Gül, Sisi'yi neden kutladı?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Mısır’da cumhurbaşkanlığına yeniden seçilen Abdülfettah El Sisi’yi kutlaması “Devlette görüş ayrılığı mı var?” sorusunun sorulmasına neden oldu.

[[HAFTAYA]]

Ben, hükümetin Mısır politikasının değiştiğini sanmıyorum. Fakat bir gerçek var; Mısır’ı bir süre daha El Sisi yönetecek. Hatta Amerikan yönetimi seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından “Sisi ile çalışmak için can atıyoruz” gibi hayli ilginç bir açıklama yapmıştı. Batılı ülkelerin çoğu, darbeyle devrilen Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler hareketine sırtını döndü. Görebildiğim kadarıyla Gül de reel politik gerekçelerden ötürü Kahire ile köprülerin atılmaması adına böyle bir girişimde bulundu. Hükümetler arasında ciddi görüş ayrılıkları olsa da Ortadoğu’nun iki büyük ülkesi Mısır ve Türkiye arasında açık bir iletişim kanalı olmalı. Çok büyük sorunlar yaşansa da devletler arasında ilişkinin devamı temel esastır. Halkların birbirlerine düşman olmaması bakımından burada takınılacak tutum önemli. Gül, cumhurbaşkanlığından önce uzun ve başarılı bir dışişleri bakanlığı dönemi geçirmişti. Gül’ün bugün de devam eden soğukkanlı ve farklı dengeleri gözeten tutumu, Türkiye’ye uluslararası platformlarda itibar kazandırıyor.

***

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi normal şartlar altında ağustos ayında doluyor. Cumhurbaşkanı adaylarının kim olacağına dair tartışmalar devam ederken Gül’ün ev sahipliğinde Köşk’te verilen son resepsiyonlardan birine katıldım. Türkiye ile dünya arasında güçlü bağların kurulmasına çalışmalarıyla katkı sağlayan diplomat ve araştırmacılara, cumhuriyet ve liyakat nişanları verildi. Cumhuriyet nişanının sahibi İtalya’nın eski Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili oldu.

Marsili, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin gelişmesi için olağanüstü gayret gösteren diplomatlardan biridir. İlginç bir detay öğrendim: Türkiye’ye ait devlet sembollerinin özel desenlerini, bu sene Türk vatandaşı Ermeni tasarımcı Sevan Bıçakçı hazırlamış. Cumhurbaşkanlığı’nın, Türkiye açısından değerli nişanların tasarımı için Bıçakçı’ya rol vermesi, Osmanlı’dan günümüze Ermeni sanatçıların kültür-sanattaki rolünün devam ettiğini gösteriyor. Törende mini konser veren Ahmet Kanneci-Ekrem Öztan ikilisinin Türk, Azeri, Rus ve İsrailli sanatçıların eserlerini seslendirmesi Türkiye’nin çok yönlülüğüne hoş bir vurgu oldu.