Hakan Çelik Dur bakalım!
HABERİ PAYLAŞ

Dur bakalım!

Haberin Devamı

Türkiye düşmanlığı daha önce hiç bu seviyelere ulaşmamıştı. Sürekli bir tepeden bakma, dışlayıcı söylem, tehdit, ambargo... İsviçre’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan göstericiler “ölüm” pankartı taşımıştı.

Fransa’nın tanınmış siyaset bilimcilerinden Philippe Moreau Defarges açıkça Erdoğan’a suikast çağrısında bulundu.

Tarihte iki kez dünya savaşının çıkmasına neden olan Avrupa’nın 21. yüzyılda geldiği nokta bu!

Avrupa’nın anlamadığı şey şu, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nı hedef alanlar karşılarında Türkiye’yi bulur. Dış destekli darbe kalkışmasında bu ülkenin yurttaşları bütün dünyaya ortak bir mesaj verdi. Bir lideri hedef göstererek açıkça suç işleyenlere karşı Türkiye’nin yurttaşlarının “dur bakalım” diyeceğini görüyorum.

Cinayet çağrısıyla suç işleyenlerden mutlaka hukuk yoluyla hesap sorulmalıdır.

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’in CNN Türk’teki programımda altını çizdiği gibi Türkiye Avrupa’nın güvenliğine bu kadar kritik katkı sağlarken destek yerine düşmanca karşılık görüyor.

Referandum süreci boyunca örneğin Almanya çok açık bir şekilde Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren konuda net taraf oldu. “Evet oyu verenler Türkiye’ye dönsün” dendi.

Alman basını sürekli Türkiye ve Erdoğan karşıtı manşetlerle çıkıyor.

Türkiye Avrupa’nın pek çok kurumunun ortağı değil mi?

Erdoğan Avrupa’nın çıkarlarını, güvenliğini tehdit edecek ne yaptı?

Erdoğan sadece Türkiye’nin cumhurbaşkanı değil aynı zamanda küresel dengeler açısından çok önemli bir isim. Demokratik seçimlerle işbaşına geldi, 2002 yılından bu yana görevde.

Bölgede barış, istikrar için en fazla uğraşan ülke Türkiye.

Avrupa hiçbir şey yapmadan otururken Erdoğan, Ukrayna, Gürcistan, Filistin, İran-ABD krizi gibi en kritik sorunlarda hayati rol üstlendi.

Erdoğan küresel sermayaye kaybettirmedi, reformlarla Avrupa ve Türkiye’yi yaklaştırdı. AB Türkiye’nin yanında dursa, reformlar konusunda teşvik edici bir tutum içine girseydi Türkiye bugün eleştiri konusu olan savrulmaların hiçbirini yaşamayabilirdi.

AB üyeliği konusunda hiçbir perspektif verilmemesi, buna karşın sürekli tehdit dilinin kullanılması Ankara’nın motivasyonunun kaybolmasına neden oldu. Kamuoyunda Batı karşıtlığı güçlendi.

Önümüzde kritik süreçler var. Türkiye’nin mayıs ayında AB’ye önemli bir mektup sunuyor. İçeriğinde ilişkileri sağlıklı bir zeminde sürdürme iradesi var. Olumlu yanıt gelirse yıl sonuna doğru AB liderleriyle Erdoğan arasında bir zirve düzenlenebilir.

Avrupa Türkiye’yi elinin tersiyle itmeye devam eder ve cezalandırma yoluna giderse bunun uluslararası çapta çok ciddi sonuçları olur.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder