İnsanlığın düşmanı işbaşında

Seçim döneminde her çıktığı kürsüde, “Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağım” diye vaatte bunmuştu.

Yahudi oylarını kapabilmek için. Ve dediğini yaptı Trump. Hafta içinde. İsrail’in dışında da alkışlayan olmadı. Çünkü bu insanlığa, inanca, barışa ve hukuka vurulmuş bir darbeydi.

Üç semavi dinin en kutsal mekanlarından olan Kudüs, Osmanlı egemenliği altındayken, 400 sene barış ve kardeşlik içinde yaşadı. Ne zaman ki ABD İsrail’i oraya yerleştirdi, Orta Doğu’nun da fitilini ateşledi. Aynen bugün olduğu gibi. Filistinliler ayaklandı. Bu ayaklanma Müslüman dünyasında da devam edecek hiç şüphesiz. Ve bu arada, ABD büyükelçiliğini taşıyacak ha.

Kolay mı bu? Kaç cana malolur kimbilir. Trump efendi, Kore yarımadasında Kuzey Koreli delinin karşısında bitmek bilmeyen askeri tatbikatta, ya oynamaktan sıkıldı ya da başıma bir bela gelecek diye çekinip, yeni bir oyuncak buldu kendine.

Ancak bu oyuncak yok hükmündedir. Çünkü onay vereni yok. Dönem başkanı Erdoğan’ın çağrısıyla 13 Aralık’ta toplanacak İslam İşbirliği Konferansı’nda alınacak karar da belirleyici olacaktır. İnanca saygısı olmayan Trump efendiyi etkiler mi bilemem.

Unutmasın ki, kendi ülkesinde de Müslümanlar var. Bütün bu karışıklık içinde, bir de biz, Türkiye olarak Mayıs’ı bekleyeceğiz. Kendi sarı, kalbi kara Trump’ın soykırım için ne diyeceğini. Ne diyeceği belli de, neyse. Dileyelim ki, o zamana kadar başkanlık koltuğuna oturamasın.

DEDİN Mİ?

Eyy, o zat. Yani Kılıçdaroğlu. Sayın Erdoğan dedin mi? Sevgili Erdoğan dedin mi? Gözlerinden öperim dedin mi? Dedin.

O zaman Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret ettin. Hakkında soruşturma başlatıldı. Ama yetmez. Dokunulmazlığının da kaldırılması gerekir. Diyolar.

★ ★ ★

Başkanın defalarca “Yanıldık, yanıltıldık, aldatıldık kandırıldık, hata yaptık Allah bizi affetsin” desin. Sen kalk sahte dediğin Man belgeleri dolayısıyla Kılıçdaroğlu için, “Yıllardır siyaset yapan, 10 yıldır da bir partinin genel başkanı olan birinin ‘yanılmışım’ demeye hakkı yoktur” de. Anlaşıldı. Yanılma ile ilgili sıfatlar demek ki bir kişinin uhdesindeymiş. Bunu da öğrendik. Sağolasın sayın Bozdağ.

İŞBİLİR OLMAK

“Hayatımın her adımını belgeleyip, arşivleyerek yaşayan bir insanım” diyen ve her koşula karşı hızlıca pozisyon alabilen Reza Zarrab’ın hızına, artık bırakın bizim gibi sıradan insanları, neredeyse Türkiye bile yetişemiyor. Ama yine de işi garantiye alıp, mallarına el koyduk. Ne olur, ne olmaz diye. Hem de yedi sülalesinin. İşbilir olmak budur işte. Onun besledikleri sokakta mı dediniz? Öyle miii? Bilmiyorum valla. Belki sıralarını bekliyorlardır.

★ ★ ★

En az iki hafta daha sürecek davası da artık sıkmaya başlayınca, imdada koğuş arkadaşı 62 yaşındaki adam yetişti. “Bana aylarca tecavüz etti” diyerek dava açtı. Doğru mudur? Günahı boynuna.

BİTSİN ARTIK BU ÇİLE...

Kadın işinden atıldı. Dayak yedi, gaz yedi. Açlık grevine başlayınca hapse girdi. Ve, 193 gün tutuklu kalan Nuriye Gülmen hakkında, mahkemeye getirilmeden, savunma yaptırılmadan, suçlama öğrenilmeden hüküm verildi. Tahliye. Neyse ki, bu tahliye hapiste ölenlere bir çentik daha atılmadan gerçekleşti.

Nuriye’nin bir oturma eylemine başladığı günlerdeki gülen yüzüne, bir de hapisten çıktıktan sonraki haline bakın. “Yiyor” diyenler utansın.

Sevgili kızım, açlığa devam kararını bitir artık. Senin ve senin gibiler için bu kutsal inadı bırak. Önce bir sağlığına kavuş, sonrası Allah kerim. Heykelini dikseler ne olacak? Unutma. Her acı sonunda unutulmaya mahkumdur. Sana yazık değil mi?

Sonrasını Sormayın

Yıllarca uğraş dur, enflasyonu düşür. Ve herkes seni kıskanırken, tekrar 2003’e dön. Yani 12.98’e. Ha bu arada 70 milyar dolarlık kamu malını sat, 220 milyar dolar ekstra borçlan. Aklına gelen her vergiyi neredeyse yüzde 100 arttır. Ama tüm bunlara rağmen enflasyon uçsun.

Cumhurbaşkanı’nın ağzından düşmeyen “faizleri indirin”i gel de gerçekleştir. Aksine yükselecek. Çünkü başka çare yok. Cumhurbaşkanı var olan gücüyle düşürtürse, bir de sermaye kontrolünü devreye sokarsa...

Sonrasını ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

SIRAYA MI GİRDİ BUNLAR?

Geçen pazar 3’üncü havaalanının uzağından geçtim. Ucu bucağı yok. İnşaat yükselmiş. 150 milyon kişinin gelip gideceği, dünyanın en büyüğü olacakmış. İlk etabı da seneye açılacakmış. Tabii gururlanıyor insan. Bu kadar büyük olmasaydı, Atatürk Havalimanı kapatılmasaydı ‘keşke’lerini bir tarafa bırakıyorum.

POSTA’dan Hakan Çelik’in yazısı onu olduğu kadar beni de şaşırttı. İsviçre, Avusturya, Kanada havayolları, Amerikan Delta ve güvenlik nedeniyle gelmeyen İsrail EL AL’dan sonra Air France da Mart 2018’den itibaren Türkiye uçuşlarını durduruyormuş. Lufthansa da Münih-İstanbul hattını zaten kapatmış. Yahu bunlar sıraya mı girdi?

NE DİYOR YAHU!

İzmir’de konuşan Ahmet Davutoğlu, “Devletimiz ateş çemberi içinden geçerken, her birimiz, bu ülkeyi bu çemberden nasıl çıkarırız diye düşünürken, Reza Zarrab başta olmak üzere kim kendi çıkarını düşünmüşse, kim servetini artırmayı planlamışsa, kim rüşvet almışsa, kim haksız kazanç peşinde olmuş ve elde etmişse, onlardan da hesap sorulmalıdır” dedi.

Hay ağzına sağlık Davutoğlu. Allah mı söylettirdi ne. Ama farkında mısın, kendini ihbar etmişsin. O rüşvetçi denilen bakanlar Yüce Divan’a gitmesin diye oy kullanan AKP grubunun başında, yani Başbakanlık koltuğunda zat-ı aliniz vardı. Anlatabildim mi acaba...

AÇIK HAVUZ

Zeytinburnu Belediye Meclisi, oy çokluğu ile bir karar almış. Tabii CHP’liler hariç. Artık ilçede yapılacak sitelerde açık havuz yasaklanmış. Sebep? Uygunsuz işlere neden oluyormuş. Ama kapalı havuz serbest. Yani diyorlar ki, uygunsuz işlerinizi kapalı yerde yapın.

Ayrıca konutlarda 1+1’in oranı da yüzde 15’e çekilmiş. Çünkü 1+1’lerde de uygunsuz yaşam sürülüyormuş. Bu da ne demek: 50 dairelik sitede ‘onlara göre’ ancak yedi dairede uygunsuz yaşam sürülebilir. Fazlası haram. Yaşamın uygunsuz olup olmadığına kim karar verecekse...

Artık siz de biraz daha paraya kıyıp 2+1’e geçin. Orada uygunsuzluk şartı aranmıyor. Çünkü orada her şey helal. Paranın gözü kör olsun.

CIZZZZZ

TOKİ, Erdoğan’ın yapılaşmasını beğenmediği Ayder Yaylası’nı yeniden inşa edecekmiş. Şakadır herhalde.