Siyaset Çelik: Kılıçdaroğlu, iftira makinesine dönüştü
Paylaş
Çelik: Kılıçdaroğlu, iftira makinesine dönüştü

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu, bir iftira makinesine dönüşmüştür. Çünkü oyunu artırmak Sayın Kılıçdaroğlu için hayat memat meselesi haline gelmiştir. Çünkü oyunu ciddi şekilde artıramazsa, 13 Haziran'da Sayın Kılıçdaroğlu'nun yerinde yeller esecektir" dedi.

Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Haberin Devamı

Milletvekili genel seçimlerine yaklaşılırken, iktidarın da muhalefetin de Türkiye yakışan bir vakar ve sükunet içinde olması gerektiğine inandıklarını dile getiren Çelik, ama CHP Genel Başkanı’nın her grup toplantısının adeta "Küfürnameye" dönüştüğü savundu. Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu sokak ağzıyla konuşmaya devam ediyor. Tahkir ve tezyife devam ediyor, hakaret etmeye, küfretmeye devam ediyor. Sayın Başbakan’ı ’ar damarı çatlamakla’ itham ediyor" dedi.

"Kem sözün sahibine ait olduğunu" ifade eden Çelik, şunları kaydetti:
"Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylediklerini ciddiye aldığımız için değil ama halkımızı ciddiye aldığımız için bunu duyan bunu seyreden halkımıza duyduğumuz saygıdan dolayı oradaki saçmalıkları bir şekilde cevaplandırmak zorundayız.

Haberin Devamı

Bir çok konuya cevap vermiş olmama rağmen sanki bunlar yokmuş gibi hareket etmeye devam ediyor. İftira ederek, kara çalarak, çamur atarak, hakaret ederek, tahkir ve tezyifte bulunarak kimse siyasette yol ve mesafe kat etmemiştir."

Kılıçdaroğlu’nun eleştiride bulunurken, Başbakan Erdoğan’ın, "yargının işine karışmıyoruz, yargı da bizim işimize karışmasın" sözlerine dikkat çektiğini belirten AK Parti’li Çelik, yürütmenin bütün yaptığı iş ve işlemlerin yargı denetimine açık olduğunu anımsatarak, "Yargı yasal denetim yapar, yerindelik denetimi yapamaz, kendini icra organını yerine koyamaz, icra organıymış gibi hareket edemez. Sayın Başbakan’ın dediği budur..." diye konuştu.

Hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencinin bile erkler ayrılığı prensibi kendisine anlatıldığını bunu bileceğini dile getiren Çelik, "Sayın Başbakan; ’bizim yaptıklarımız yargı denetimine tabi olmasın’ böyle bir şey söyler mi?" diye sordu.

-"NE FARKI VAR?"-

Kılıçdaroğlu’nu, "makuliyete" davet ettiklerini ifade eden Çelik, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren döneminde DGM’lerin olduğunu, bunların kaldırıldığını anımsatarak, Kılıçdaroğlu’nun, kendi dönemlerinde kurulan özel yetkili mahkemeler için "ne farkı var?" diye sorduğunu dile getirdi. DGM’lerin tüzel kişiliğe sahip müstakil mahkemeler olduğunu ifade eden Çelik, "bu mahkemelerde askerlerin yer aldığını, olağanüstü dönemleri ürünü oldukları için olağanüstü yargılamalar yaptığını" anlattı. Özel yetkili mahkemelerin ise bir iş bölümü sonucu oluşturulduğunu dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

"Bazı suçları tabiatı gereği, orada yargılama yöntemlerinde de farklılık olabilir ama bu hakimlerin kaynağı aynıdır. Bu mahkemeler, müstakil tüzel kişiliği olan mahkemeler değil, belli başlı bazı mahkemelere bazı görevler verilmesi sonucu, özel yetkili mahkemeler haline gelmiştir, bundan ibarettir. Sanki biz, Türkiye’de ’olağanüstü bir yargılama usulü getirmişiz’ gibi bir değerlendirme yapmak, meseleye böyle bakmak, doğruluk ile gerçeklikle, hakkaniyetle bağdaşan şeyler değil.

Dün Avukatlar Günü’ydü. Bütün avukatları kutluyoruz. Hepimizin savunmaya ihtiyacı var. Çok önemli bir vazifenin ifası olarak görüyoruz. Fakat diyor ki; ’avukatlar artık savunma yapamıyormuş, barolara sesleniyor, suskunluğunuz utancınızdır’ diyor. Yani kışkırtıyor. Yani baroları, hukuk fakültelerini Sayın Kılıçdaroğlu’nu zihniyeti ve ideolojisi doğrultusunda ayağa kalkmaya davet ediyor. Bizim dönemimizde avukatlık kanununda ne değişiklik yapıldı? Savunmayı kısıtlayan, savunmayı yapacak hukuk adamlarının fonksiyonuyla ilgili hükümetimiz geriye götürücü bir şey mi yaptı?

Haberin Devamı

Sayın Kılıçdaroğlu neyi kast ediyor biliyor musunuz? Sanıklarla özdeşleşen, kendisinin üye olmak istediği bir Ergenekon örgütü vardı ya, hani adresini bilmiyor ya Sayın Kılıçdaroğlu... İllegal bir örgütün adresi, tabelası yoktur demiştim.

Üyesi olmaya çalıştığı terör örgütü Ergenekon’un avukatlığın yapan bazı avukatlar, kendilerini sanıklarla özdeş hale getirdikleri zaman, elbette mahkemelerin onlarla ilgili yapacakları vardır. Yani savunma pozisyonundan çıkıp, sanığın işlediği suçların içine girerseniz siz onun bir parçası haline gelirsiniz. Cerrahlık kutsal bir meslektir. Can kurtarır. Cerrah organ kaçakçılığı adına, sakatatçılık yapmaya başlarsa adalet cerrahın gırtlağına yapışır..."

Haberin Devamı

-"İFTİRA MAKİNESİ"-

Kılıçdaroğlu’nun, "CHP iktidara gelirse HSYK’nın müstakil bütçeye sahip olacağını ve HSYK Başkanının Maliye Bakanlığının kapısında para dilenmeyeceğini" ifade ettiğini anlatan Çelik, "Bu da kargaları güldürür" dedi. HSYK Kanunu’nun çıktığını anlatan Çelik, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, Danıştay gibi HSYK’nın da genel bütçe içinde kendi bütçesiyle yönetileceğine yönelik kanun maddesini anımsattı.

Çelik, "Devletin bir kurumunun, işleyişi ve yapacağı yatırımlar, ortaya koyacağı projelerle ilgili olarak Maliye’den bütçe istemesi, DPT ile bunları müzakere etmesini, ’birinin kapısında para dilenmek’ olarak mı değerlendirmek gerekiyor? Bu nasıl gayridevlet anlayışıdır. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu’nun devlet yönetme anlaşışı buysa ’pes’ derim" diye konuştu.

AK Parti’li Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Kılıçdaroğlu, bir iftira makinesine dönüşmüştür kendi oyunu artırabilmek için. Çünkü oyunu artırmak Sayın Kılıçdaroğlu için hayat memat meselesi haline gelmiştir. Çünkü oyunu ciddi şekilde artırmazsa, 13 Haziran’da Sayın Kılıçdaroğlu’nun yerinde yeller esecektir. Dolayısıyla gayeye ulaşmak için her vasıtayı ve her türlü yalanı ve iftirayı, ve her türlü hakareti cevaz görmektedir. Bu, Makyevelist bir anlayıştır.

Makyevelizm kimseye yar olmamıştır. Güya Deniz Feneri sanıklarından biri çıkıp ’Benim güvencem Başbakan Erdoğan’ demiş. Bunu hangi sanık dedi, bunu nerede dedi, bunu dedi de biz mi duymadık? Hadi biz duymadık Google da mı duymadı. Siz, bu iftira çamurunuzla baş başa bırakıyorum. Bu iftira çamurlarınız biriktikçe onun içinde korkarım ki debelenmeye başlarsınız. Ayıptır.

Neticede siz bize hakaret edeceksiniz, Başbakanımıza, Hükümetimize, mensuplarımıza hakaret edeceksiniz, biz de diğer yanağımızı göstereceğiz... Yok böyle bir şey. Bu iftiraları kendisine iade ediyorum. Bu iftiralarını ispata davet ediyorum. Hangi sanık, "Benim güvencem Recep Tayyip Erdoğan’dır’ dedi. Böyle bir şey dediğini varsayalım, şimdi bir Ergenekon sanıklarından biri çıksa dese ki ’Benim güvencem Cumhurbaşkanı, başbakanı, bir bakanı, birisini gösterse, tek taraflı söylem sadece sizi bağlar. Siz alacaklı olduğunuzu söylüyorsunuz, o borçlu mu acaba? Bu tavır, bu gidiş hoş değil, CHP için hoş değil..."

Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır Cezaevi ile ilgili sözlerine yönelik eleştirilerine de yanıt veren Çelik, bu konuda gerekli açıklamaları daha önce de yaptığını, söz konusu cezaevinin yenisi bitince kapatılacağını hatırlattı. Cezaevindeki kötü muamelenin neredeyse sıfırlandığını anlatan Çelik, bu konuda bir olay yaşandığını sanıkların adalet önüne çıkarıldığını, dönemin bakanını da özür dilediğini bildirdi.

-BAYKAL’IN ÖZÜR DİLEMESİ-

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, eski CHP Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın, Başbakan Erdoğan’a yönelik "nahoş bir ifade kullandığını" dile getirerek, "Sayın Baykal, Sayın Kılıçdaroğlu’ndan daha onurluymuş ki çıkıp özür diliyor hiç olmazsa. Özür dilemek bir erdemdir, yaptığı hatadan dönmek bir erdemdir. Ama her hafta Sayın Kılıçdaroğlu bir başkasını ilave ediyor. Ben bunu seçime doğru giderken, tekrarlanmamasını, özellikle diliyorum. Ama CHP’den, Genel Başkanımıza, hükümetimize, camiamıza bu tür saldırı, iftira, itham ve karalamalar geldiği zaman bizim elimiz patlıcan toplamıyor, gerektiği şekilde cevaplarını alırlar" dedi.

"YGS’de şifre" iddialarıyla ilgili olarak da öğrencilere seslenen Çelik, yanlış hesap varsa bunu Bağdat’tan döneceğini dile getirdi.