Cumartesi Postası Hasta bina sendromu kadınları seviyor...

Hasta bina sendromu kadınları seviyor...

Paylaş
Hasta bina sendromu kadınları seviyor...

Dev plaza, lüks iş merkezleri gibi dört duvar arasında çalışanlar, ofise girdikten sonra nedenini bilemedikleri baş ağrıları, baş dönmeleri, yorgunluk ve nefes darlığından şikayet ediyor...

ESRA ÖZÜBEK

eozubek@doganburda.com

...çünkü bu insanlar, modern çağın yaygın hastalığı olarak tanımlanan “hasta bina sendromu” ile karşı karşıyalar.

Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. İlkay Keskinel günümüzün çalışan rahatsızlığı olan “hasta bina sendromu” hakkında bilgi verdi.

Hasta bina sendromu (HBS) kişinin çalışma alanı ile ilişkili şikayetlerinin bileşkesidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün, 1984 tarihli bir raporuna göre, dünyada yeni ve tadil edilmiş binaların yüzde 30’una yakını, bu sendromları oluşturuyor olabilir. Yine aynı rapora göre günümüz insanı zamanının ortalama yüzde 70’ini iş, yüzde 20’sini ev ortamında olmak üzere yüzde 90’ını kapalı mekânlarda geçiriyor.

Oysa günümüzde, özellikle ofis binaları camları açılmayacak şekilde inşa ediliyor. Bu tür binalarda dışardan içeriye sıcak/soğuk hava girmesi ve içerdeki ısıtılmış/soğutulmuş havanın dışarı çıkması engellenerek enerji tasarrufu sağlanıyor. Ancak, bu yüzden binaların dış ortamla ilişkisi tamamen kesiliyor. Bu da binalarda iç ortam kirliliğine neden oluyor. Belirtiler de genellikle, penceresi açılmayan, merkezi havalandırmaya bağlı binalarda ortaya çıkıyor.

Fotokopi makinesinden yayılan ozona dikkat!

Evet, ‘hasta bina sendromu’ genellikle havalandırma sistemlerindeki kusurlarla bağlantılıdır ve dış hava beslemesi oranını artırarak ‘tedavi edilebilir’. Ama mesele bu kadar basit değil. Soruna yol açan diğer faktörler de bazı bina yapı malzemelerinden sızan kirleticiler ve iç ortamda kullanılan hafif endüstriyel kimyasalların yanlış egzoz edilmesi.

Elbette iş stresinin ve binaları saran mikroorganizmaların etkisini de unutmamak gerek. “Uçucu organik bileşikler” adı verilen kimi kimyasallar da sorumlu tutuluyor bu rahatsızlıktan: Duvardan duvara döşemelerde kullanılan yapıştırıcı maddeler, bunların ateşe dayanıklı olmasını sağlayan malzemeler, böcek ilaçları, temizlik malzemeleri, inşaatta ya da izolasyon amaçlı kullanılan sentetik materyallerden yayılan formaldehit gibi kimyasallar... Boya, parfüm, oda spreyleri, leke çıkarıcılar, aseton, böcek ilaçları gibi kimyasallar da cabası.

Özellikle yağ bazlı boyalar, su bazlılara göre daha çok uçucu kimyasal içerir. HBS’na yol açan faktörler saymakla bitmiyor: Ofislerdeki elektromanyetik radyasyon, baskı makinelerinde kullanılan mürekkep, kartuş ve tonerler, fotokopi makinelerinden yayılan ozon... Ayrıca sigara... Ortak yaşam alanlarında sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen sigara da pek çok zararlı uçucu bileşiğin bina havasına yayılmasına, böylece iç ortamın daha da kirlenmesine katkıda bulunuyor. Bakteri, virüs ve küf mantarları, polenler, böcek gibi hayvanların çıkartıları ise, binanın biyolojik olarak kirlenmesine yol açıyor.

Baş ağrısı, halsizlik ve cilt kuruluğu görülebilir

‘Hasta bina sendromu’ bazı tip binalarda yaşayan ya da çalışan kişilerde ortaya çıkan halsizlik, baş ağrısı, sersemlik hissi, bulantı, cilt kuruluğu, gözlerde batma, burunda tıkanıklık ya da akma gibi belirtilerin toplamı. Altta yatan başka bir hastalık söz konusu değil. Kişi, binanın her yerinde ya da sadece bir bölümünde, hatta tek odasında bile bu belirtileri hissedebilir. Yapılan araştırmalarda bu belirtiler daha çok kadınlarda ve 30-50 yaş arasındaki bireylerde görülüyor. Bu sendromun teşhisinde kullanılabilecek bir görüntüleme yöntemi ya da laboratuvar testi yok. Tanı, belirtilere dayanarak konuyor. Aslında şikayet listesi daha da uzun:

- Geçmeyen yorgunluk hissi

- Baş ağrısı

- Baş dönmesi

- Kaygılı ruh hali

- Uyku bozuklukları

- Konsantrasyon bozukluğu

- Unutkanlık

- Gözlerde ve burunda akıntı

- Ciltte kuruluk

- Solunum yolu hastalıkları

- Gözlerde batma

- Burunda tıkanıklık ya da akma

- Sersemlik hissi

Solunan hava kuru ise burun içindeki hafif ıslak dokular da kurur, kabuklanma ve tıkanıklık hissine yol açar. Bu doku tahriş olur ve aşırı salgı yapmaya başlar. Böylece kaşıntı, akıntı ve tıkanıklık gibi alerjik burun nezlesini düşündüren şikayetler ortaya çıkar.

Burundaki bu değişiklikler, burun ve sinüs bölgelerinde enfeksiyon gelişme riskini artırır ve daha önceden sorunları olan hastalarda kendisini sinüzit olarak gösterir. İhmal edilir ve tedavisi aksatılırsa cerrahi operasyona kadar giden sinüzit olgularıyla karşılaşmak mümkündür.

Boğaz ve gırtlak dokusunun, solunan hava nedeniyle kuruması sonucunda kuruluk, boğazda yabancı cisim hissi, ağrı, ses kısıklığı ve kronik kuru bir öksürük ortaya çıkabilir. Bu reaksiyonlar bazen o kadar ağırlaşabilir ki her yutkunmada boğazda yırtılırmışcasına ağrı hissedilir.

Temizlik önemli

Hasta bina sendromunu engellemek için alınabilecek çeşitli önlemler var.

İşte birkaçı:

- Havalandırma sistemlerinin sık temizlenmesi

- Filtrelerin değiştirilmesi

- Bina içinde sigara içilmesinin yasaklanması

- Hava temizleyici cihazlardan yararlanılması

- Fayanslardaki rutubetli bölgelerin değiştirilmesi

- Halıların nemden arındırılması

- Sürekli eğitimin sağlanması

- Ortamda bulunan bireylerle iletişimin geliştirilmesi

- Elektronik cihazların gereken sayıdan fazla olmaması, satın almada insan sağlığına en uygun olanların tercih edilmesi

- Yerleşim planının sağlık koşulları gözetilerek yapılması

- İş stresini azaltmaya yönelik önlemler alınması

(09.04.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

3

Haberin Devamı