Siyaset FETÖ iddianamesindeki tüyler ürperten gerçekler:Bütün terör örgütlerinden daha tehlikeli bir yapı!
Paylaş
FETÖ iddianamesindeki tüyler ürperten gerçekler:Bütün terör örgütlerinden daha tehlikeli bir yapı!

Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile ilgili ‘Çatı’ davanın iddianamesini kabul etti

Teröristbaşı Fethullah Gülen’in bir numaralı sanık olduğu ve 73 kişinin yargılandığı davanın görülmesine 22 Kasım’da başlandı.

İddianame FETÖ’nün devlet kadrolarına nasıl sızdığını net olarak ortaya koyuyor.

İşte iddianameden satır başları...


FETÖ, özellikle 12 Eylül 1980 sonrasında ciddi hiçbir araştırma ve soruşturmaya konu edilmedi. Örgütün nihai amacı sorgulanmadı ve ‘Dini, ılımlı bir cemaat’ denilerek geçiştirildi. Devletin her kurumu, bu örgütün faaliyetlerinden işkillenip araştırmak yerine ‘ihanet etmezler’ anlayışıyla hareket etti. Uyuşturuldu ve uyutuldu.

Fethullah Gülen ve ona bağlı cemaatin devlete ve millete karşı faaliyetleri, birçok kesim ve kişide her zaman bir endişe ve şüphe kaynağı oluşturmuştur. Bu grup, kendini işine geldiği gibi empoze etmiştir. Gizlenmek için bazen dini cemaat, bazen sivil toplum örgütü, bazen de bir terör örgütü gibi davranmıştır.

Algı operasyonları


Piyasada kar amacı güden şirketleri, banka ve kuruluşları yönetmesi, bütün faaliyetlerini gizli tutması, kuruluşu, ekonomik ve insan kaynakları, amacı, fikri yapısı ve nihai hedeflerini gizlemesi nedeniyle hep korkutan bir örgütlenme olmuştur. Fethullah Gülen ve ona inananların yönettiği hizmet hareketi hâlâ kapalı kutudur.

Devlet ve millet onların amacını, kimlerden oluştuğunu, fikir yapısını ve destekçilerini, Türkiye devletini ve İslam dinini neden sevmediklerini bilememektedir. Örgüt, kendine yönelik soruşturmaları ‘algı operasyonu, skandal talimat ve hukuksuz işlem’ gibi etiketlerle topluma sunup yayınlar yapmıştır. Kendilerinden olan suçluları savunmuştur. Hiç suç işlememiş gibi kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır.

Örgüt üyeleri, örgüte yönelik soruşturma açan her savcı ve görev alan hakimleri veya kolluk görevlilerini linç ederek itibarsızlaştırıp, hayatlarını mahvetmiş ve canlarından bezdirmiştir. Örgütün asker içindeki uzantılarıyla ilgili işlem yaptıran İlker Başbuğ, emekli olduktan sonra örgütün hedefi olmuş ve intikam alınmıştır.



Örgüte karşı basit bir işlem yapan, istihbarat toplayan veya herhangi bir nedenle örgüt soruşturmasında adı geçen herkesin hayatı kararmıştır. Soruşturma yürüten savcılar hedef haline getirilmiştir. Sosyal medya, gazete ve televizyon üzerinden tehdit edilmiş, hakarete uğramışlardır. Soruşturmada görev alan emniyet mensupları üzerinde baskı kurularak verilen talimatın gereğinin yapılmaması için haklarında suç duyurusunda bulunulmuştur. Talimat gereğinin yapılmaması için başlatılan sistematik suç duyuruları, örgütün varlığı ve organizasyonun en büyük delilidir. HSYK üzerinden hakim ve savcılarla ilgili inceleme izinleri alınmış, basına servis edilerek baskı oluşturulmuştur. Bu yolla örgütlenme, soruşturmaları devletin soruşturması olmaktan çıkarıp şahsileştirme amacı gütmüştür.

Delilleri yok


ettiler Örgüt, soruşturmaları engellemek için kamu görevlilerine karşı her türlü hile, yalan, tehdit ve hakaret yöntemlerine başvurmuştur. Bu fiilleriyle de dini bir cemaat olmadığını, bütün terör örgütlerinden daha tehlikeli bir yapı olduğunu ortaya koymuştur. FETÖ ayrıca, bazı siyasetçilere yapılan soruşturma işlemleriyle ilgili açıklamalar yaptırıp, karşı kamuoyu oluşturmuştur. FETÖ, çeşitli lobilere para verip soruşturmaları değersizleştirmek ve Türkiye aleyhine kamuoyu algısı oluşturmak için faaliyetler yürütmüştür.


Örgüt, aleyhine delilleri kısa sürede ortadan kaldırmıştır. Örgütün kadroları tarafından TİB ve Emniyet İstihbarat Dairesi’nin log kayıtlarının silinmesi, dershane, okul ve yurt kayıtlarının imhası ve bilgisayar hard disklerinin değiştirilmesi gibi bir dizi örgütlü ve sistematik delil karartma olayı yaşanmıştır. Örgüte karşı yürütülecek soruşturmayı engellemek için FETÖ, bir yandan da kripto elemanlarına hükümet eliyle mevzuat değişikliği yaptırılması için görev vermiş, soruşturmayı güçleştiren her türlü hukuki tedbir el altından alınmıştır. Dosyaların her avukat tarafından görülebilmesi, suret alınması, tutuklama, el koyma ve dinleme gibi delil elde etme yöntemlerinin hiç yapılamaz şekilde zorlaştırılması gibi birçok mevzuat değişikliği yaptırılmıştır.

Kamu kurumlarında hâlâ varlar


Kamu kurumlarında örgütün imamları ve kadroları, kozmik ve kripto üyeleri, sempatizanları etkili ve hâlâ önemli makam ve mevkileri işgal altında tutmaktadır. Örgütün hükümete karşı bir darbe teşebbüsünde bulunduğu aşikar olmasına rağmen resmi hiçbir şikayet başvurusu yapılmamıştır. Kamu idarelerindeki kamu görevlileri, örgüt geri geldiği zaman zulmünden çekindiklerini, örgütün karşısında yer almamak için böyle davranmak zorunda olduklarını açıklıkla ifade etmişlerdir. Yargı içinde örgütün önemli bir militarist kadrosu varlığını sürdürmektedir.

Örgüt, istediğinde her türlü hukuksuz kararı verecek ve yargı eliyle devletin kamu gücünü örgüt menfaatine kullanacak binlerce hakim ve savcıya sahiptir. FETÖ’nün örgütlenmesi askeri bir örgütlenmeden çok az farklar içerir. Bir askeri örgütlenmede en temel idare ilkesi emir-komuta zinciridir. Ne olursaolsun bu zincir korunur.



FETÖ’de de aynı sistem vardır. Lider Fethullah Gülen’in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavır kuvvetle ezilir. Gülen ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatları, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak uygulanır. FETÖ’nün ‘devlet kurumları’ ve ‘sivil toplum’ olmak üzere birbirinden özerk iki yapılanması vardır.

Bunlar hiyerarşik anlamda birbirine bağlı değildir. Örgütün alt birimleri modüler bir yapıdadır ve hücre tipi örgütlenme modeli uygulanır. Örgütü yöneten üst kadro dışındaki her birim diğerinden bağımsız ve hücreler şeklinde teşkilatlanır. Böylece bir hücre deşifre olsa bile örgüt bütünlüğü bozulmadan devam eder.



Haberin Devamı