Cenazeyi defin bile sorun olmuş

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Nevruz şöleni arama noktasında polis kurşunuyla öldürülen üniversite öğrencisi Kemal Korkut’la ilgili İçişleri Bakanlığı’na bir soru önergesi verdi.

Adıyaman kökenli Kemal Korkut, Malatyalıymış. Ailesi orada yaşıyor, genç, Diyarbakır’da okuyormuş.

Olayın üç ilde de infial yaratması bundan. Ağbaba bir çok soru soruyor, ölümüyle ilgili yayın yasağı var ama ölümü sonrası yaşanan da kabul edilir gibi değil. Olay sonrası polis, gazeteci ve vatandaşların kamera görüntülerini zorla sildiriyor.



Gencin ağabeyini arayarak kardeşinin bir olaya karıştığı söyleniyor ama ölümü haber verilmiyor. Cenazenin nakli için ne araç ne taziye çadırı verilmediği gibi, Malatya Belediyesi babasının yanına defnedilebilmesi için mezar yeri bile vermiyor.

Cenazenin yıkanması sırasında gasilhanenin suyu kesiliyor, araç beklemeyip gidiyor, aile cenazesini kendi temin ettiği araçla naklediyor. Ölenin ailesine ve cezanezesine bu yapılanlar, ne insan haklarına, ne dine imana sığmaz. Bakanlığın ve belediyenin bu sorulara ne yanıt vereceğini merakla bekliyoruz.

Çadırda farklı bir ses duydu

Cumhurbaşkanı, biraz da güvenlik gerekçesiyle, halkla teması kopardı. Etrafında sadece kendisine ne kadar doğru, ne kadar yanlış söylediklerini bilmediğimiz danışmanları, bakanları, yani “Başkanın adamları” var.

Mitinglere de bakmayın siz, yıllardır siyaset izlerim, coşkulu kalabalık hikayesi, çok yanıltıcıdır. Gerçek temas, önceki gün yaptığı gibi bir HAYIR çadırını ziyaretle olur. Tabii etrafında bir koruma ordusu, itiş kakışla çadır görevlisi kadınların da anladığım kadarıyla dili tutulmuş. Yoksa kendisini çadıra davet etmekte gösterdikleri cesaret ve beceriyi, sohbette de sürdürebilirlerdi.




Niye HAYIR diyorsunuz sorusunun yanıtı “Çağdaş bir Türkiye istiyoruz” olmuş, tamam.

Cumhurbaşkanı da yanıtlarken sınıfta kalmış. “Yol yaptım, köprü yaptım, okul açtım” diyor.

Çağdaşlık imar faaliyeti midir? Okul açmak, eğitim yapmakla eş anlamlı değildir? O okulun içinde ne öğretiliyor? Demokrasi, adalet, hukuk, özgürlük nerede? OHAL koşullarında yapılan referandumda eşitlik var mı? Cezaevleri niye dolup taşıyor? Niye yedi düvelle kavga ediyoruz?
Birlik beraberlik olalım demiş madem, niye düşman yaratıyorsunuz?

Cumhurbaşkanının misafir olduğu yerde “Sizin genel başkanınız yalancı” demesi de örf ve adetlerimize yakışmıyor. Yine de ona farklı bir ses duymak iyi gelmiştir, insan sürekli biat eden, sadece alkış tutup emredersiniz, ne güzel buyurdunuz diyenlerden de sıkılır biraz değil mi?

Şarabı ihracat kurtarır

Kavaklıdere’nin sahibi Ali Başman ile bağların ve Türk şarapçılığının durumunu konuştuk. Şili örneğini verdi. Şili, şarap üretimine yeni girmiş, üstelik Türkiye gibi şarap tüketicisi olan bir ülke değil, ama şarap üretiminde dünyada 4. olmuşlar, bunu da 1.8 milyar dolar ihracatla sağlamışlar.



Türk firmaları ise henüz 10 milyon dolar ihracata bile varamamış. ihracat da öyle ha deyince olmuyor; 10 firma tarafından kurulan Wine of Turkey’in amacı, Anadolu şaraplarını dünyada tanıtmak ama Düsseldorf Fuarı’na Doluca, Sevilen ve Kavaklıdere katılmış bir tek. Misket bağları sökülüyormuş.

Anadolu’da şarabın tarihi o kadar eski ki antikiteye kadar uzanıyor. Ancak son alınan tedbirlerle yükselen vergiler kaliteli şarabın fiyatını arttırdığı için iç tüketim düşüyor. Oysa sadece geçen yıl Türk şarapları katıldıkları her yarışmadan madalyayla dönmüş. Profesyonel tadımcılara bağ bozumu gezileri yapılıyor, Almanya ve İngiltere’de tadım geceleri düzenleniyor. Bir sektörün yok olmaması için yurt dışını hedeflemek tek çare görünüyor.