Cumartesi Postası Gerhard Schröder: Kadınları kim anlamış ki ben anlayayım

Gerhard Schröder: Kadınları kim anlamış ki ben anlayayım

Paylaş
Gerhard Schröder:  Kadınları kim anlamış ki ben anlayayım

Başından dört evlilik geçen Almanya eski Başbakanı, efsane lider Schröder Posta'ya konuştu...

RÖPORTAJ: SİBEL SAVAŞ

FOTOĞRAF: MUZAFFER KANTARCIOĞLU


1998-2005 yılları arasında Almanya Başbakanı olan, Türk dostu Gerhard Schröder ile konferans vermek için geldiği İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda buluştuk. Röportaj vermeyi sevmeyen Schröder 10 yıllık dostluğumuzun hatırına benimle konuşmayı kabul etti.

■ Başbakanlık göreviniz bittikten sonra Bodrum’da ev aldınız. Sık geliyor musunuz?

Gümüşlük çok güzel bir balıkçı köyü. Orada küçük bir evim var. İstediğim kadar sık kalamıyorum.

■ Kendinizi Türkiye’de güvende hissediyor musunuz?

Tüm kalbimle söyleyebilirim ki Türkiye’de kendimi çok güvende hissediyorum. Türkiye güzel ve emniyetli bir ülke. Politik olarak her konuda aynı fikirde olmak zorunda değiliz. Aynı fikirde değiliz diye bu kadar güzel bir ülkeden uzak durulmasını hiç akılcı bulmuyorum. Tüm Almanlara ve tüm dünyaya Türkiye’ye tatile gitmelerini tavsiye ediyorum. İnsanları candan, yemekleri harika, tabiatı çok güzel. Birkaç kelime de Türkçe öğrendiniz mi buradaki rahatı ve huzuru hiçbir yerde bulamazsınız.

■ Türkçe öğrendiniz mi?

Türkler, Türkçe konuşan yabancıları çok sever. Ben de birkaç kelime öğrendim. En sık kullandığım kelime: ‘Şerefe!’

ErdoĞan Bana hEr Zaman İLgİLİ VE kİBardı

■ Sizi bulup da politika konuşmamak olmaz ama… Referandum sonrası için ne diyeceksiniz?

Almanya’nın Türkiye’ye, Türkiye’nin de Almanya’ya ihtiyacı var. Türk iş insanları Almanya’da 300 bin kişiye iş veriyor. Önemli bir rakam. Politik olarak her konuda Ankara ile hemfikir değiliz. Olmak zorunda da değiliz. Mesela ben Alman firması Herrenknecht’in davetlisi olarak İstanbul’dayım. İş insanlarına konferans vereceğim. Herrenknecht Ankara’da fabrika açacak. Türklere iş sağlayacak. Birbirimize lazımız. Sorunlar bitecek ve tekrar huzurlu günler gelecek. Bu şart.

■ Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilişkileriniz nasıl?

Erdoğan ile ilişkilerimiz her zaman iyi olmuştur. Bana karşı her zaman ilgili ve kibar davranmıştır. En son Kayseri’deki Abdullah Gül Üniversitesi’nin açılışında görüştük. Açılışta Müslüman olmayan tek lider bendim. Her zaman burada, Türkiye’de olmaktan mutluluk duyuyorum. İstanbul uzun süre yaşayabileceğim bir şehir.

■ Bir şeyi merak ediyorum; önemli toplantılar sonrası liderler ‘aile fotoğrafı’ çektiriyor ya… O sırada yabancı dil bilmeyen liderler yan yana gelince nasıl anlaşıyor?

Mimiklerle, el kolla, vücut diliyle, üç-beş kelimeyle… Zaten ciddi bir şey konuşulmuyor orada. Şakalaşıyoruz daha çok. Ama diğer görüşmelerde çok iyi İngilizce bilen liderler bile tercümanla toplantıya giriyor. Bir yabancı dili ne kadar iyi konuşursan konuş, yanlış anlaşılmalara sebep vermemek için tercüman gerekli. Başka iyi bir yanı da var bunun. Tercüme sırasında size cevabı düşünecek zaman doğuyor. Tercümanların ortam çok gerilmesin diye söylediğimi filtreden geçirip daha yumuşak tercüme ettiği de olmuştur. Bir defasında basının önünde tercümanım sürekli alkış alıyordu. Meğer konuştuklarımı filtreleyip, hafifletip öyle söylüyormuş!!!

İdam gELİrSE aVrupa BİrLİĞİ’nİ unutun

■ Biz Türkler artık Avrupa Birliği ümidimizi kaybettik! Siz, bizim bir gün Avrupa Birliği’ne gireceğimize inanıyor musunuz?

Avrupa’ya Türkiye lazım! Avrupa Birliği’ni rahatsız eden birkaç konu var ve umuyorum bunlar Türkiye’de çözüm bulacak. Ben müzakerelerin asla bitirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ama Türkiye de şunu bilmeli; eğer ölüm cezası, idam geri gelirse, Avrupa Birliği ile ipler tümden kopar. Avrupa bunu asla kabul etmez, edemez.

■ Amerika’da ölüm cezası var ama.

Bu, Türkiye’nin senelerdir bahanesi. Bu bahaneden artık vazgeçin lütfen. Amerika’nın Avrupa Birliği’ne girmek gibi bir arzusu yok. Ama Türkiye’nin var. Ne diyeyim başka?

■ Dördüncü eşinizden boşanmak üzeresiniz… Bir Türk ile evlenebilir misiniz?

Hayatta ne olacağı hiç belli olmaz!!!

■ Niye politikayı erken bıraktınız? Deniz Baykal 79 yaşında, hâlâ politikada. 2019’da “Cumhurbaşkanı adayı ol” derlerse, “Hayır” demeyecek gibi görünüyor!

73 yaşındayım. Bence bırakmanın zamanı gelmişti. Baykal’a başarılar dilerim.

Saçımın BoyaLı oLmadıĞına daİr mahkEmE kararı Var

■ 60 yaşında gösteriyorsunuz. Yoksa saçlarınız boyalı mı?

Boyalı olmadığına dair elimde Alman mahkemesinden alınmış resmi karar var. Alman gazeteleri seçim döneminde saçlarımın boyalı olduğuna dair haberler yaptı. Ben de tekzip ettim. Dava açtım. Mahkeme inceleme yaptı ve saçlarımın boyalı olmadığına karar verdi. Sakın “Boyalı” deme, suç işlemiş olursun!!!

■ Dört kez boşandınız. POSTA’da aşk yazıları yazan ‘Aşk Doktoru’ Mehmet Coşkundeniz de üç kez boşandı. Mehmet, “Ben aşk doktoruyum, evlilik doktoru değilim” diyor…

Çok güzel söylemiş. Bak, sevdim işte bu sözü. Ben de aşktan iyi anlarım. Hayatımda dört kez aşık oldum ve hepsiyle de evlendim. Aşk bitti, evlilikler de bitti.

■ Kadınları anlamak için kitaplar, kadın dergileri okuduğunuz doğru mu?

Kimden duydunsa doğru duymuşsun. Ama bu arada dünyada kadınları anlayan, çözebilen erkek var mı? Bence yok ve olmayacak.

Haberin Devamı