Pazar Postası 'Görmezlikten gelinmiş insanların hikayesi'
Paylaş
'Görmezlikten gelinmiş insanların hikayesi'

İnternet, sosyal meyda her geçen gün hayatımıza yeni insanlar, yeni şöhretler katıyor. İnternetin yarattığı en son ünlü ise Angutyus...

Röportaj: Eylem Keskin
eylem.keskin@posta.com.tr


Ekşi sözlük, inci sözlük derken meşhur oldunuz, yazmaya nasıl başladınız?

16-17 yaşlarındayken evi terk ettim. Senelerce Alanya’da kaldım, sonra askerlik ve onlarca ülke... Bir günüm bir günüme benzemedi. Hep bir koşuşturmaca içinde geçti. Bırakın internet ya da sözlüklerle vakit geçirmeyi, senelerce soluklanmaya bile fırsatım olmadı. En sonunda 5 yıl önce her şeyi arkamda bırakarak Amerika’dan döndüm. Hep hayalini kurduğum, Alanya’ya yerleştim. Yine hep hayal ettiğim işi kurdum. İnternetle tanıştım. Aslında yazmaktan çok okumayı severim. Sözlükler çok farklı bir kulvar, birçok farklı düşünce, bakış açısı bir başlık altında toplanıyor. Kimi zaman çok eğlenceli, kimi zaman ilginç. Ekşi sözlük yazar alımları kapalıydı. Toplu alımlarda yazar olduktan sonra Türk ve dünya mutfağı, servis, bar, şaraplar, gezdiğim ülkelerle ilgili yazmaya başladım.

İsminiz neden Angutyus oldu?

Angut kardeşimin yüzünden oldu. O buldu bu nick’i (takma ad). Ben ‘Angus young’ı seçecektim. Ama inci sözlüğe kayıt olmamın sebebi angut, salak taklidi yapmaktı. Zaten inci sözlüğün ilk yazarları oldukça eğlenceli tipler. Hikayelerden sonra angutyus tanındı, sevildi. Nick olarak seviyorum. Biraz samimi olmak gerekirse hafif de angutluk var sanırım bende.

Angutyus nasıl bir adam?

Sözlük yazarı olarak insanları eğlendirerek eğlenmeyi seven bir adam. Kiapında mutlu, keyifli bir adam.

Kaç yaşındasınız, severek yaptığınız işiniz nedir hala öğrenemedik...

40’a dayandım. Yaptığım işi hep sakladım ama ilk defa söyleyeyim. Asıl işim, yeme-içme, gece hayatı, servis, bar, sommelier, mutfak. Senelerce her departmanda çalıştım. Aşçı da oldum, barmen de, garson da, işletmeci de. 3 yıldır kardeşimle beraber rock-metal ve custom bike ağırlıklı t-shirt, sweat-shirt, mont, yelek ve aksesuar, yurt dışından ithal getirdiğimiz lisanslı ürünleri satan bir iş yerimiz var.

Nasıl başladınız her şeyi herkesle paylaşmaya yani yazmaya?

Hayatını mahvettiğim kızlardan bir tanesi ile karşılaştım. Ertesi akşam, karşımda insanlar var gibi kendi kendime yazmaya başladım. Yazar değilim. Hiçbir zaman da iddia etmedim. Muhabbet adamıyım. Zaten muhabbet edercesine yazdım.

Yazdıklarınız, hikayeniz neden bu kadar takip edildi ve sevildi sizce?

Binlerce mesaj aldım. Onlarca, yüzlerce yorum yapıldı. Yaş, cinsiyet, statü ayırt etmeden herkes kendinden bir şeyler buldu sanırım. Kimisi yaşayamadığı geçmişini sorguladı, kimisi kafayı taktığı ufak tefek zorlukları. Her kesimden insan bir şeyler buldu sanırım. Bu hikaye bir odaya kapanılıp ya da bir sahil kasabasına çekilip yazılmadı. Anlık, hiçbir kurgu olmadan, imla hataları bile düzeltilmeden takip eden insanlarla birlikte yazıldı. Samimi olmak zorundasınız, atıp tutamazsınız, yalan söyleyemezsiniz. O yüzden bu kadar çok sevildi sanırım. Bir beklentim olmadan yazdım. Samimiyet hep ön plandaydı.

Bir kızın hayatını mahvetmekten bahsettiniz. Ne yaptınız, ne oldu?

Hayatım boyunca çok güzel kadınlarla birlikte oldum. Çalıştığım yerler hep üst tabaka insanlara hitap ediyordu. Dolayısıyla tanıştığım kadınlar da kendisine güveni olan, albenisi yüksek ve ekonomik gücü olan kadınlardı. Sadece aşık olduğum kadının değil, birçok kadının hayatını istemeden mahvettim. Aslında hayatım boyunca bir kadınla kavga etmedim. Sadece bırakıp gittim, hem de hiçbir şey söylemeden... Sadece yıllar sonra Kristina’yı gördüm. Berbat bir haldeydi. Öyle görünce içim yandı. İlk defa kendimle yüzleştim. Zil zurna sarhoş oldum. Zaten yazmaya da o gün başladım. Yazarken kendimle dertleşiyordum aslında.

‘Bir Apaçi Masalı’ nasıl başladı?

İnci Sözlük’te ‘Artık kafayı yiyeceğim anlatmam lazım’ başlığında yazdığım yazı 5 binin üzerinde yorum aldı. Sonra 360 sayfalık ‘lan beyler size beytonun hikayesini anlatayım mı’yı yazdım. Sonra da ekşi sözlük’te ‘Bir Apaçi Masalı’nı yazdım.

Kitap?

Kitap çıkarmak gibi bir düşüncem yoktu. Hikayeyi bitirip aylarca beklettim. Sonra sözlüklerde değil, kendim yazmaya başladım. Cem Mumcu ile irtibata geçtik. Ve ilk bölüm olarak bu halini aldı.

Kitabınızdaki apaçi siz misiniz?

Kitapta sanıldığı gibi apaçi falan yok. Hep üstü kapatılmış, görmezlikten gelinmiş, kıro, hanzo, apaçi, maganda damgası yemiş insanların gerçekleri var. Apaçi olmaktan başka çaresi olmayan insanlar... Filmlerde, kitaplarda, dizilerde anlatılmaya çalışılmış ama hiçbir zaman bir karenin içine sığdırılmamış insanların hikayesi.

Gezdiğiniz yerleri, kadınları anlatıyorsunuz. Şimdiye kadar nerelere gittiniz? Hayatınıza kaç kadın girdi?

Gittiğim yerleri saymadım. Avrupa, Amerika, Alaska, Akdeniz, Bahamalar, Karayip, İskandinav ülkeleri vs. Uzun süre dev yolcu gemilerinde çalıştım, bazen iki haftada 10’un üzerinde ülke görüyordum.

Ya kadınlar?

Saymayı askere gitmeden önce bırakmıştım. Bir defasında hangi ülkelerden kadınlarla birlikte olduğumu tespit etmek için dünya atlası üzerinde işaretleme yapmaya çalıştım. İşin içine melezler girince çok karıştı. Babası İskoç, annesi Fransız, Kanada’da yaşayan bir kız mesela... Ben de vazgeçtim. Bir ömür hizmet sektöründe çalıştım. Günde yüzlerce insanla tanıştım. O yüzden kızlar, kadınlar pek sorun olmuyordu.

İsveç’e gitme hikayeniz nedir?

Güzel bir abla vardı. Kocası çalışmış çabalamış vefat etmiş rahmetli. Bu ablaya epey para bırakmış. Onun da canı sıkılıyordu, beni buldu. Rahmetlinin biriktirdiği paraları yedik beraber.

Bir nevi jigololuk mu yaptınız?

Jigololuk falan yapmadım. Kızlar hediye alırlardı. Altın künye, zincir vs. Kışın Ankara’da bozdurduğum da oluyordu. Bazen kızlar mektupların içine okul harçlıklarından biriktirdikleri paraları koyardı. Ama hep çalıştım. Ömrümde işsiz kalmadım. İtlik yaparken de ekmeğimi kovaladım.

Neden kadınlar sizin peşinizdeydi?

Öyle bir iddiam yok. Hiçbir zaman peşimde olmadılar. İlk cinsel birlikteliğim 17 yaşındayken İsveçli bir kızla oldu. Yaşıtlarım atari salonlarında jeton kart sırası beklerken ben ırkının en seçme hatunlarıyla Akdeniz sahillerinde tekila partileri yapıyordum. Beyin devreleri yanıyor tabii. Hastalık derecesinde bir özgüven başlıyor. Ama kioktur. Tipim iyidir. Boyum posum yerinde.


Jeton kart nasıl alınır sorusuna ; Jeton Kart’ı almak için herhangi bir üyeliğe gerek duymadan canlı destek ekibimizden 7/24, 10 Euro’dan 5.000 Euro’ya kadar satın alabilirsiniz.


Kendinizi beğeniyorsunuz anlaşılan...

Bir kadınla birlikte olmak için tornadan çıkmış bir adam olmanıza gerek yok. Hiçbir kadın peşime düşmedi ama ekmek paramı çıkarmak için hep insanlarla yüz yüze olabileceğim bir iş seçtim. Mesele sekste iyi olup olmamak da değil... Kadını anlayabilmek. Kadınlar onlara salça olmayacağımızı bildiğimiz için bizim tarzımızdaki adamları tercih ediyor. Yaşandı ve bitti demek istiyorlar. Kurulu bir düzeni olmayan adamlarız biz. Biri gidiyor, bir hafta sonra yenisi geliyor.

Peki aşık oldunuz diyelim, o zaman bu düzeniniz değişebilir mi?

Ben zaten hep aşık olurum. Aşık olmadığım bir kadınla birlikte olmam. Yerine yenisini koyunca eski aşkımı unuturum sadece...

Hiç dibe vurduğunuz zamanlar olmadı mı?

O kadar çok oldu ki sonunda kalkmayı öğrendim. Hiçbir zaman dibe vurdum diye kendime ağlamadım. Hayat bu, düşersin kalkarsın.

Her şeyi anlatıyor gibisiniz ama sakladığınız konular da verdir eminim...

Var tabii ki. Kendi mahremim ya da anlattığım kişilerin mahremi var. Anlatılmayacak olaylar çok, onlar da bende kalsın.

(30.10.2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı