Av. Hakan TOKBAŞ Fikirtepeli kentsel dönüşüm mağdurlarının isyanı
HABERİ PAYLAŞ

Fikirtepeli kentsel dönüşüm mağdurlarının isyanı

Haberin Devamı

Son günlerde basında, Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm mağdurları gündeme gelmekte. Malum, Kentsel Dönüşüm Kanunu, yürürlüğe girdiği günden bu yana pek çok hanenin mağduriyetine yol açtı. Bu mağduriyetlerin en fazla yaşandığı yer, belki de İstanbul’un Fikirtepe semti oldu. Basına en son yansıyan haberler genellikle şu başlık ile duyuruldu: “Fikirtepe kentsel dönüşüm mağdurlarına haciz şoku!”.

Peki, Fikirtepe’de ne oldu?

Fikirtepe’deki daire sahipleri (arsa sahipleri) yıllar önce bir müteahhit ile anlaşmış ve muhtemelen müteahhit ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmış. Müteahhit, kendisine kalacak bağımsız bölümleri, henüz inşaat tamamlanmadan “maketten satış” yöntemi ile üçüncü kişilere satmış. Fakat aynı müteahhit, daireleri tamamlayamamış. Bunun üzerine, bu üçüncü kişiler, taleplerini, müteahhit ile birlikte daire sahiplerine de yöneltmiş. Böylelikle, oturdukları konutlardan olan ve yeni dairelerine de kavuşamayan arsa sahiplerinin mağduriyetleri ikiye katlanmış. Aslında, yine mağdur olanlar yeni mağduriyet yaratmış (!).

Peki, müteahhitten daire alan üçüncü kişilerin, taleplerini, arsa sahiplerine de yöneltmesi hukuken mümkün mü?

Yüksek mahkeme kararları bu soruya evet diyor. Yani yüksek mahkeme, müteahhit tarafından henüz tamamlanmadan satılan dairelere ilişkin üçüncü kişilerin, taleplerini, arsa sahiplerine de yöneltebilmesini kabul ediyor. Bunun hukukî sebebi de belli: alacağın temliki. Yüksek mahkeme, müteahhitin henüz tamamlanmamış daireleri üçüncü kişilere satmasını, müteahhitin arsa sahibinden olan alacağını üçüncü kişilere devretmesi olarak kabul ediyor. Böylelikle, yeni alacaklı üçüncü kişi oluyor, borçlu da arsa sahibi. Hukukî yapı böyle.

Peki, arsa sahibinin üçüncü kişinin taleplerine karşı savunma imkânı var mı?

Yüksek mahkeme uygulaması, bu soruya da evet diyor. Yani arsa sahibi, belli şartlar altında üçüncü kişinin taleplerine karşı koyabiliyor. Nedir bunun şartı? Müteahhitin arsa sahibi ile yaptığı sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmemesi. Bunun hukukî sebebi de alacağın temlikinde borçlunun, savunma imkânlarını temlik alana karşı da ileri sürebilmesi. Nasıl ki arsa sahibi, sözleşmeyi yerine getirmeyen müteahhite karşı borcunu yerine getirmekten kaçınabiliyorsa, aynı müteahhitten daire alanlara karşı borcunu da yerine getirmekten kaçınabiliyor.

Netice

Fikirtepe’de de müteahhitten daire alan üçüncü kişiler taleplerini arsa sahiplerine de yöneltti ve haciz işlemi uyguladı. Görünen o ki müteahhitten daire alan üçüncü kişiler hukuk uygulamasının kendisine tanıdığı imkândan faydalandı. Sıra Fikirtepe’deki arsa sahiplerinde. Fikirtepe’deki arsa sahipleri de sözleşmelerini alacak, müteahhitin kendilerine olan borçlarını yerine getirmediğini ortaya koyacak ve kendilerine haciz işlemi uygulayanlara karşı savunma imkânlarını kullanacak. Deyim yerindeyse, ben de mağdurum benden alacağın bir şey yok (!) diyecek. Ayrıca, harekete geçecek ve müteahhit ile olan sözleşmesini feshedecek, ortadan kaldıracak. Ancak önemle belirtmeliyiz ki müteahhit ile olan sözleşmeyi sona erdirmek belli şartlar altında mümkün.

Görüldüğü üzere, kentsel dönüşüm süreci biraz karışık. Bunun sebebi de Kanun yapılırken hukukî zeminin iyi hazırlanmaması. Bu sebeple de mağduriyetlerin önlenmesi için teknik hukuk bilgisi çok önemli. Somut olayı görüp gerekli hamleleri derhâl yapmak gerekli ki mağduriyetler artarak devam etmesin.


Sıradaki haber yükleniyor...
holder