Yazgülü Aldoğan Laiklere imam hatip zulmü!
HABERİ PAYLAŞ

Laiklere imam hatip zulmü!

Haberin Devamı

Sadece İstanbul’da 77, Ankara’da 17 ilköğretim okulu imam hatip okuluna dönüştürülüyor. Asıl ulaşılmak istenen rakam 5 bin yeni imam hatip okulu! Yenileri açılana kadar dönüştürülen okullarda çocuğu okumakta olan veliler başta, o okullara çocuğunu yollamak isteyenler, öfkeli, isyanları oynuyor. Soruyorum: 28 Şubat’a en çok niye kızgındınız? Bir derecelendirme sistemiyle imam hatiplerin orta bölümlerini kapatıp çocuklarınızı normal liselere yönlendirdiler diye değil mi? “Lise çağına gelmiş çocukların belli kalıplara sokulması zor oluyor, ağaç yaşken eğilmeli” diyen sizdiniz! Şimdi yaptığınız nedir?

Laik okulları imam hatip okuluna çevirerek onların çocuklarını zorla o okullara yönlendirmek, zorla dindar nesil yetiştirmek! Aradaki farkı söyler misiniz bir zahmet? Niye benim çocuğumu zorla imam, ya da başı örtülü mümine yapmak istiyorsun? Niye benim çocuğumun beynini yıkamak istiyorsun? Bu mu sizin anladığınız demokrasi?

[[HAFTAYA]]

O okulların bir kısmı üstelik etütlü okuldu. Yani uzun süreli eğitim veriliyordu. Yani anne baba çalışan aileler, çocuklarını o okullara veriyor, akşam işten çıkınca alıyordu. O okullar, çocuklarını ancak devlet okulunda okutabilen orta halli ailelerin tercih ettiği okullar. Sırf o okullara çocuklarını yollayabilmek için o semte taşınmış aileler var. Bütçelerini ona göre ayarlamışlar. Ama şimdi sen diyorsun ki, çocuğun ya imam olacak, ya imam olacak!

Pazar saat 17.00’de Kadıköy’de!

Seçenek yok. Bu ailelerin bir kısmı sana oy vermişlerdi üstelik. Özel hastanelere gidiyoruz, metroya biniyoruz, yolları da yapıyorlar diye. Ama bir gün çocuklarının zorla imam yapılacağı söylendiğinde inanmamışlardı. Şimdi onlar, “anne, baba: ben de başımı örtmek zorunda mıyım?” diye soran kız çocuklarına ne cevap vereceklerini bilemiyorlar. Bu da sizin deyimle “zulüm” değilse nedir? Biliyorum, protestolar vız geliyor, tırıs gidiyor, it ürür, kervan yürür mantığındasınız. Pazar günü Kadıköy Meydanı saat 17.00’de veliler toplanıyor. Ben de gün gelir, devran döner, diyorum.

Eskiden İDO mu vardı?


Bir arkadaşımı aradım, hatır soracağım, öfkeden köpürüyor! Tatil vakti ya, herkes bir yerlere gidiyor. Bunlar da Erdek’e gidecek, Bandırma için İDO’dan bilet almaya çalışmış. İki saat uğraşmış becerememiş! Başımız sıkıştığında her işimizi halledecek kadar da becerikli ve internet çocuğudur. İDO’ya saydırıyor. Sonunda sakinleştirdim, anlattı. Mecburen almış biletini otobüsten, iki saat yerine üç saat oturup gidecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İDO’yu kurduğunda alkışladık. Büyük bir başarıyla yönetti.

Hem kullandık, hem alkışladık. Özelleştireceğim dedi, sattı. Nasıl bir özelleştirmeyse, alan şirket, tekel durumunda. İskeleleri de ona verdikleri için başka bir şirket kurulup da aynı hizmeti veremiyor. Rekabet yok, maksat belediyeninki gibi hizmet değil, kâr olunca vurup kırıyorlar! Fiyatlar uçmuş, uygulamalar yanlış. Herkes şikayetçi ama mecbur diye küfrede küfrede alıyor biletini. Almasınlar. Eskiden İDO mu vardı? İki saat fazla yol yaparım, yine de beni istismar edene yem olmam. O kadar!

Polis Galata’da, ama...


Galata Meydanı’na polis niye müdahale etmiyor diye yazdığım yazının gecesi polis meydandaydı! Bravo. Ama o da ne? Şikayetçi olduğumuz gençler geliyor, ellerinde biraları. Meydan polis tarafından kırmızı şeritlerle çevrilmiş. Sağa sola bakıp bu kez merdivenlere, lokantaların önüne oturuyorlar, biraz daha aşağı derken benim evin önüne gelecekler! Meydanı kurtaralım derken kendimi mi yaktım? Oğlum da bana kızıyor, gençleri niye şikayet ettin diye. Çünkü sabaha kadar gürültü yapıyor, olur olmaz yerlere çişlerini yapıyorlar. Ortalık şişe kırıkları, idrar ve kusmuk doluyor. Kavgaları cabası. Geçen akşam bana bile laf attıklarına göre gözleri de iyi görmüyor! Yani sorun, özgürlük değil, asayiş sorunu. Lütfen gençler, ufak ufak yollanın. Aramız daha kötü olmasın.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder