Yazgülü Aldoğan Bir milli bayramda daha tiyatro
HABERİ PAYLAŞ

Bir milli bayramda daha tiyatro

Haberin Devamı

Bitmiyor, bitmeyecek, hiç değişmeyecekler: iktidara geldiklerinden beri göstere göstere yaptıkları şey, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine tepki ve değersizleştirmedir.

Cumhurbaşkanının milli bayramlarda Atatürk’ün mozolesine gitmemek için hep bir mazereti oldu. Nitekim bu 23 Nisan’da da gitmedi. Tıpkı TBMM Başkanlığı’na seçtirdiği Kahraman gibi. O da lideri gibi her tavrında sergiliyor bu karşıtlığını. Ve sinir uçlarımızla oynuyor!

Kahraman TBMM Başkanlığı’na küçücük bir kız çocuğunu oturtuyor, kız çocuğunu seçerken amaç onun tesettüre sokulmuş halinin gözümüze sokulması!

Anaokulu çocuklarının eline silah verilip, şehit ve ölüm edebiyatı yaptırılıyor, psikologlar bunun çocuklarda travma yaratacağını söylüyor, aslında hepimizde travma yaratıyor!

23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı’nda, ne millilik ne egemenlik kalmışken zaten neyin bayramını kutluyorsak, çocuklarımızı da alet ediyoruz!

Yeni nesil politikacılar

ABD Başkanlık seçimlerinde ipi göğüsleyen Trump’ın first lady olan eşi, genç ve seksi bir kadın, eski manken.

Berlusconi, yıllarca, karısını evde oturtup, genç güzel kadınlarla çıktı kamuoyu önüne.

Putin’in de sporcu olan genç bir sevgilisi ve hatta ondan çocuğu olduğu dedikodusu dillerde. Fransızlar ise her zamanki gibi şaşırttı: 7 Mayıs’ta Fransa’nın en genç Başkanı seçilmesi beklenen Macron’un (39) en çarpıcı özelliği, kendisinden 25 yaş büyük, torun torba sahibi eşi!

Siyasetin yeni yüzü Macron, ırkçı faşist Le Pen’e karşı diğer on adayın oylarını toplayıp başkan olacak!

Dünya siyaseti çalkalanıp durulamıyor.

Mis gibi işleri var!

İkinci kuşak Almancı. Oflu olan babası Almanya’ya işçi olarak ilk gidenlerden. Almanya’da doğan çocuklarının eğitimine özenmişler. Onlar okuyup Avrupa’da çalışıp para biriktirmiş, Türkiye’ye dönmüş, sermayeleriyle (40 milyon dolar) iş kurup istihdam yaratmışlar.

Bravo, alkış!

72 doğumlu Murat Öztürk, iki kardeşini de alıp geldiği İstanbul, Silivri’de mis gibi bir iş kurmuş; koku üretiyorlar! Seluz Kimya’nın 17 bin m2’ye yayılan fabrikasında kendinizi İsviçre’de zannediyorsunuz; işin de gereği tabii ama zevk de var: her yer yeşillikler, çiçekler içinde, şık, temiz, mis.

Çoğu üniversite mezunu, 20’si üretimde, 50’si araştırma geliştirmede pırıl pırıl insanlar çalışıyor.

Parfümör yetişiyor

Yabancı uzmanlar (parfümör) desteğiyle 1500 civarındaki koku özlerinden yeni esanslar üretiliyor.

Kişisel bakım ürünlerinden kurumsal kokulara, üretilen esanslar 15 binlik koku kütüphanesinde saklanıyor, üretimin yarıya yakını ihraç ediliyor, geriye kalanı iç pazarda tüketiliyor.

Bu modern tesisin bir önemli özelliği de araştırma ve eğitime önem vermesi. Türkiye’de daha önce olmayan parfümörler burada eğitiliyor. 11’i eğitimlerini tamamlamak üzere. Murat Öztürk, medyadan uzak durmuş hep.

Bir grup kadın köşe yazarının karşısına geçip soru bombardımanına tutulunca öyle güzel kızarıp bozarıyor ki uzun zamandır ne bu kadar şık tesis gördük, ne böyle saf temiz patron! Hele yaşadığımız, kendi zevklerimize özel koku üretim deneyimi, unutulmaz.

Lavanta, gül

Daha önce Isparta’da gül hasadına katılmış ve gülyağı ve esansı üretimi görmüş biri olarak ne kadar pahalı hammaddeyle çalıştıklarını biliyorum. Dolayısıyla son ürün de pahalı.

En çok kullanılan ham maddeler, Türkiye’den gül ve lavanta, zahter, biberiye, nergis, ormangülü. Paçuli ise Endonezya’dan. En fazla koku tüketen bölge Ortadoğu imiş, çok büyük piyasa diyor Murat Öztürk. SELUZ Kimya’nın hedefi, ham madde üreticisi olarak ilk ona girmek, şimdilik günlük 35 ton üretim ile ilk otuzdalar.

İsviçre, Dubai, Tahran ve Polonya’da ofisleri var. Esans deyip geçmeyin, ayakkabı boyasından kedi kumuna kadar olmadığı yer yok!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder