Yazgülü Aldoğan Bu sefer gitmeme nedeni yok!
HABERİ PAYLAŞ

Bu sefer gitmeme nedeni yok!

Haberin Devamı

Bu sefer gitmeme nedeni yok!

Referanduma tam bir hafta kaldı. Anketler çok az yayınlanıyor? Nedense! Yayınlananlar ise kimseyi tatmin etmiyor. Evet cephesi şöyle eze eze bir yüzde 60’lık zafer istiyor ki Allah için, bu kadar propagandaya, bu kadar yoğun baskıya, neden olmasın demek hakları.

Hayır cephesinin sesi soluğu çıkamıyor, kapalı salonlara tıkılıp kaldılar, dayak yiyor, saldırıya uğruyor, afişlerine bile sahip çıkamıyor, ama halkın basiretine güveniyorlar. OHAL koşullarında öylesine yoğun bir korku ortamı yaratıldı ki, kimse doğruyu söylemez. O zaman Hayır mı çıkacak?

Hayır cephesinin en büyük korkusu, yaratılan bu korku ve sindirme ortamında yurttaşların sandığa gitmemesi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 14 milyon seçmen sandığa gitmedi ve bunlar Tayyip Erdoğan’a oy vermeyecek olan, yani potansiyel hayırcılardı. Ancak unutmayın ki o seçimde bu kitlenin sandığa gitmemesinin iki temel nedeni vardı: Ekmelledin Bey’in adaylığının şapkadan tavşan çıkarır gibi çıkarılması ve tepkilere Kılıçdaroğlu’nun “tıpış tıpış gidip oy verecekler” restini çekmesi! Kılıçdaroğlu’nun, siyasi hayatının en büyük yanlışını yaptığı bu aday seçimi ve restinin sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz.

Ne var ki şimdi söz konusu olan ne bir aday, ne bir parti. Laik demokratik cumhuriyetin devamı mı, yoksa tek adam rejimi mi sorusuna basiret ve vicdan sahibi AKP’li seçmenin bile ne diyeceğini tahmin edebiliyorum.

Kazlıçeşme’nin unutulmuş tarihi

İstanbul’da tarihi yarımada ve şimdilerde trent olan Galata dışında bir de Haliç bilinir tarih denince. Rehberli bir Samatya turu yapmıştım ama Kazlıçeşme’ye kadar uzanmamış, buradaki tarihi keşfetmemiştim. Rehberimiz Şerif Yener, Osmanlı hayranlarını kızdıracak hikayeler anlatıyor; elçi öldürmeler, kazığa oturtmalar filan, hadi onlar bana kalsın ama İstanbul’u fethetmeden önce yani daha Fatih olmadan, Sultan Mehmet, surların önünde Kazlıçeşme’de şehrin düşmesini bekliyor.

Hatta ordu susuz kalıyor da kazları takip edin, onların gittiği yerde su vardır diyor. Buluyorlar, şimdi bile orada bir çeşme var, Kazlıçeşme! Ve hemen önünde Fatih’in namaz kıldığı camii, şimdinin mescidi, küçük, sade. Biraz ileride bir Cemevi. Gezmeye devam ediyoruz. Hatta Balıklı Rum Hastanesi’nin yanında, bahçesinde bütün patriklerin mezarlarının olduğu, Balıklı Rum Kilisesi, paskalyaya hazırlanıyor. En yüksek mertebe bizim patrikhanenin olduğu için patriklerin hepsi burada gömülüymüş. Biraz ötede Mevlevihane ve içinde bir Vakıf Üniversitesi.

Az yürüyünce Merkez Efendi, Edirnekapı Şehitliği, mezarlıklar ve meşhur Merkezefendi Köftecisi. Vakit kalmadığı için Şifalı Bitkiler Bahçesi’ni gezemedik! Tekrar gidilecek ve içine girilebilen her yer tek tek gezilecek. Kazlıçeşme yenileniyor. Sahile, askerlerin boşalttığı yerlere rezidanslar yapılıyor. Metro da geliyormuş. Burası da İstanbul’un yeniden değerlenen semtleri arasına giriyor, tarihi eserleri de restore edilerek yeni işlevlerle hayata kazandırılırsa cazibe merkezi olur.

ABD’nin timsah gözyaşları

ABD’nin Suriye’yi füzelerle vurmasının nedeni, gazla zehirlenerek ölen çocuklar mıdır? Çocuklar yıllardır, bombalarla, havan toplarıyla, tabancayla öldürülürken, yıkılan evlerinin enkazı altında kalırken niye hiç acımadı?

Obama’yla Trump farkı mı? O da kaçıp Amerika’ya gitmek isteyenlere kapıları kapatmadı mı? Trump sadece güç gösterisi yapıyor. Obama’nın yapmadığını yaparak güçlü ABD Başkanı olduğuna kendi kamuoyunu inandırmak istiyor.

Yoksa bir yandan Esat, bir yandan Rusya, bir yandan İran, bir yandan IŞİD, Suriye topraklarında savaşır, sivilleri ve birbirini öldürürken Doğu Akdeniz’deki gemilerinde atmaca gibi bekleyen ABD’nin yüreği bir anda mı yumuşadı? Petrol kokusu almış olmasın?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder