Cumartesi Postası 'Dizinin her bölümü için 1.5 trilyonluk mücevher gönderiliyor'

'Dizinin her bölümü için 1.5 trilyonluk mücevher gönderiliyor'

Paylaş
'Dizinin her bölümü için 1.5 trilyonluk mücevher gönderiliyor'

Soyu Oğuz beylerine ve Osmanlı'ya dayanan 130 yıllık Boybeyi Mücevherat 'Muhteşem Yüzyıl'a verdiği mücevherler ile gündemde...

Reyting rekortmeni dizi ‘Muhteşem Yüzyıl’ büyük ses getirdi. Dizinin ilgi odağı olmasının bir nedeni de kahramanların kullandığı mücevherler. Özellikle Hürrem Sultan’ın taktığı yüzük olay yarattı. İşte bu mücevherlerin adresine gittik. İstanbul’un kalbinin attığı Kapalıçarşı’nın ünlü mücevhercisi Boybeyi’ne misafir olduk. Adresi sorduğumuz herkes “Çukur’a gideceksin, Boybeyi Mücevher Mağazası orası” dedi. ‘Çukur’un ne olduğunu röportajda öğrendik. Aslında Boybeyi’nin 5 mağazası var ama kurulduğu yer 250 yaşında bir yapı. 11 metrekarelik ufak bir yer. İki katlı. Kubbeli, ahşap, muhteşem bir yapı... Boybeyi Mücevherat’ın sahibi Mete Boybeyi (46) ile bu orijinal ve otantik zaman tünelinde söyleşimizi yaptık. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın sevgili senaristi Meral Okay!!! Huuuuu, duy sesimi!.. Gelip görmen lazım ‘Çukur’u. Bu tarihi doku sana ilham verecektir. Benden söylemesi...

Suna Akyıldız

suna.akyildiz@posta.com.tr

Boybeyi soyadı yabancı gelmiyor kulağa. Nasıl başlıyor hikayeniz?

Ailem, Oğuz beylerinin Beydili Kolu’ndan. Yavuz Sultan Selim’in emriyle Kilis’e yerleşmişler. Bölgeyi idare eden geniş bir nüfusa sahipmişiz. Farklı kollarda ticaret hayatına atılmış dedelerim. Kilim, dokuma, gıda, mücevher gibi kollara ayrılmışlar. Yani ailem kuyumculuk işine 1881 yılında başlamış. Kilis’e ilk fabrikayı, ilk sinemayı, ulaştırmayı ailemin fertleri getirmiş. Mücevher işini de büyük dedem Ahmet Zarifi Boybeyi yapmış. Dedemden babama, babamdan da bana kalmış. 1957’de Kilis’ten İstanbul’a gelen babam Mehmet İhsan Boybeyi, 1970’de Kapalıçarşı’da bu yapıyı almış.

Peki sizin için bu yapı ne ifade ediyor?

Bu yapının üzerine titrerim. Kapalıçarşı’da bulunan Boybeyi mağazalarından biri değil benim için burası. Burası bir kültür varlığı. Bu yapıyı görmek için çok ziyaretçi gelir. Ben burayı aile müzesi gibi yaptım. Dedelerimden kalan kıymetli eserleri burada saklarım.

Yabancı turistler görmeye geliyor”

Bu ahşap binanın yerine “Çukur” deniyor. Neden?

1700’lere dayanan çok ilginç bir hikayesi var bu yapının. Burası 2. Mahmut zamanında Harem olarak kullanılırmış. Burada, saraydan özel izinle gelen cariyelere servis verilirmiş. Padişah sonra bundan rahatsız olmuş. Çünkü buradaki esnaf servis yapıyormuş, temasları oluyor, buluşmalar oluyormuş. Bunlar padişahın kulağına gidince buraya gelmelerini yasaklatmış. Cariyeler yasaklara uymayıp tekrar çıkınca burayı kapatmış. Üst katta tulumbacılar varmış, alt kat karakol vazifesi görüyormuş. Kapalıçarşı’nın tek ahşap binası burası. Biz orijinaline sadık kalarak yapıyı koruyoruz. Çarşının başlangıç noktası burasıymış. Sonra çarşı genişleyip yukarıya kadar çıkıldıkça burası çukurda kalmış. Adı oradan geliyor. Burası gerçek bir zaman tüneli. Yaşanmışlığıyla hâlâ ayakta. Biz kimseyi çağırmıyoruz, insanlar kendiliğinden geliyorlar burayı görmek için. Japon prensinden tutun da kimler geldi, kimler... Üst kat aile müzemiz oldu. İçinde bizim oluşturduğumuz koleksiyonumuz var.

“Hürrem’in yüzüğünü isteyenler oluyor”

‘Muhteşem Yüzyıl’a geçelim. Diziden önce ‘Hürrem’ diye bir koleksiyon çıkartmışsınız. Bu bilinçli bir seçim miydi?

İkisi birlikte gelişti. ‘Hürrem koleksiyonu’ diziyle birlikte herkesin rahatlıkla alabileceği şekle girdi. Diziye verdiğimiz takıların aynısını yapıyoruz.

Diziden sonra ‘Hürrem’ koleksiyonuna ilgi arttı mı?

Arttı. Diziyi seyrettikten sonra mağazamıza gelip “Hürrem’in dün gece taktığı yüzüğü veya kolyeyi görebilir miyiz?” diyen oluyor. Hatta imitasyonlarını yapmaya başlamışlar. Bu yüzden sadece bize değil, tüm piyasaya ciddi bir hareket geldi diye düşünüyorum. Yurt dışından bile gelip görmek isteyen var.

Hangi aşamalardan geçmiş bu muhteşem yapı?

Osmanlı ekonomik krize giriyor o sırada... Son döneminde ‘Çukur’ sırasıyla tulumbacı, karakol, ardından da muhallebi işi yapan bir aileye veriliyor. Babam alınca da burayı mücevher dükkanı olarak işletiyor. Çok naif insanlar gelir bu yapıyı görmeye. Yabancı turizmciler getirdikleri turistlere harita veriyorlar. Bu binanın dışında bir yere define haritası saklanıyor. Şifreli haritalar... Bulunması gereken yer burası. İlk bulan da ödül kazanıyor.

Daha önce mücevher verdiğiniz diziler olmuş muydu?

Ezel’, ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Samanyolu’na da vermiştik. “Her şeyin orijinalini gönderiyoruz”

Boybeyi olarak ‘Muhteşem Yüzyıl’la adınız daha çok duyulmuştur.

Onlardan teklif geldi. Prof. İlber Ortaylı ve Topkapı Müzesi genel müdürüyle buluştuk. “Bu eserleri araştırın, yapın” dediler. Bize yol gösterdiler. Topkapı Müzesi’nde çok eser ya da örnek yok. O zamanlar fotoğraf filan da olmadığı için ürünleri hayallerle oluşturduk. Bu, çok ciddi bir iş. Tarihe saygı göstermemiz gerektiğine inanıyor, ürünlerin orijinallerini kullanıyoruz. Zaten taklitlerini yapmak çok zor. O ustayı bulmak şu anda mümkün değil. Şimdi, elimizdeki ürünlerin çoğu döneme uygun ve o devirde ses getirmiş parçalar.

Diziyi düzenli olarak seyrediyor musunuz? ‘

Aşk-ı Memnu’ya destek verirken diziyi 3-4 ay sonra seyretmiştim. İşin doğrusu, huzursuz da olmuştum. Çünkü kimin eli kimin cebinde belli değildi (gülüşmeler). Yanlış bir iş yaptığımızı düşünmüştüm. Ama ‘Muhteşem Yüzyıl’ farklı. Bu dizide yaşanmışlık var. Diziyi severek izliyorum.

Sadece mücevher değil, sizde çok önemli bir de yapı var. Dizinin formatına da çok uygun. Burayı gördüler mi?

Veya hikayesini biliyorlar mı? Evet, diziye uygun bir yapı. Ama takdir onlarındır. Onlara uyarsa, diziye de bir katkımız olursa elbette yapıyı kullanabilirler.

“KULLANILAN MÜCEVHERLER KORUMA ALTINDA”

Diziye gönderdiğiniz mücevherlerin hepsi orijinal. Bölüm başı ortalama ne kadarlık mücevher gönderiyorsunuz?

Kanuni Sultan Süleyman’ın dönemi gerçekten ‘muhteşem’ yıllarmış. Bu yüzden diziye gönderdiğimiz mücevherlerin de çok kıymetli olması gerekiyor. Diziye, bölüm başına ortalama 1.5 trilyonluk mücevherin gittiğini söyleyebilirim.

Büyük bir servet söz konusu burada. Sette mücevherlerin korunması nasıl sağlanıyor?

Bunun çok gizli takip edilmesi lazım, dikkatleri çekmeden... Gerekli bütün önlemler A’den Z’ye alınıyor. Zaten sete giden bütün mücevherler sigortalı. Ayrıca çekim süresince özel güvenlik elemanları mücevherlerin başından ayrılmıyor.

Bu yazı 12 Şubat 2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır

3

Haberin Devamı