Erkut Can Bu hafta böyle
HABERİ PAYLAŞ

Bu hafta böyle

Haberin Devamı

Her gün evet/hayır tartışmalarına öylesine odaklandık ki, ekonomideki, turizmdeki, enflasyondaki geriye gidişi, kadın cinayetlerindeki artışı, bitmek bilmeyen cinsel istismarları ve tabii şehit haberlerini neredeyse kanıksadık. Suriye kuyusunda çırpınıp duruyoruz. Koalisyon güçlerinin arada bir verdikleri elma şekerleri ile avunuyoruz.

Amerika’nın ve dünyanın başına, Trump diye bir fenomen geldi. Hıristiyanlar, Müslümanlar için protesto ediyor ama, biz bir dünya lideri olma hayaliyle susup duruyoruz. Cılız çıkışları kafi görerek. Gözümüz Trump’ın davetinde.

Bu defa akıllandık, dış politikada harikalar yaratacağız ya. AB ile çelik-çomak oynadığımız gibi. İşte bütün bu ahval ve şerait içinde bizler de yazıp duruyoruz. Dilimiz döndüğünce. Ama sıkıldım. Bu hafta kafa dağıtmak için, 30 yıl önce bıraktığım magazine dönmeye karar verdim. Sadece son bir haftanın magazin gündeminden seçtiklerimle. Hadi bakalım başlayalım.

AMAN SULTANIM AFFOLA

Geçen hafta 30 yaşında bir kadın çıktı karşımıza. Nilhan Osmanoğlu Vatansever. Sultan 2. Abdülhamit’in 5. kuşak torunuymuş. Bugüne kadar sessiz sakin oturmuş ama, kim aklını çelip bu Osmanlıcılık furyasından faydalan dediyse, başkanlık sistemine evet dediğini anlatabilmek için, “Bizim canımıza yetti parlamenter sistem” diyerek büyük tepki çekti. Laf arasında da dedelerinin mirasından söz etti, olmayacak duaya amin diyerek. 107 milyon altından, Suada’dan, ve daha birçok tapulu maldan.

Tamam güzel kızım bakarız. Bakarız da, senin dedelerinden kalan ve Türk milletinin ödediği yüz milyonlarca dolar borcu, madem Osmanlı’nın temsilcisisin önce sen bir tazmin et, sonra konuşuruz. Şunu da söyleyeyim, benim dedelerim kaçmadığı için, sen de ailenle beraber İstanbul’da oturuyor ve bu ülkenin, Atatürk Türkiyesi’nin ekmeğini yiyorsun. Evet Nilhan Sultan, şikayetçi isen dedelerinin sürüldüğü yere dönmende hiçbir mahsur yok.

Seni tutan da...

Dedikten sonra, araştırdım Nilhan Hanımı. Osmanlı ticareti yapıyor. Başına “e-“ koyarak. Oldukça kapsamlı. Padişah, sultan, saray kokularına kadar. Sultan kokuları dikkatimi çekti. Bakın kimlerin kokuları var. Hürrem Sultan, Kösem Sultan, Nurbanu Sultan, Safiye Sultan.

Türk Liranız yoksa, Akçe de kabulü bilesiniz. Erkeklerin bölümünde, tabii yakasız giysiler ve bir sürü Osmanlı arması. Fes, sarık, takkeler, şehzade kıyafetlerine kadar. Bu arada ‘veled’leri de ihmal etmemiş. Daha ne yapsın. Unutmadan. Çeşni olsun diye iki de Ay-Yıldızlı rozet var.

Neyse...

Kızım sen bu yolda devam et diyeceğim ama, istersen etme. İşine bak. Çocuklarını büyüt, Suada’da eğlen. Biz de, “Bu da onun özgürce saçmalama hakkı”

BAŞARDINIZ

Mahalle komşularım Tuba Büyüküstün ve Onur Saylak’ın boşanmaları, avukatlarına verdikleri talimat ve mal paylaşımının da yazılıp çizilmesiyle kesinleşmiş gibi görünüyor. Karı-kocayı pek görmezdik ama, 5 yaşına gelen ikiz kızları Toprak ve Maya’nın bakıcıları ile bahçede oynarken büyümelerinin tanığıyız. Magazin aleminde boşanma dedikoduları Ekim ayından beri konuşuluyordu.

Olabilir, aile içinde bir problem vardır. Hangi ailede yok ki! Tuba devamlı olarak, “Yok öyle bir şey” diyerek bu dedikoduların önünü kesmek istedi ama başaramadı. Dizilerde bile dönüşümlü oynuyorlardı çocuklarına bakabilmek için. Görünürde gıpta edilen bir çiftti ama, kazın ayağı öyle değilmiş demek ki, bu hafta her şey ortaya çıktı.

Söylendiğine göre dizi tekliflerine aynı anda evet demeleriymiş sebep. Zaten Tuba’nın, “Hayatı biraz akışına bırakmayı seviyorum. Bir şey olacaksa olur, olmayacaksa olmaz. Olanda hayır vardır” demesi de son noktaydı galiba. Şimdi, birilerine “Bravo başardınız” demek lazım. Mutlu bir aileyi de bitirdiniz. Onlar kendilerini bilir.

BRAVO HÜLYA

Hülya Avşar’ın Günay’da giydiği transparan tuvalet gündem oldu. Bırakın işi bu olan yazılı ve görsel magazin basınını, iş arayan sosyal medya da çalkalandı. Herkes fikir yürüttü. Herkes 54 yaşındaki bir kadına yakışmadığından dem vurdu. Rus model İrina Shayk da giymişmiş ama, aralarında 23 yaş fark varmış.

Adileşmiş, abartmış, boyunca kızından utanmalıymış falan filan. İşte bütün bu yakıştırmaları ben elimin tersiyle itiyorum. Helal olsun Hülya. Bu cesaret ve kendine güven işi ve sen bunu göstermişsin.

Göbeğin çıkmamış, belin katlanmamış, sırtın dalgalanmamış ve en önemlisi de terzin sana inanmış, bu görüntü ortaya çıkmış. Bugüne kadar olduğu gibi, bugün de kimseye kulak asma. Asmadığın da, “Daha açığını giyeceğim” demenden belli zaten.

Hani bir söz vardır, “Kedi uzanamadığı ciğere mundar der” diye. Seni yerden yere vuranlar önce bir kendilerine baksınlar, sonra da sana. Kızgınlıkla söylediğin “Daha açığı” iddiası ise lafta kalsın istersen. Bu kadarı yeter. Zaten bu tuvaletin ekmeğini en az bir sene yersin. Sonrası Allah kerim. Bence.

HİÇ ŞIK OLMADI

Olmadı Demet Akalın. Instagram’da yaptığın canlı yayın sırasında radyoda Aleyna Tilki şarkısı çalınca, “Bu kıza tahammül edemiyorum” diyerek kanalı değiştirmen, hiç şık olmadı.

Nedenmiş; Aleyna, “Basit insanların çok fanı olur” demişmiş de ondan kızmış. Yahu bu kız daha 16 yaşında. Kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışıyor. Sen kolay mı geldin bu günlere. Bir düşün. 24 yaşında “Sebebim” dedin olmadı. Şöhreti taa 30’lu yaşlarda yakaladın. 20 senedir de tepede devam ettiriyorsun. Hande ile süregelen tartışmalarınız, ikiniz için de algı operasyonu ve ikinize de yarıyor kuşkusuz.

Ama Aleyna için aynı şey geçerli değil. O daha yolun çook başında. Başarısı yok yere iptal edilse de, hem okuyup, hem de müzikte isim olmaya çalışıyor.

Biraz tahammül et. Hatta elinden tut.

BENİM NOTUM 10

Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları’na yeni ulaştım. Hepsini ay başları You Tube’da izlemiştim ama 10 kadın arkadaş, bir albümde toplanınca, hani dost meclislerinde çalınıp, söylenip, tempo tutulan bir güzellik çıkmış ortaya.

Yazılarından tanıdığım Kiremitçi’nin bu düetlerde sesi pek güçlü değil ama, bu eksikliğini, yanındaki arkadaşlarının ses ve mimikleriyle ve de kendi gamzeli sempatikliği ile çok güzel kapatıyor. Albümde “Eh işte” diyebileceğim bir şarkı yok. Herkes ruhunu da katmış.

Amaaa, bir şarkı var ki, benim 1 numaram. “Hayatının Hatası”. Genç ses Gülçin Ergül, yüzü, sesi, kendisinin ve saçlarının dansı ile harika. Kiremitçi ve Ergül’ün arasındaki saksofon çalan kızımızın katkısını da göz ardı etmemek lazım. Hani bazı yarışmalarda jüri elindeki not kartlarını kaldırıyor ya, ben de bulsam kaldıracağım. 10!

Hee verildi

İlaçlı böbrek filmi çekilmeden önce ilaç alerjisine karşı asistan yaşlı hastaya soruyor:

“Daha önce bu filmden çekildi mi amca?” Hasta, “Hee çekildi” diyor. “Böyle ilaç verildi değil mi kolundan.” “Hee verildi.”

Peki diyen asistan daha ilacı kolundan verir vermez, amca şoka girip mosmor kesilir. Hemen yoğun bakıma alınır. Asistan bir sürü fırça yer. Sordum dese de inandıramaz.

Amca yoğun bakımda kendine gelir gelmez, asistan hemen yanına gider. “Amca hani bu ilaçtan sana verilmişti, öyle dedin.”

“Heee verildi. Gene böyle olmuştum.”

Oğlum nerede kaldın?

Asansörde 4 kişilik yazıyordu anne.

“Eeee…”

Diğer 3 kişinin gelmesini bekledim.

“Oğlum seni baban mı doğurdu?

CIZZZ

Bu hafta hal ve gidiş magazineldi. Tamam da acı sosu unutmadım. Türkiye 2016 yılında dünyadaki 195 ülke arasında özgürlüklerin en çok gerilediği ülke olarak gösterildi.

Tanrı hepimizi korusun. Bize düşen ise, demokrasiyi, hukuku, özgürlüğü, bağımsız yargıyı, insanca yaşam özlemini, eleştiri hakkını iyice harmanlayıp, Nisanda zarfa koyup, sandığa atmak. Hızla yukarıya tırmanmak için. Hepsi bu.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder