Kaos ikliminin kazananı olmaz!

Ya Fatih Terim taraftarı ya Arda Turan yanlısı olmamızı ya da tüm suçu basına yüklememizi istiyorlar. Gerçeği duymak isteyen kim varsa etrafını çevirip kendi argümanları ile ya kendi taraflarına çekmek ya da 'düşman' tarafa yollamanın peşindeler. Kim, "Artık yeter. Ben kimsenin tarafı değilim. Bana yalnızca gerçeği anlatın" dediğinizde çıldırıyorlar ve yalnızca kendilerinin bilmemizi istediği kadarını anlatıp 'taraf' seçmemizi istiyorlar.

Bugün TFF'de, Milli Takım'da yaşananlar aslında Türkiye'nin neredeyse her işyerinde, mahallesinde, sivil toplum örgütünde yaşananlardan da farklı değil. Bu yaşananları ilk defa duyuyormuş gibi yapanlar, asıl sıkıntı bence. Bu kaos iklimi her yanı sarmış ve bizim bu kaos ikliminden kurtulmadan önümüzü görmemiz imkansız. Bu bakış açısı ile olmuyor işte... Gördük sahada da olmuyor, kulüpte de olmuyor, ofiste de olmuyor. Bu iklim bize yakışmıyor. Hep sonuçta kaybeden biz oluyoruz. Kimse bu kaos rüzgarından kendini kurtarıyor zannetmesin. Gazetecisinden, sporcusuna, siyasetçisinden işadamına hayata dair kim varsa hepimiz 'suçlu'yuz...

Yeniden yola çıkacağız... Temiz bir defter açacağız, kurallar koyacağız, kurallara uymayı öğreneceğiz. Saygı duymayı, 'güç zehirlenmesi'ne kapılmamayı, her şeyden önce 'iyi insan' olmayı öğrenip, öğreteceğiz. Alah yeniden başlayanların yardımcısıdır. Başka da çaremiz yok. Bazen yapmak için yıkmak gerekir. Yeniden başlayacağız, ilkokuldan mesela... Hayatta ne olursak olalım öncelikle 'adalet'e inanan, iyi 'insan' olmamızı amaçlayan dersler koyarak mesela...

Başka çıkış yolu yok, Aliya İzzetbegoviç'e selam çakarak bitirelim: “İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendinizi beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur."