Yazgülü Aldoğan Hayatımız film, roman, kahve falı!
HABERİ PAYLAŞ

Hayatımız film, roman, kahve falı!

Haberin Devamı

Erbil’deki referandumu, Kerküklü Türkmenlerin durumunu, Suriyeli göçmenleri düşündükçe kendinizi ateş çemberinin içinde mi hissediyorsunuz?

Yoksa sizi sadece Yeşim’le Gülben’in kavgası, Arda’nın sevgilisinden bilmem kaçıncı kez ayrıldığını twitter’dan açıklaması ya da Şeyma’nın düğününde 4 gelinlik giymesi mi ilgilendiriyor?

Çocuğum okula gidiyor, TEOg mu, meog mu, sınav ne olacak, evin yanında kuran kursu açılmış, zorla ona mı gidecek, kafayı yiyeceğim mi diyorsunuz?

Topbaş’ı çılgın projeye karşı çıktı diye göndermişler diyorlar. Şimdi Boğaz da Marmara da gitti mi yani, son kalan ormanlar talan mı edilecek diye üzülüyorsunuz?

Kızlar kaşlarını almasın, üniversiteye de gitmesin, pantolon da giymesin diyen din adamı görünümlü meczup sözlerinin arkasında duruyormuş. Kızlar, bırak pantolonu, sonbahar geldi, hâlâ şortla geziyor, sen konuş konuştuğun kadar diyenlerden misiniz?

14 aydır bizi hapiste unuttunuz, daha çıkıp ifade bile vermedik, biz öğrenciyiz, biz eriz, bir askeriz, ne darbesi, neyin darbesi, yüzlerce asker tutuklu, darbe asıl bize yapıldı diyen ve ailelerinin göz yaşlı beklediklerine üzülenlerden misiniz?

Başbakan Yıldırım’a sormuşlar, “İstanbul Belediye Başkanı mı oluyorsunuz?” diye. “İyi kötü bir işim var şimdilik!” demiş! Bayıldım! Hadi üstünden geçelim, bizim işimiz yorum yapmak madem.

Ortadoğu’yu çözemezsen içinde tıkanır kalırsın!

Dış politikada esnek olacaksın ama dansöz olmayacaksın. Barışa, toprak bütünlüğüne dayalı, elbette ülke çıkarlarını üstün tutan, ama ırk, din, mezhep ayırımı yapmadan insan haklarına saygılı olacaksın.

Irak’ta merkezi yönetimle kavgalıyken Barzani’yi destekleyip Ankara’da bando bayrak karşıla; peşmergeye askerlik öğret, Kürt petrolünü uluslararası piyasaya mahdumların eliyle dağıt; Erbil, Türk malı, Türk iş adamı, Türk yatırımıyla kalkınsın derken birden tatlı hayat bitiverdi.

ABD ve İsrail’in sırtını sıvazladığı Barzani’nin seçtiği Kerkük Valisi, “Referandum yapıyoruz” dedi. Yapamazsın diyen kimseyi de takmadı. Valiyi görevden almak fiyaskoydu, zaten onlar atamamıştı ki!

O coğrafyada referandum yapacağım diye yola çıkan kefiyeli lider, geri dönmez, yapmayacağım diyemez. Yapacak demiştim, yaptı. Yıllar önce tozlu Kürt kasabalarında benzeri bir seçime tanıklık etmiştim, 15 yaşındaki delikanlılar bile oy kullanıyordu! Bu kez ciddi, Barzani bile parmağını mürekkeplemiş.

Sonuç?

Gerçekçi olsun diye yüzde 80’in üstü bir oranda evet çıkar. Sonra ne mi olur?

Bilmiyorum! Habur kapısı açık. Ciddi bir yaptırım yok. Nasıl yapacaksın ki, etle tırnak gibiyiz. İran, Irak, Suriye ve Türkiye’den toprak alarak Kürdistan kurulur mu? O kadar uzun boylu değil. İsrail böyle kurulmadı mı?

Evet. Bölgede etnik yapıya dayalı, üstelik de seküler bir ülke kurulması İsrail’in işine mi gelir?

Evet. İsrail ve ABD, bunu yaptırabilir mi?

Kendi sınırlarını tehdit demek olan böyle bir oluşuma Türkiye’nin karşı çıkması doğaldır.

Savaş, ne için?

Başka çare kalmazsa bunu askeri olarak da durdurması gerekir. Ama bunun için Türkiye’nin içeride barış içinde olması gerekmez mi?

Türkiye, dini alet eden bir siyasi oluşumun darbe girişiminden yeni kurtuldu ama bu oluşumun elemanlarından ve yönetimdeki etkisinden kurtulamadı. İktidarla iç içe geçmiş kadroları temizlerken sapla saman karışıyor.

Hiç ilişkisi ve suçu olmayan insanlar, sırf muhalif diye bertaraf ediliyor.

Bir yılı aşkın olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen, dahası yönetilemeyen bir ülke olduk. Bir de savaşa mı gireceğiz?

Belki de sırf bunun için gireceğiz!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder