'Giyinmek duygusal olmalı'

Bu sezon neden sadeliğe yöneldiniz?
Bu ekibimizin ortak kararıydı. Tasarım sürecine genelde kumaşları ve renkleri seçerek başlarız. Ama bu kez kendimize yakın bir şeyler yapalım dedik. Sevdiğimiz şeylere geri dönmek istedik. Her şeyin çok yeni, modern ve anlık olmasından bıkmıştım.

O zaman nostaljik mi oluyorsunuz?
Hayır! Hiçbir zaman geriye bakmam. Bu daha çok, rahat kıyafetlere dönmek gibiydi. İster 30’ların kesimi bir elbise olsun ister geniş bir etekle süveter... Her parçayı taze bir bakış açısıyla yeniden gözden geçirdik.

New York şovunuza Fransa’da Louis Vuitton için yaptığınız sunumdan farklı mı yaklaşıyorsunuz?
New York koleksiyonum daha kişisel. Paris’e bayılıyorum ama New York hayatımın tam ortası. Kalbimin uyum sağladığı yer orası. Yeni görünüp aslında ruhu olmayan şeylerle ilgili toplu bir kafa karışıklığı var. Buna karşı gelmek istedim. Ayrıca iyi bir arkadaş ve harika bir yetenek olan Alexander McQueen’in, koleksiyonun üretim aşamasına denk gelen ölümü sade bir şeyler yapma arzumu güçlendirdi.

Nelerden ilham aldınız?
Paris’te spor salonunda egzersiz yaparken televizyonda ‘The Lives of Other’s isimli bir Alman filmi vardı. Ekranda gördüğüm etek-bluzlu kadına vuruldum. Görünüşünde hiçbir tiyatrallik yoktu. Neredeyse doğuştan gelen bir güzellikle çok sade ama çok şıktı.

Alışılmışın dışında bir güzellik anlayışınızın olduğunu hissediyor musunuz?
Aslında neyi güzel bulduğunuz göreceli ve yüzeyseldir. Ben kusurları severim. Yapım böyle. Sanırım kendimi de böyle görüyorum. Yaş önemli değil. Daha önemli olan hayatın çeşitliliğine ilgi duyan ve hayatı keşfeden insanlar. Sofia Coppola gibi insanlar böyle bir ruhun temsilcileri. O bir anne, bir kız çocuk ve bir sanatçı. Özel bir gözü, eşsiz bir sesi ve keşfetme merakı var. Bunu alışılmadık bir fiziksel cazibe ve mükemmellik yayan birine kıyasla, gerçek bir stille birleştirin. Size verilmiş geçerli bir fiziksel güzelliğiniz yoksa başka yeteneklerinizi keşfetmelisiniz. Bu bazen sizi daha da ilgi çekici yapar.

Trendlere odaklanmak kişinin stil anlayışını nasıl etkiler?
İnsanlar içgüdüsel olarak bir grubun parçası olmaya yönelir. Çünkü kabul edilmiş olan daha güvenlidir. Ama giyinmek alışkanlık değil duygusal olmalıdır. Bu yüzden 7/24 mutlak bir giyim tarzını sürdürmeyi garip buluyorum. Gardırabunuzda hislerinize göre davra- nanacağınız zamanlar yer bırakmalısınız.

Suçluluk duyduğunuz bir zevk, kötü bir alışkanlığınız veya izlediğiniz berbat bir reality şov yok mu?
Jersey Shore’un (MTV’de yayınlanan, aynı evde yaşayan yedi gencin hayatını anlatan reality şov) ilk sezonunun bütün bölümlerini izledim. Hipnotize ediyordu, beynim için bir tatil gibiydi. Müziğe gelince, herkes beni rock ile özdeşleştiriyor ama bazen öyle zamanlar oluyor ki Britney Spears’ın ‘Womanizer’ şarkısını defalarca dinlemek istiyorum. Size söylemiştim, kusurları seviyorum.”