Kültür - Sanat Kadının zaferi: Lou Andreas-Salome
Paylaş
Kadının zaferi: Lou Andreas-Salome

Türkiye tam da kadınların özgürlük sorununu yakıcı bir biçimde tartışırken; çok güçlü bir kadının Lou Andreas Salome’nin İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan romanları almalıyız belki de elimize: ‘Feniçka’, ‘Arayışlar’, ‘Ruth’

Hakkı ÖZDAL
hakkiozdal@gmail.com


Lou Andreas Salome, 1861’de, Rusya’da dünyaya gelen bir Almandır. Petersburg’da geçen çocukluğu ve ilk gençliği, onu Rusya’ya iki yönden bağlar. Hem entelektüel etkinliğinin ilhamını bu ülkeden alacaktır hem de bulduğu ilk fırsatta, kaçacak kadar hayal kırıklığı duyacaktır bu ülkeye karşı. Bu yazıda konusu edilen üç romandan Feniçka, bu çelişkiyi başkahramanı Fenya aracılığıyla çok güçlü bir şekilde aktarır. Salome, Feniçka’da, Paris’te tanışan Alman Max Ferner ile Rus Fenya arasındaki, neredeyse cinsiyetler ötesi o muazzam ilişkiyi anlatırken, Rusya’dan kopuşunu ve Rusya’ya bağlılığını Fenya’nın kendi ülkesinde yaşadığı derin çıkmaz aracılığıyla dile getirir. Bu katı gelenekler ülkesinde, evlilik otoritesine tabi olmadan sevdiği adamla birkaç saat olsun görüşebilmek için gizli saklı davranmak zorunda kalan Fenya, arkadaşı Max Werner’in hem evlenerek bu baskıdan kurtulma yolundaki önerisine hem de ‘gizliliğin ilişki için bir tür cazibe yarattığı’yönündeki tespitine karşı çıkar. Erkekler için gizlenme bir ‘hassasiyet’, dolayısıyla bir tür duygusal derinleşme anlamına gelebilir. Oysa kadınların gizlenme ihtiyacının üzerinde bir fantezinin ışığı değil korkunun gölgesi düşmektedir.

GENÇLİKTEKİ BÜYÜK AŞK

“Arayışlar”, ülkesinden uzakta yaşayan bir ressam kadının, ziyaret için döndüğü memleketinde, gençliğinde büyük tutkuyla aşık olduğu kuzeniyle tekrar karşılaşmasının ardından yaşadığı çelişkiyi aktarır. Bu adama geleneksel bir rolle bağlanmak ya da kendi özerkliğini koruyarak yaşamına sahip çıkmak arasındadır. Ve Adine, bir ara “bu adamın ayağının dibindeki toz olmayı isteyecek” kadar suçlu hissettiği özgür yaşamına, büyük bir iç huzuruyla geri dönecektir. Bu muhteşem düşünürün romanları, hem on yıllar boyu sürmüş, neredeyse gaflet düzeyinde bir ihmali göstermesi açısından hem de son derece güncel meselelere yüz küsur yıl önceden ışık saçması açısından çok etkileyici... Özellikle de gelenekçi bir toplumda, varlığını direnciyle sağlayan/koruyan kadınlar için.

UMUTSUZ BİR ARAYIŞ

Diğer ikisi gibi temelde otobiyografik olan “Ruth” ise bu kez genç bir kızın, son noktada kendisini koyuvermediği ama neredeyse dinsel-tanrısal bir aşkla bağlandığı öğretmeniyle arasındaki tuhaf ilişkiyi anlatır. Ailesini kaybederek yapayalnız kalmış bir kızın, çocukluğunda dualarla ruhunu sağalttığı tanrıyı, bütün hayal kırıklıkları içinde umutsuzca yeniden arayışı hüsranla sona erecek ve bu, Salome’nin dinden ve öteki geleneksel otorite ve ilişki biçimlerinden kopuşunun çok daha erken bir momentini temsil edecektir.



Haberin Devamı