Geçen hafta yazdığımız birinci yazıdaki tahminlerimiz gerçekleşince ikinci DTP-BDP yazısını yazmak farz oldu.
Anayasa Mahkemesi DTP’yi kapatınca Diyarbakır ve İmralı’nın önünde iki seçenek vardı.
Ya ilk başta açıkladıkları gibi Sine-i Millet’e döneceklerdi, ya da yeni bir parti çatısı altında Meclis’te siyasi platformda kalacaklardı.
Akıl, duygusallığın önüne geçti ve büyük bir yanlıştan dönüldü.
Bu karar özellikle hükümeti de rahatlattı.
Hükümet zirvesinden Demokratik Açılım sürecine devam kararı çıktı.
***
Sine-i Millet kararı heyecan verici görünse de gerçekçi değildi.
DTP’li milletvekillerinin toptan istifa ettiklerini düşünelim.
Bakın neler olacaktı:
İstifaların kabul edilmesi için TBMM’nin onayı gerekiyor!
MHP’nin tutumu belli. Kabul.
CHP nasıl davranacaktı?
Karar verici AKP Meclis grubu!
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Farz edin istifalar kabul edildi.
Gündem: Ara seçim
Seçim ortamını düşünün.
PKK, İmralı ve Kandil gölgesinde bir seçim süreci.
Demokratik açılım bu ortamda nasıl gerçekleşecek.
***
Seçim sonuçları ne olursa olsun kargaşayı artıracağı kesin.
Kimsenin memnun olamayacağı bir sonuç.
21 milletvekilliğinin hepsini BDP’nin kazandığını farzedin.
Veya yarısını BDP, diğer yarısını diğer partiler paylaşsa ne olacak!
AKP’nin veya CHP-MHP’nin Güneydoğu’da olmadığını pekiştirecek bir sonuç kime yarar sağlayacak.
Geldiğimiz noktada BDP’nin akıllı davranıp DTP’nin yaptığı hataları yapmaması gerekiyor.
Sokağın nabzını düşürmek, barış ortamının oluşmasını sağlamak herkesin görevi olmalı.