Genetik sorun olarak tanımlanan gece yatak ıslatmanın can sıkıcı bir durum olması, kimi zaman konunun aile içerisinde konuşulmak istenmemesine yol açıyor. Bu da tedavi sürecini büyük orandan sekteye uğratıyor. Peki gece yatak ıslatma nedir, gece yatak ıslatma nasıl tedavi edilir? İşte bütün bilinmesi gerekenler... Gece yatak ıslatma nedir? Hangi yaşlarda sık görülür?Çocuğun herhangi bir yakınması olmaksızın uykuda işeme fonksiyonunu yerine getirmesi olarak tanımlanır. Bu yakınma gece ve gündüz çocuk uyurken ortaya çıkabilir. 5 yaşına dek tüm çocukların gece ve gündüz uyurken altını ıslatması doğal karşılanabilir. 5 yaşından sonra çocuklar uyurken altını ıslatıyorsa bir hekim tarafından değerlendirilmeleri gerekir. Çocuk 5 yaşından önce uykusunda kuru kalmış (altını ıslatmıyor) ancak tekrar altını ıslatmaya başlamışsa bu çocukların da 5 yaşından küçük olmalarına rağmen hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir. 5 yaşındaki çocukların yüzde 20'si, 10 yaşındaki çocukların yüzde 10'u, 15 yaşındaki çocukların yüzde 1'i uykuda altını ıslatır. Bunun nedenleri fonksiyonel mesane kapasitesinin azlığı, idrar miktarını azaltan hormonun uykuda yeterli oranda salgılanmaması ve çocuğun mesanesi dolduğunda uyanma eşiğinin yüksek olması (çocuğun uykusunun ağır olması) şeklinde sıralanabilir. Gece yatak ıslatmasının olağan koşullarda hiçbir hastalık ile birlikte olmaması gerekir. Uykuda ıslatma, çocuk büyürken işeme fizyolojisinde olması gereken gelişmelerin gecikmesi sonucu ortaya çıkar. Çocuk 6 aydan uzun süre kuru kalmış, uykuda yatak ıslatmamış ve sonrasında yatak ıslatmağa başlamışsa başka bir hastalığa bağlı olarak yakınması ortaya çıkmış olabilir. Bu hastalıklardan başlıcaları idrar yolu enfeksiyonu, idrar yollarında taş olması, çeşitli böbrek hastalıkları, çocukluk yaş grubunda ortaya çıkan şeker hastalığı (diabetes mellitus), şekersiz şeker hastalığı (diabetes insipidus), ateşli bir enfeksiyon hastalığı ve guatr olabilir. Çocuğun çok uzun süredir gece yatak ıslatması varsa ve gündüz ıslatmaları da oluyorsa bunlarda da yukarıda ifade edilen hastalıklara ek olarak doğumsal idrar yolu anormalliklerinin, omuriliğin hastalıklarının araştırılması gerekir. Dışkı ve idrar kaçıran çocuklarda mesanenin nörolojik hastalıkları öncelikle düşünülür. Tek başına kabızlık da gece yatak ıslatma nedeni olabilir. Gece yatak ıslatma psikolojik soruna neden olur. Bu çocuklar yakınmaları nedeni ile huzursuzdur, kendine özgüvenleri düşük düzeydedir. Yakınmalarını yakınları anlatırken utanırlar. Bu yakınmalarından kurtulmak isterler ancak saklama gereksinimi de duyarlar.Bazı çocuklar yaşadıkları psikolojik travmalardan sonra gece altını ıslatmaya başlayabilirler. Anne-baba ayrılığı, okul, arkadaş veya öğretmen değişikliği, büyüklerin vefatı, yakınlarını kaybetmek ve cinsel istismara maruz kalma, önceden kuru olan çocukların gece altını ıslatmasına neden olan psikolojik travma örnekleridir.Genetik bir sorun olarak tanımlanmıştır. Anne veya babadan biri çocukluklarında benzer yakınmaya sahipse çocuklarında yüzde 30-35 oranında, her ikisi benzer yakınmaya sahipse çocuklarında yüzde 75 oranında gece yatak ıslatma sorunu ortaya çıkar. 5 yaşından itibaren tedavi edilir. Çocuğa özgüven artırıcı yaklaşım yapılır. Geceleri idrar kaçırmaya başladığı sırada zil veya titreşim yolu ile çocuğu uyandıran alarm cihazları kullanılabilir. Ancak bunlardan yanıt almak zaman gerektirir. Çocuk yatmadan önce fazla sıvı alması önlenir, idrar yapması sağlanır ve dilaltında eriyen bir ilaç verilerek sabaha kadar kuru kalması sağlanabilir. Bu tedaviden ilk 2-3 haftada yanıt alınırsa tedavi 6-9 ay sürdürülür. Kabızlık, çocukların beslenme alışkanlıkları posalı yiyeceklerle düzenlenerek giderilmeli. Bu çocuklar yataklarını kirletmemeleri için anneler tarafından bebekler gibi yatarken bezlenmemeli. Çocuğun yaşının gerektirdiği koşullarda yaşaması gerekir. Aksi halde çocuk uyurken idrarını tutmayı öğrenemez. Bu yakınma ile başvuran çocuklarda ayrıntılı öykü, özgeçmiş ve soygeçmiş bilgileri alınıp fizik muayene ve sonrasında rutin idrar analizi yapıldığında bir hastalık bulgusuna ulaşılmazsa tanı konulmuş olur. Bu yakınma çocuk nefroloji, çocuk üroloji, üroloji ve çocuk hastalıkları tarafından tanınarak tedavi edilebilir. Bu çocuklar cezalandırılmamalı. Kuru kaldıkları gecelerin sabahında onurlarını okşayacak davranışlarda bulunularak ödüllendirilmeye çalışılmalı. Onlara kızmak veya cezalandırmak doğru bir davranış değil. Bu tedaviler kısırlık yapmaz. Çocuğun özgüvenini, sosyal statüsünü düzeltir. Okul başarısına olumlu etkisi olabilir. Tedavinin kısır yaptığı, bu çocukların zihinsel kapasitelerinde sorun olduğu, ergenlik döneminde devam eden yatak ıslatma yakınmasının evlilik ile birlikte ortadan kalktığı, sünnet olduktan sonra bunun düzeldiği şeklindeki yorumlar doğru değil. Şehir dışında yaşayan ve yatılı bir okul kazanan öğrenci uyurken altını ıslattığından okulun pansiyonunda kalamıyor, ailesi tarafından şehirde kiralanan ayrı bir evde oldukça yaşlı büyükannesi ile birlikte yaşamak zorunda kalıyordu. Tedavi sonrası yakınmaları kayboldu, yatılı öğrenci olarak okul pansiyonunda diğer arkadaşları ile birlikte kalmaya başladı. Orta öğrenimini yatılı öğrenci olarak sürdürerek tamamladı.