl bu piyasada evliliğimizi düzgün yürüttük, ayrılma kısmını da aynı şekilde elimize yüzümüze bulaştırmadan yapmamız gerekiyordu. İki tarafın da kendi çevresi var. Bunu kaybetmemek ve daha fazla üzülmemek gerekiyordu.

Hayata nasıl bakıyordunuz? Aranızdaki yaş farkı mı kendini gösterdi?

Aramızdaki yaş farkıyla ilgisi yok. Tülin hayata çok iş odaklı bakar, kontrol tutkunu. Her şeyi çok fazla ciddiye alır. Ben öyle değilim, daha keyif adamıyım. Arkadaşlarım var, sosyal olmayı seviyorum. Aramızdaki temel fark buydu.



■ Ama siz de çok çalışkansınız...

Evet. Bunları onu eleştirmek için söylemiyorum. Tülin’in dünyası bunu gerektiriyordu. Kendi kulvarında önemli bir yerde. Mesele, artık beraberken yürütemiyor oluşumuzdu, o kadar.

YUMUŞAK BİR ADAMIM


Bundan sonra ne olur?

Ben kendime biraz zaman ayırırım. O kendi işlerine yoğunlaşır, başarılı olur. Huzurlu oluruz. 16 yıllık beraberliğin ardından aksi bir şey söylemem zaten imkansız. Düşmanım için bile farklı bir şey düşünmem.

■ Ne iyi bir eski koca!

Zaman içinde insan olgunlaşıyor, hayata başka türlü bakabiliyor. Ben yumuşak bir adamım, hayatımı yumuşaklıkla devam ettirebilen biriyim, karakterim bu.

■ Aşık olarak evlenmiştiniz...

Benim gibi daha rahat bir adamın kontrol bağımlısı bir kadınla devam etmesi en büyük meseleydi. Yoksa biz aşık olarak evlendik. Gerçi Tülin’in çalışma şartları da bunu gerektiriyordu, suçlamıyorum.

■ Çok anlayışlı, hiç kıskanmayan bir eştiniz...

Arkadaşlarıma karşı da öyleyimdir. En kötü günde de en iyi günde de önce ben giderim. Hep anlayışlı oldum, Tülin’i hiç kıskanmazdım, haklısın. Ama kıskançlık karakterimde yok. Zor kıskanan biriyim.

■ Güzel ve başarılı bir kadınla olmak size rahatsızlık verdi mi?

Hayır, tam tersine! Başarılı ve güzel bir kadınla olmakla gurur duyarım. Kadın zaten beni seçmiş, kocası olmuşum, daha ötesi var mı? Bana başka şeyler zor geldi.

■ Çok meşhur olmanızın da bir bedeli olmuştur...

Şöhretli olmanın bedeli var, buna karşı çıkmıyorum ama bana o bedel de ağır gelmiş olabilir. Meşhur bir hayat, sürekli mükemmeliyetçi olmak yordu. Yıllar geçtikçe dozajı da arttı. Ben daha rahat ve olduğum gibi görünmek isteyen biriyim. Ufak tefek geçimçizlikler de üst üste gelince...

■ Özeleştiri yaptınız mı?

Herkesin elbette hataları var, bunda özeleştiri yapacak bir şey yok. Yürümüyorsa yürümüyor. Ben de mükemmel değilim.


'ANNEMLE YEMEKLERİMİZİ YARIŞTIRIRIZ'


■ Kaç yaşından beri yemek yapıyorsunuz?

12-13 yaşından bu yana. Halam çok güzel yemek yapardı. O yılları bir düşün! 12 yaşındaki bir çocuğun 70’lerin sonunda pasta yapmaya meraklı olmasını... Annem de meraklıydı. Onların desteği büyük.

■ Annenizin evinde yemek konusunda nasılsınız?

Bu konuda en çok annemle şakalaşırız, sen mi iyisin ben mi diye... Sonuçta yemeğimde onun da kökleri var. Bazen yemekleri yarıştırırız, kardeşim Demet’i hakem yaparız.

■ Ne okudunuz?

Ekonomi okudum. Bir dönem kendi restoranım oldu, danışmanlık da veriyorum. Maliyet hesabı iyi yaparım. Bir dönem üniversitede ders de verdim. Ayrıca gramaj gramaj çok iyi reçete çıkarırım.

■ Mutfakta kadın mı daha becerikli erkek mi?

Kadınlar mutfakta daha becerikli.

EVLENME VE ÇOCUK PLANIM YOK


■ Bir daha evlenir misiniz?

Şu anki konsantrasyonuma bakılırsa hayır! Biraz yalnız kalıp işlerime yoğunlaşmak istiyorum. Aşk olur mu onu da bilmiyorum.

■ Bebek sahibi olmayı da erteleyeceksiniz o halde...

Öyle... Ağır bir sorumluluk, kolay iş değil. Doğru insanı bulacaksın, bir sürü şey yapacaksın filan. Bu konularda büyük konuşmamak lazım. Ama yakın planlarım içinde evlilik ve çocuk yok.

■ Boşanmanız işlerinizi etkiledi mi?

Etkilemedi. Ben onunla meşhur olmadım. Apayrı işler yapıyoruz, birlikte bir şey yapmıyorduk ki.


YALNIZLIĞIN TADINI ÇIKARIYORUM


■ 16 yıllık birliktelikten sonra bekarlık zor geldi mi?

Çok kolay değil tabii. Daha pek bir şey anlamadım. Kendi daireme çıktım. Bir taraftan da çok rahat! Dizileri seyret, istediğin gibi kanepede yayıl. Her gün bir arkadaşımla birlikteyim, sıkılmaya vakit bulamıyorum.

■ Başınızı yastığa koyunca...

Yalnızlığın keyfini çıkarıyorum. Tek başına olmaktan rahatsız olmayan biriyim, ruhuma iyi geliyor. Zamanla mutlaka etkilendiğim şeyler olacaktır. Bakalım, yaşayıp göreceğiz.

■ Birbirinize çok destek olur muydunuz?

Evet, birbirimize danışır, destek olurduk. Ama bundan sonrası için endişe etmiyorum. Bunca yılın verdiği bir tecrübe var, kurduğum iyi ilişkiler ve danışabileceğim başka insanlar var. Ama eksikliğini hissederim tabii.

■ Tülin Hanım’ı özleyebileceğiniz zamanlar olur mu?

Tabii ki olur, niye olmasın? Çok normal, 16 seneden bahsediyoruz... Ama böylesinin daha sağlıklı, daha hayırlı olacağına inanıyorum.

AŞK BİTTİ Mİ BİLMİYORUM


■ Ne olsaydı bu evlilik devam ederdi?

Çok zor bir soru. İkimizin de kendi hayatında çok değişmesi gerekirdi. Ama bunu da doğru bulmuyorum. Biz birbirimize böyle aşık olmuştuk. Zaten bunu değiştirmeye çalışmak işleri zorlaştırıyor.

■ O zaman aşk da bitiyor mu? Öyle mi oldu sizde?

Evlilik aşkı öldürür mü onu söyleyemem. Süreç içindeki geçimsizlikler bir şeyleri azaltıyor. Bazı şeyleri zedeliyor, onu söyleyebilirim. Tamamen aşk bitmiş midir bilmiyorum, ileride görürürüz.


BENİ TAVLAYACAK KADIN İYİ YEMEĞİ BİLMELİ!


■ Yemek pişirmek insanın başka melekelerini de geliştirir mi?

Şimdiye kadar hiç düşünmedim. Yemek yapabilen kadın ve erkekler yapamayanlardan bir tık daha farklı olabilir. Bir yiyeceği ötekiyle karıştırmak matematik zeka gerektirir.

■ Afrodizyak etkisi olan yiyecekler efsane mi? Haydar Dümen “yok böyle şey” diyor.

Konunun uzmanı o. Ama psikolojik etkisi olabilir...

■ Sizi tavlayacak kadının iyi yemek yapması şart mı?

İyi yemek yapmasına gerek yok, zaten ben yapıyorum. Ama iyi yemek yemesi şart! Yediği yemeği anlaması ve zevk alması gerek. Yemekle ilgili konuşabilmeliyim.

■ Yaptığınız yemeklerle o kadını etkiler misiniz?

Evet, etkilerim.


TÜRK MUTFAĞINA BAYILIRIM


■ Bayağı soslu, tuzlu, yemekler yapıyorsunuz, ne kadar sağlıklı?

Akdeniz tipi yaşamın uzun ömrü artırdığı dünyaca kabul ediliyor. Balık, zeytinyağı, taze meyve sebze. İtalyanlar hamuru, Fransızlar tereyağını dibine kadar yemiyor mu? Ben dengeli beslenmeden yanayım. Her şeyi yiyeceksin ama spor da yapacaksın.

■ TV’de ağırladığınız misafirlerden hangisi zorluydu?

Canan Karatay geleceği zaman korkudan üç gece uyuyamadım, ne pişireceğim diye... Bir hafta çalıştım, kuzu gerdan kaynattım, frik pilavı ve organik hindili nohut yaptım. Çok beğendi. Canan Hoca şeker, un, tuz yemeyin diyor. Ama ben böyle bir hayatın sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum. Yemek yemek aynı zamanda keyif için. Kırk yılın başı tatlı yemeyecek misin?



■ “Hayatta evime girmez” dediğiniz şeyler var mı?

Tatlı pek girmez, zeytinyağı her zaman bulunur. 10 senedir yemek programı yapıyorum; şu olmalı bu olmalı diye ahkam kesmenin manası yok. Ayrıca her diyetisyen farklı bir şey söylüyor. Bu çok kafa karıştırıcı.

■ Şef alaylı mı olmalı okullu mu?

Hem alaylı hem de okullu olabilir. Bu kendini geliştirmeyle ilgili. Okulda bilgi var ama pratik az. Alaylılar da zamanla okullu oldu, dil öğrendi. Bir dönem bütün muftaklara Bolu Mengenliler hakimdi. İlk çalışmaya başladığımda da onlar vardı.

■ Zor beğenen bir şef misiniz?

Hayır, beni mutlu etmek kolaydır. Dışarıda kimsenin huzurunu kaçırmam, ortaya geleni de yer, beğenirim. Çok egosuzum, kolay kolay kıskanmam.

■ Kendinize en çok ne pişirmeyi seviyorsunuz?

Türk yemekleri! Kuru fasulye, nohut-pilav, ıspanak, zeytinyağlılar. Hiç üşenmem kendime büyük kuzu kolları pişiririm altı saat. Geleneksel bir şefim.

■ Yeni projeler var mı?

Anadolu’da kaybolmak üzere olan tarifleri kitapta toplamak istiyorum. Televizyon programı yine olacak.

Haberin Devamı