Giriş
Malum tatil zamanı... Çocuklu ailelerin yollara düşme zamanı geldi. Kendi tecrübelerime dayanarak yazıyorum, çocuklu aileler için tatil adım adım ilerler. Önce tatili planlama safhası vardır. Okullular için okulların kapanma zamanı baz alınırken, okul öncesi çocuğu olanlar tam tersine okullar kapanmadan önce ya da açılınca tatile çıkmak isterler. Yani en azından ben öyle istiyordum. Fiyatların düşük, kalabalığın az, hizmetin en iyi, havanın limonata gibi olduğu mayıs ve eylül ayları çocuğu küçük aileler için ideal zamandır çünkü. Ama çocuğunuz bir kez okula başladı mı o zaman bu şans elinizden uzun yıllar bir daha ulaşamamak üzere gider.
Herkesle birlikte tatile çıkar, en yüksek fiyattan uçak ve otel rezervasyonlarını yapar, çocuk sesinin en yoğun olduğu yerlerde tatilinizi yapar dönersiniz. Çocuklu bir aile olmanın zorluğu da bu aşamada başlar zaten. Ama seçimler doğru yapılırsa bu olumsuzluklar biraz olsa da hafifler ve gözünüze batmaz olurlar. Hatta şanslıysanız sadece çocuklarınızı memnun etme dışında kendiniz bile bu tatilden mutlu olarak eve dönebilirsiniz. Bunun için önemli seçimlerden biri ulaşımdır tabii ki!
Tatile gitmenin en güzel yolu en kısa ulaşım süresini seçmektir hiç kuşkusuz. (Gerçi bunu size öneren biri olarak ben çocuklarla 13 saatlik bir uçak yolculuğuna çıkıyorum, o ayrı! Gidip döneyim, uzun uçuşla ilgili tüm deneyimimi size aktaracağım.) Bunun için de tercih genelde uçak olmalıdır. Küçük çocukla, özellikle bebeklik aşamasında uzun otomobil yolculukları çok zorlu ve sıkıcı olabilir çünkü. Alt değiştirme seansları, yollardaki tesislerin son derece olumsuz koşullara sahip olması sizi bayağı bir canınızdan bezdirebilir. Uçakla, hele de çocuklarınızı küçüklükten itibaren alıştırdıysanız indi kalktı şeklinde kısa sürede temiz bir ulaşım gerçekleştirebilirsiniz.
Basınçta çocukların bebeklerin kulakları etkilenmesin diye çiğneyebilecek yaştakiler için çiklet, çiğneyemeyecek olanlar için emzik ya da biberon öneririm. Neyse, biz yine ilk aşamaya dönersek; tatil yapılacak lokasyonun ve otelin seçimi de başarıyı büyük oranda belirler. Örneğin otel çok büyük ve fazla aktiviteli olmamalı. Ergenler için durum değişebilir ama bebekli ve küçük çocuklular için otel ne kadar küçük ve denize yakınsa o kadar iyidir. Ayrıca self servis eziyetine girmemek için alakart restoranı olmasına da özen göstermeniz gerekir.
Antalya gibi sıcak bir lokasyon tercih ettiyseniz, öğle saatlerinde çocukları güneşten korumak için mutlaka kapalı havuzu, güzel ve keyifli olan bir otel tercih edin ki çocuk öğle sıcağında bile havuza girebilsin. Çocukları seven otelleri tercih edin ki etrafınızdaki “Bu çocuk gürültüsünden sıkıldık” bakışlarının altında ezilmeyin. Otelde önemli bir kriter, yemeklerinin güzel olması ve pilav, köfte, patates kızartması, mercimek çorbası, ayran gibi belli başlı yemeklerin iyi yapılmasıdır.
Bavul konusu da çok önemli tabii! Küçük bir bavula her şeyi sıkıştırmak yerine her çocuğa bir bavul hatta büyük bavulları tercih edin (kilo hakkınızı zorlamadan tabi) ve bence aklınıza gelen her türlü giysiyi, oyuncağı ve sizi rahatlatacağını düşündüğünüz şeyi yanınıza alın. Aklınızda kalacağına yanınızda kalsın; çocuk bu, neyi ne zaman isteyeceği belli olmaz. Tüm bu ayrıntıları düşünüp her şeyi hesaplasanız bile çocuklu tatilde her an bir sürprizle karşılaşabilirsiniz. Sakin ve maceralara açık olursanız ne kendinizi ne de çocuğunuzu yıpratırsınız, benden söylemesi!
( 30.06.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır )
