Güzellik sektörü tüm imgelemelere karşı

2017’de Türkiye'de güzellik-bakım sektörü yüzde 10'un üzerinde büyüyerek 3.5 milyar dolarlık satışa ulaştı. Asya kozmetik piyasası giderek artan bir hızla büyüyor. Kadınların güzellik merakı Suudi Arabistan, BAE, İran, Mısır ve Türkiye’nin cazibesini de artırıyor.

Hızla artan döviz, üst üste gelen zamlar hatta geçen yıl ekim ayında kaldırılan taksitlendirme bile kozmetiğin ekonomik krize meydan okumasını durduramadı.

Kriz sadece kadınlara dokunamıyor çünkü bilinen kadim genellemeler (savaş zamanı en çok parfüm satışlarının artması gibi) yaşadığımız yarı kaotik ortamda da kendini su yüzüne çıkarıyor.

Yaşanan krizler ülkemize özgü değil elbette. Ama buna rağmen kozmetik pazarı 250 milyar dolara doğru çıkışını hiçbir etki altında kalmadan, kendi izole alanını koruyarak sürdürüyor. “Ucuz ürünlere yöneliş olur” diye düşünülürken kadınlar eğilimlerini ekonomistlerin beklentilerinin tersine lüks tüketime kırıyor. Önümüzdeki yıllarda da gelişmekte olan ülkeler kozmetiğin lokomotifi olacak gibi gözüküyor.

Kadınlar ekonomi kurallarını tepetaklak edebilir!

Türkiye'de çalışan kadın sayısındaki artışa paralel olarak renkli kozmetik ürünlerine ve botoksa talep artıyor. 2017'de renkli kozmetik satışlarının parasal değeri yüzde 15 arttı. 2017’de Avon, yüzde 29'luk pay ile renkli kozmetik ürünleri pazarında ilk sırada yer almayı sürdürdü.

Hürriyet Gazetesi yazarı Melis Alphan, “Gençlik, güzellik çabaları kadınların tercihi değil, imaj endüstrisinin dayatmasıdır. Bu bir zehirdir ve panzehir bunun dayatma olduğu konusunda farkındalıktır” deyince bu açıklamaları yapmak farz oldu. Estetik konusunda yorumu bir parça doğru olsa da kadınların güzellik konusunda kimseyi dinlemediği, kendi doğrularını bulmak için çaba harcadığı da tüm zamanların gerçeği.

Güzellik talebi arzı artırıyor!

Telefonda düzelten, güzelleştiren uygulamalar varken kimse selfie çekilmek için o iğnelerin altına yatmıyor ya da Laura Mercier, Guerlain, Dior, L’occitane ya da Yves Rocher’e boşuna yatırım yapmıyor. Zamanla yerçekimine, zamana, hayat şartlarına kurban ettiğimiz hücreler için gerekli bakımı en iyi şekilde yapmak istemenin endüstrinin bastırmasıyla hiç ilgisi yok. Burada “tersine ekonomi” kuralları işliyor ve talebe göre arz artıyor. Bu yüzden uzmanlık alanı Kulak Burun Boğaz olan doktorlar bile burun estetiği ameliyatları yapmak üzerine ana dalından kopuyor.

Kozmetik Türkiye’de sanılanın aksine henüz bebek adımlarında. Yerli üreticilerin sayısı önümüzdeki beş yıl içinde müthiş bir artış gösterecek ve büyük satın almalara kapılarını açacaklar. “Renkli kozmetikte, anti aging’te doyuma ulaştık” diyenler de yanılıyor. Estetikle başa baş gidecek teknolojiler kozmetik dünyasını yeniden yapılandırmaya hazırlanırken sonsuz güzellik arayışımız ve güzellik sektörünün hızlı büyüme ivmesi hiç bitmeyecek. Ama bir yandan güzelliğe yüklenen bu anlam fazlalığında, emperyalizmin tarihinin post-kolonyal bir alegorisini okumaya devam edeceğiz...