Fernandes...

Belediye’si İstanbul olandan bir ders alan Beşiktaş, kendince daha güçsüz, soğuk algınlığı nedeniyle as futbolcuları serum yemiş ve üçüncü file bekçisinin kaleye geçtiği Belediye’si Gaziantep olanı kendini fazla yormadan aştı. Ancak maçın başındaki temposu Belediye önündeki yavaşlığı kadar laubaliydi. Buna Bobo’nun attığı goller ve kaçırdıkları eklendi ama Beşiktaş oyunun sonuna kadar kendisini sıktığı her anda gol ve pozisyonlar buldu.

[[HAFTAYA]]

Bu oyun seyri içerisinde dikkat çeken bir isim vardı ki oyunu sağa sola yönlendiren, genişlik kazandıran, asist ve golleriyle büyüyen Fernandes’ti. Gerçi Belediye maçı Fernandes için bir test karşılaşması değildi. Fakat engin oyun görüşü Beşiktaş’ta daha sonra neler yapabileceğinin göstergesiydi. Portekizli futbolcunun bir özelliği oyunu her iki yöne doğru oynaması.

Ama ileri doğru pas dağıtımına başladığı zaman Beşiktaş’ın en verimli oyuncusu oluyor. Beşiktaş boşuna onu kiralamadı. Tapusunu da alacaktır sanıyorum. Olimpiyat’ta uyuyan Schuster 85’te Ernts’i oyuna alarak teslim bayrağını çekmişti. 11’e giren Alman panzeri Beşiktaş’ta ne kadar vazgeçilmez olduğunu cezalı teknik direktörüne gösterdi.

“Willkommen” Gayet iyi giden oyunu Deniz Çoban’ın gereksiz bir faul yanlışı elektrikli bir havaya soktu. Deniz hocam bu maçta zırt pırt düdük çalıyorsun, gereksiz kartı yanlış yerlere çıkartıyorsun. E o halde kokartında bir değişme olmaz. Hatta Süper Lig yerine Bank Asya ya da daha aşağısına gidersin, benden söylemesi.