Şirin Sever Festivallere hücum!
HABERİ PAYLAŞ

Festivallere hücum!

Haberin Devamı

Türkiye turizmde zor bir yıl geçirdi, bu yıl da hiç parlak görünmüyor belli...

Bunların üzerine bir de booking.com’a Türkiye’den ulaşamama sorunsalı eklenince, insanın aklına ‘dükkanı kapatıp oturalım’dan başka bir şey gelmiyor. Amaaaa işte enseyi karartmayanlar var Allah’tan!

‘Madem öyle oturalım bari’ demeyen, çevrelerindeki potansiyeli değerlendiren insanlar, kuruluşlar, yerel yönetimler var. Çalışıyor, fikir üretiyor, sorumluluk üstleniyor, yaşadıkları yere değer katmaya ve turizmin ölmemesine uğraşıyor.

Satan razı, giden çok razı yani. Hele bahar geldi ya, Türkiye’nin dört bir yerinde art arda inanılmaz festivaller yapılıyor, insanlar da nereye yetişeceklerini şaşırıyor.

Türkiye tam festivaller cenneti olmuş durumda. Buyurun bakın…

Festivallere hücum

NELER YOK Kİ...

■ Alaçatı Ot Festivali bu yıl 8’inci kez yapıldı. Aldım haberi gidenlerden, bu hafta sonu Alaçatı sokaklarında yine yürünmüyormuş...

■ Adana’da ise Portakal Çiçeği Festivali vardı bu hafta sonu. 5’inci kez yapılan festivalde sokaklar yine karnavala dönüştü...

■ 28-30 Nisan arası Urla’da Enginar Festivali olacak; bu lezzetli festival, bölgeyi acayip canlandırıyor.

■ 18-20 Mayıs arası Kapadokya’da Cappadox olacak. Konserler, dünyaca ünlü DJ performansları, çağdaş sanat etkinlikleri, yani ne ararsan var...

■ 20-23 Nisan arasında Sirkeci Garı’nda Uluslararası Çikolata Festivali olacak...

■ Bir de Uluslararası Çay Festivali’miz oldu! 29-30 Nisan’da tarihi Haydarpaşa Garı’nda farklı ülkelerden çay üreticileri ilki yapılan bu festivalde olacak; tiryakiler çayla ilgili her şeyi bulacak.

■ 20 Nisan’da başlayacak olan Restoran Haftası ise geçen yıldan beri büyük yara alan İstanbul’daki yeme içme sektörünü hereketlendirecek.

Özel menüler, tadımlar, etkinlikler ve indirimler sayesinde müşteriler de memnun olacak. Bu senenin ana teması ise ‘yerellik’.

Rawfood çılgınlığına teslim oldum


Canım Türkiyem festivalden festivale koşup kendini yemeiçmeye vermişken, ben ise yeni yaşa girmenin buruk hissiyatıyla kendime ‘yeni bir ben’ felsefesi hediye ettim.

Yani hayatımda ilk kez sağlıklı beslenme ve detoks olayına girdim. Hiç burun kıvırmayın, ünlü ‘Fortune’ dergisi detoks için boşuna ‘modern zamanların dini’ demiyor. Hele ‘raw food’ yani çiğ beslenme, tüm dünyada çılgınlık halinde.

Raw food ilk insanların yaptığı gibi öze dönmek, vücudu arındırmak demek. Çiğ sebze, meyve, kuru yemiş, yağlı tohum tüketilen sistemde; pişirilen besinlerin vitamin ve enzimlerinin öldüğüne inanılıyor, o yüzden de çiğ yemek öneriliyor.

ZAHMETLİ SANIRDIM

Bugüne kadar aç kalırım diye korkup hiç yanaşmadım ama Antalya’daki Akra Hotel’in içinde yer alan LifeCo’da ‘raw food’la beslenmenin binbir yolunu öğrendim...

Üstelik o kadar kolay ve zahmetsiz tarifler var ki, şaşırdım. Ayrıca meyve ve sebzelerin hangi yönden zengin olduğunu biraz araştırıp öğrenince tarife gerek bile duymuyorsunuz. Bu sistemin en güzel yanı da belli süre için uygulanabilir olması.

Yani bir süre vücudunuzu toksinlerden arındırıp sindirim sisteminizi düzenledikten sonra daha normal ama sağlıklı bir beslenmeye dönebilirsiniz. Valla üç günde hafifledim, ‘yeni bir ben’ oldum bile. Şiddetle tavsiye ederim.

ÇOK SEVDİM...

■ Fahriye Evcen, reklam yüzü olduğu markanın reklamında inceltildiği için eleştirilince; “Her fotoğrafta fotoşop olur, hangisinde yok ki?” demiş. Samimi ve net. Kasmadan, uzatmadan diyeceğini demiş. Sahi kim yapmıyor fotoşop?

Festivallere hücum

■ Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gaziantep’te ‘Evet’ çadırına girmesi süper hareket. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Hayır’ çadırına karşılık şık bir iade-i ziyaret olmadı mı?

■ TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu, ekrandaki çalışan kadın algısına ince ayar çekecek. Senaristler ve oyuncularla bir araya gelerek gençlere doğru rol modelleri oluşturulması için çalışacaklarmış. Güzel hareket ama nasıl yapacaklar meraktayım!

■ Haluk Bilginer geçen gün bir röportajında “Yemek yapmayan erkeklere üzülürüm” demişti. Bilginer’in bu sözleri, erkekleri mutfağa sokar inşallah!

■ Aslı Enver’in ‘İstanbullu Gelin’ dizisindeki performansını çok sevdim. Ne doğal, ne sevimli bir oyunculuk…

GĞNDELİK OLAĞAN YALANLAR

Bir arkadaşım, geçen gün sosyal medya hesabına yazınca fark ettim; ağzımızdan çıkan sözleri ne kadar az hayata geçirdiğimizi, sözümüzde ne kadar az durduğumuzu, bol keseden ne de güzel savurduğumuzu...

İşte size ilk anda akla gelen gündelik olağan yalanlarımız:

■ Tam ben de seni arayacaktım...
■ Gel diyicem ama burası çok sıkıcı.
■ Bir ara görüşelim.
■ Toplantıdaydım açamadım telefonu.
■ Ben de seni…
■ Haftaya mutlaka kahve içelim.
■ O da sana selam söylüyor..
■ Zayıfladın mı sen?
■ Sen benden daha iyilerine layıksın.


Kitap yazan futbolcu var arkadaşlar

Arsenal’in yıldızı Mesut Özil’in hayatını anlattığı ‘Mesut Özil- Maçların Sırrı’ kitabını örnek gösterip “Bizim futbolcular, teknik direktörler neden kitap çıkarmaz?


Festivallere hücum

Bizde futbolu bırakan bile kitap yazmıyor” diyenler var. Yanlış biliyorsunuz… Bundan 5 yıl önce Tümer Metin tüm futbol kariyerini anlattığı bir kitap yazdı arkadaşlar. Hem de en sağlamından. ‘Metin Olmak’ isimli kitapta Beşiktaş’tan Fenerbahçe’ye olaylı transferini de, Yunanistan’da oynadığı günleri de anlattı.

Hatta “Yurt dışında bir hiç olduğumu anladım” itirafında da bulunan Tümer Metin’in anlattıklarından genç futbolcular önemli dersler çıkarabilir. Yani isteyen yapıyor.

MAKARA

İçimde çok affedici, çok hoşgörülü, çok anlayışlı biri yatıyor. Ama sadece yatıyor. Kalkarsa haber veririm! (Twitter’dan)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder